Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;

Geleceğe yönelik bölge sorunları nelerdir, bunlara nasıl ortak çözüm buluruz bunları görüşme fırsatı bulduk.

Ülkemiz ve Cezayir arasındaki geçmişi 5 asra dayanan ortak tarih ve dostluk bağlarından güç alarak ikili ilişkilerimizi her alanda daha ileriye taşımak inancındayız.

Tabii bu ortak irademizin bir tezahürü olarak ülkelerimiz arasındaki işbirliği konseyini tesis etmek üzere imzaları az önce atmış bulunuyoruz, hayırlı olsun.

Aziz kardeşim Tebbun'u konseyin ilk toplantısını gerçekleştirmek üzere Türkiye'ye davet ettim, öyle zannediyorum ki en kısa zamanda bu toplantıyı ülkemizde yapmayı planladık.

Değerli basın mensupları bildiğiniz gibi Afrika kıtasındaki en büyük kinci ortağımız olan Cezayir ile ticaret hacmimizi 5 milyar dolara çıkarmayı aramızda değerlendirdik.

Cezayir'deki yatırımlarımızın tutarı 3.5 milyar doları bulmuştur, bu rakam girişimcilerimizin Cezayir'e olan güvenidir.

İş adamlarımızın karşılıklı yatırımlarının ve birlikte daha fazla iş yapmalarının önündeki engelleri kaldırma yönünde de ortak irade ortaya koyduk.

Aramızdaki ilişkileri aslında Cezayir'i Pazar veya Türkiye'yi Pazar olarak görerek değil kazan-kazan anlayışıyla ortaya koyuyoruz.

Bu nedenle Türk ve Cezayirli iş adamlarını yeni ortaklıklar kurmaları konusunda teşvik ediyoruz.

Cezayir genelinde yeni vize merkezleri açarak Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye'ye seyahatlerini kolaylaştırıyoruz.

15 yaşından küçük ve 65 yaşından büyük umuma mahsus pasaport sahibi Cezayir vatandaşlarına vizeyi kaldırdık.

Ziyaretim vesilesiyle meclis başkanlarıyla da bir araya geleceğim, parlamentolarımız arasında karşılıklı ziyaret ve temasların sıklaştırılmasını da faydalı olacağına inanıyoruz.

İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığımız sırasında BM Genel Kurulu'nda kabul edilen 'Filistinlilerin Korunması' kararı ülkemiz ve Cezayir'in girişimleriyle vücut bulmuştur.

Kardeşim Tebbun'la bölgesel meseleler hakkında kapsamlı bir fikir alışverişinde bulunduk.

Bölgemizin içinden geçtiği bu zorlu dönemde Cezayir istikrar ve barış unsuru olmaya devam ediyor.

Ancak Libya'daki gelişmeler komşu Cezayir'i de doğrudan etkiliyor, gerek göç yükü gerekse güvenlik noktasında Cezayir'in karşılaştığı sıkıntıların farkındayız.

Biz krizin başından beri Libya'da askeri çözümlerle sonuç alınamayacağını vurguluyoruz.

Libya'da ateşkesin kalıcı olarak tesisi ve siyasi diyalog sürecine geri dönülebilmesi için hem bölge ülkeleriyle hem de uluslararası aktörlerle yoğun temaslarda bulunuyoruz.

Bu çerçevede atabileceğimiz adımlar üzerinde durduk.

Cezayir'in Berlin sürecine dahil olmasından memnuniyet duyuyoruz, Libya'da istikrarın sağlanması çabalarına Cezayir'in çok değerli katkılar sunacağı ortadadır.

Biz de Libya'da akan kanın durması için mücadele etmeyi sürdüreceğiz, 9 yıldır Suriye kaynaklı sorunlara maruz kalan bir ülke olarak Libya'nın savaş baronlarının oyun alanı olmasına izin verilmemelidir.

Özellikle saldırgan tarafı ödüllendiren bir yaklaşım Libya'nın felaketi olacaktır.

Maalesef uluslararası toplum ne Suriye'de ne de Libya'da iyi bir imtihan verememiştir.

Libya krizinin bu kadar derinleşmesinde başta Avrupa ülkeleri olmak üzere sergilenen ikircikli tavrın önemli payı vardır.

Geldiğimiz aşamada Berlin Konferansı'nda alınan kararların takibi ve sahada uygulanması önem taşıyor.

Türkiye olarak elimizdeki tüm imkanlarla Libyalı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.