İnanların dilinden düşmez duadır Fatiha Sûresi. 5,6,7.Ayetleri der ki “Yârab! Ancak sana kulluk ve ibadet eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet, o kendilerine nimet verdiğin bahtiyarların yoluna; ne o gazap edilenlerin, ne de sapıtmışların!” Âl-i İmrân Sûresi 8.Ayet de “Ey Rabbimiz! Bizleri doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizi kaydırma, bize tarafından ihsan buyur.” diyor.

İnanların dilinden düşmez duadır Fatiha Sûresi. 5,6,7.Ayetleri der ki 'Yarab! Ancak sana kulluk ve ibadet eder, ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet, o kendilerine nimet verdiğin bahtiyarların yoluna; ne o gazap edilenlerin, ne de sapıtmışların!' Âl-i İmran Sûresi 8.Ayet de 'Ey Rabbimiz! Bizleri doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizi kaydırma, bize tarafından ihsan buyur.' diyor.

Allah'ın doğru yola iletmesi ve ihsanı (bağış) neyle, nasıl olabilir? Kendini cemaat hatta kainat imamı, şeyh, mürşit, derviş, veli… gibi unvanlarla sunup da geleneksel görüntülerle duygu, iman sömürüsü yapanların fitne saçan sözde dua ve vaızlarıyla olabilir mi?

Âl-i İmran 7.Ayet şu açıklamayı yapıyor: 'Allah'ın bir kısım ayetleri var ki anlamları kesindir. Onlar kitabın temelini oluştururlar. Diğer bir kısmı da anlamları birbirine benzeyen ayetlerdir. Ama kalplerinde bir yamukluk bulunanlar, fitne aramak ve keyiflerince yorumlamak için onun benzer olanlarının peşlerine düşerler.' Tarih boyunca çok görmedik mi böylelerini, hala da görmüyor muyuz? Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş… gibi ilahî aşıklar istisna, ülkemiz ve Ortadoğu onların hile ve tuzak vaızlarıyla inlemedi mi yüzyıllarca? Hala da sürdürmüyorlar mı faaliyetlerini? 15 Temmuz felaketini kim, nasıl yaşattı bize? Oysa Allah doğru yolda bilgiyle hareket etmek için oku demiyor mu? Onlara ne gerek var ki?

İdraki olanlar okuduklarının rehberliğinde bakma, araştırma, inceleme yoluyla göremez mi gerçekleri? Sonra da düşünüp Allah'ın buyurduğu gibi akledemez mi ilahî denge bilimini? Fatır Sûresi 19,20,21.Ayetler şu karşılaştırmaları kim için ve niçin yapmış olabilir? 'Ne kör ile gören bir olur, ne karanlıklarla aydınlık, ne de gölgeyle sıcaklık!' Zümer Sûresi 9.Ayet, şu sorularıyla dikkatimizi çekmiyor mu? '…Rabbinin rahmetini uman kimseyle inkar ve isyana müptela olan bir olur mu? Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?'

Dua, Allah'ın gücünü hissederek rıza ve ihsanını kazanmak içindir ve müzik gibi ruhun da gıdasıdır. Dua ile bilimin peşine düşmek böylece bilgiyle yaşamak, bilen olmakla yücemeli insanlık. Kul olduğunu unutup başkalarını kul etmek, sömürmek için mücadele edildi yüzyıllarca da ne oldu? Fitne, sahte dualarla ambalajlandı da ne oldu? Din-mezhep kavgaları, savaşlar, sürgünler, ölümler ardı ardına gelmedi mi? Yeryüzü fitne fesatla; terör, hainlik, bombalama, can derdiyle mülteci olma… ile sarsılmadı mı? Buna Enfal Sûresi 25.Ayet uyarıydı:'Öyle bir sakının fitneden ki içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz.Ve bilin ki Allah'ın cezası şiddetlidir.'

Şimdi Çin Vuan'dan tüm dünyaya insan insan bulaşan musibet koronavirüs şiddetli ceza mı? Viroloji laboratuvarında deney kazası mı oldu? Deneydeki virüslü hayvan pazarda kasıtla mı, yanılgıyla mı satıldı? Bu salgın, tarihî Çin hile-tuzak kültürünün yeni bir versiyonu mu? Söylenti muhtelif! Ne olduysa oldu ama Emperyalizme seyirci dünya, 110 bini bulan hala da devam eden ölümlerle başı derdine düştü. Niye? Ankebût Sûresi 2,3.Ayetler geliyor akla:'Andolsun ki öncekileri ne fitnelerle imtihan ettik. Yine Allah, elbette doğruluk yapanları da yalancıları da bilecektir.Yoksa o kötülükleri yapanlar, bizden kaçıp kurtulacaklarını mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!' Lakin hala nüfusu azaltacaklar, yakında 5 G dijital teknolojisi geliyor, insanlığı cipleyip tek merkezden yönetecekler, Dünya Sağlık Örgütü kasıtla bu salgına seyirci kaldı…gibi yorumlar var. Yine emperyalist hesaplar, ölümlere rağmen sürdürülebiliyor.

