Morales, geçen hafta Türkiye'nin kredi notunu 'B'den 'B+'ya ve not görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çıkarmasının ardından yapılan çevrim içi toplantıda, not artışı kararının gerekçelerini açıkladı ve soruları yanıtladı.
Morales, geçen yıl eylülde Türkiye'nin kredi notunu 'B' olarak teyit ettikleri ve not görünümünü "negatif"ten "durağan"a çıkardıkları dönemde beklediklerinden daha fazla parasal sıkılaşma sağladıklarını ifade etti. Bu dönemde, seçimlerin yakınlığı nedeniyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz oranını yüzde 35 seviyesinde sabit tutacağını düşündüklerini ancak yanıldıklarını belirten Morales, TCMB'nin yılın başında faiz oranını yüzde 45'e yükselterek daha iddialı bir sıkılaşma politikası izlediğini ve ekonomide genel kredi koşullarının sıkılaştığını dile getirdi.
Parasal sıkılaşmanın beklediklerinden daha ileri bir seviyeye ulaştığını vurgulayan Morales, ancak enflasyon baskılarının güçlü kalmaya devam ettiğini belirtti. Enflasyonun kısa vadede Türkiye için önemli bir politika zorluğu olmaya devam edeceğini düşündüklerini kaydeden Morales, bu doğrultuda enflasyonun düşürülmesiyle tutarlı bir politika sıkılaştırması beklediklerini ifade etti.
Morales, Türkiye'nin uluslararası rezerv seviyesinde iyileşme görüldüğünü ve döviz korumalı mevduatların büyüklüğünün önemli ölçüde azaldığını belirtti. Ayrıca, politikanın enflasyonda sürdürülebilir bir düşüş sağlanmasıyla tutarlı olması durumunda cari açıkta daralma ve bazı portföy girişleriyle uluslararası rezervlerde iyileşmenin devamını beklediklerini dile getirdi.
Türkiye'nin yeniden yatırım yapılabilir not alması için zaman gerektiren bir süreç olduğunu belirten Morales, bu süreçte bazı kırılganlıkların giderilmesi ve politika başarısının gözlemlenmesi gerektiğini ifade etti. Morales, ileriye dönük olarak, yüksek seviyedeki dış finansman ihtiyacı göz önüne alındığında, dış finansmana erişimin, derecelendirme açısından kilit bir unsur olmaya devam edeceğini ve Türkiye'nin uluslararası sermayeye erişimini artırdığını belirtti.