Hesap varsa üstünde de hesap vardır diyelim ve milletçe bu musibeti defetmek için kendi gücümüzle birlik içinde mücadele edelim. Bakanlar dua ile bilim ihsanı dileye dileye ilaç-aşı çalışmaları yapıyor. Ancak iç fitne faaliyetleri kesilmedi yine. Bu millet her türlü siyasî hesapları bir yana bırakıp yaşanan tecrübeleri değerlendirmeli şimdi.1918 İspanyol gribi salgınının siyah-beyaz fotoğrafları var. Bakınca ister istemez düşündüm: Ayet'te söz edilen imtihan gelmiş, geldi, gelecek insanlığın üstüne zaman zaman denebilir mi?

Herkes unutmuş o salgında maskeyle korunma önlemlerini. ABD'de görevli Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu,uyardı ve tedbirlerimizi de diğer ülkelerden iyi gördü diye Habertürk'ten Moderatör Didem A.Yılmaz, sözünü kesti, o da çekti gitti. Doğruydu sözleri. Şükür ki o uyarılar dikkate alındı da sokağa çıkan maske takacak, herkese ücretsiz maske veriyor devlet ama fitne bitmiyor. Hafta sonu 48 saat sokağa çıkma yasağı geç haber verildi de insanlar alışverişe çıktı, sosyal mesafeye uymadı diye hemen muhalefet ve fitneci aydınlar kötü kriz yönetimi eleştirilerine başladı. Sanki reklamlarda bile yapılan uyarıları dinlemeyenler haklıymış gibi yüklenip istifa ettirdiler başarılı İç İşleri Bakanını. 2 günde açlıktan öleceklerdi de o yüzden mi çıktılar sokağa? Gel de şaşırma! Şükür kabul edilmedi istifa.

Ayrıca iktidar-muhalefet yardım rekabetine niye girdi ki? İstanbul seçimlerinde kendi liderinin hemşerisi olduğunu bile bile bu arkadaş nereli diye gaf yapıp muhalefet oylarını artıran Tevfik Göksu, çıkmış yine bağış toplama ve dağıtma göreviyle İmamoğlu kendine siyasî rant sağlıyor demeci veriyor. Olacak iş değil bu konuyu siyasî tartışma alanına çekmek, çok yazık!

Millet sistem değiştirdi, her kafadan ses çıkmasın, tek şefli orkestra sürat ve hareketle icraat yapsın diye. Lakin 18 yıldır oy verdiği lider, Şeyh Edebali'nin 'Kem söz, bölmek bize; bütünlemek sana!' öğüdünü tutamıyor. Muhalefet liderlerini, büyük şehir belediye başkanlarını, Muhtarlar Konfederasyonunu, STK başkanlarını toplayıp millî birlik içinde pandemiye karşı seferberlik koordinasyonu yapamıyor. Her icraatı kendine mi mal etmek istiyor, muhalefetin tuzakçı sabıkasına mı güvenemiyor? Yoksa Beştepe'ye topladığı A takımı mı onay vermiyor? Muhalefete oy kaptırırım kaygısına mı kapıldı? Muhalefet de bu dönemde bile eleştirilerini bırakmıyor. Bıraksa da Cumhurbaşkanlığına öneriler getirse sürekli ret mi edilir, retleri pandemi sonrası açıklasa olmaz mı? Halk şaşkın,soruyor.

En acısı da dünkü liderinin güven sorunundan söz eden fitne. Böyle bir fitne yerine maaş ve gelir uçurumlarına dikkat çekse veya EYT'lilere çift dikiş yergisi yaptınız da üst düzeydekilerin ikinci maaşlarına vergi muafiyeti kararnamesi niye dese hoş görür millet, haklı bulup oy da verir belki. Ama yok, ille fitne! Yeter bu siyasi anlayış değişsin artık! Bitsin fitne fücur, dua ile bilim diyelim ne olur!