BİR SEÇİM DEĞERLENDİRME YAZISI -3

CHP

İnce’nin seçim sırasında dindar kesimle barışma isteği, namaz ve dini ritüelleri kullanması aslında chp ve sol seçmen açısından önemlidir. Bu solun Türkiye’nin gerçeklerine uyanması açısından önemli olduğu gibi, chp’nin ülkemizin muhafazakar kesimle barışması açısından da önemlidir. Chp, yeni sistemde güçlü olmak istiyorsa geleneksel tabanının dışında başka kesimlere yelken açması gerekmektedir. İttifak ile böyle bir teşebbüse başlamış olmaları Türkiye için büyük bir kazanımdır. Yeni seçim sistemi artık ittifakları ve karşılıklı empatiyi zorunlu kılmaktadır.

Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde pek gözükmemesi ve İnce’nin daha çok öne çıkması Chp’ye tepki oylarının azalmasına neden olmuştur. Fakat chp şunu iyice bilmesi gerekir ki tabanları %25’in biraz üstüdür. Bunu artıramayacakları için diğer kesimlerle ittifaklar yapması gerekecektir. Bu ittifakların sağlayacağı en büyük yarar, uç kesimlerin birbirlerini tanımalarına ve karşılıklı düşmanlıkların hafiflemesine yol açacaktır.

Chp için umut ve strateji gerekmektedir. İnce umut verdi ama strateji konusunda hala almaları gereken yol bulunmaktadır. CHP için belki de en büyük şans Bekaroğlu’nun kendilerinde olmasıdır. Bekaroğlu’nun geleneksel muhafazakar tabanı biliyor olması, bu konuda chp’nin ihtiyaç duyduğu strtajilerin sunulmasına ve karşılıklı nefretlerin törpülenmesine yol açacaktır.

Fakat yakın vadede chp’nin tek başına iktidara gelmesi yani başkanlığı alması zor gözükmektedir. İleriki dönemlerde başarılı olmaların yolu sağ kesimden de oy alabilecek olan daha ılımlı kişilerle yola devam etmesidir. Böyle bir adayla chp bildiğimiz chp de artık olmayacaktır. Marjinal kesimlerle chp yollarını ayırıp Türkiye’nin partisi olmak ve herkesi kucaklamak zorundadır. Yoksa sonsuza dek muhalefetette kalacaktır.

Peki CHP bu seçimde başarsız mı oldu?

Aslında bana göre başarsız olmadı. Bence oldukça akıllı bir siyaset izledi ve ciddi anlamda da oylarını artırdı. (Chp’nin oylarının göreceli düşük olmasına rağmen İnce’nin aldığı oyları hesaplarsak oyunu artırdığı görülmüştür.) Her ne kadar artırdığı oylar kendisine gelmese de başını çektiği Millet cephesine bu oyların gelmesini sağladığı gibi, meclise İyi Parti, Saadet ve HDP’yi taşıyarak çeşitliği artırmış ve bu partiler üzerinden Ak Partiye gidebilecek oyların önünü kesmiştir.

Zaten CHP başkanlığa hiçbir zaman oynamadı. O, daha çok meclis çoğunluğunu ele geçirerek Erdoğan’ı zor duruma sokma ve meclis aracılığıyla denetim sağlamayı hedefledi. Gerçi ilk çıkışları daha önce yaptıkları gibi bir çatı aday çıkarmaktı ama Meral Akşener’in Başkan olma arzusu bu planı bozsa da seçimin ikinci tura kalması durumunda tüm adayların ikinci tura kalan kişiyi desteklemesi şeklinde bir orta yol bulmuş oldular.

Muhalefetin meclis çoğunluğunu ele geçirme stratejisi Ak Parti tarafından hissedildiğinden Erdoğan’ın ısrarla Cumhurbaşkanığında kendisine oy verip, partisine oy verilmemesini münafıklık olarak nitelemesi, durumun ciddiyetinin farkına varıldığını göstermiştir. Bu çıkış, Ak partiden kayabilecek birçok oyun yerinde durmasını da sağlamıştır. Seçmen tarafından Cumhurbaşkanlığının önemsenip milletvekilliğinin ihmal edilmesi ve bir anlamda Ak Parti’nin cezalandırılmak istenmesi Erdoğan’ın bu çıkışı ile engellendiği gibi, seçmenin milletvekilliğinin önemini de görmesini sağlamıştır.

MHP

Bu seçimin en büyük sürprizini aslında MHP yaptı. Bu nedenle kendisini müstakil olarak değerlendirmemiz gerekmektedir.

MHP, hiçbir seçim çalışması yapmadan oylarını %11’de tutmayı başarmıştır. MHP oylarında ciddi bir düşüş olacağı ve iyi partiye kayacağı söylenirken mhp’nin %11 ve iyi parti’nin %11 oy alması bir anlamda mhp’nin kendisini clonladığı izlenimi de vermektedir.

Peki gerçek durum nedir?

Aslında beklendiği gibi mhp’den iyi partiye ciddi bir oy kayması yaşandı. Bunun %5 olduğu öngörülmektedir. Bizim sahada yaptığımız çalışmalarda da böyle bir izlenim elde ettik. Geleneksel MHP tabanından olan kişi ve gruplar Bahçeli’nin icraatlarını eleştirerek iyi partiye oy vereceklerini söylediler ve bu sayı çok fazla olunca ciddi olarak mhp adına endişe ettik.

Gerçekten de mhp’den iyi partiye oy gitti ve bu %5-6 civarındaydı. MHP’yi kurtaran Ak parti oldu. Bazıları Ak partiyi mhp kurtardı diye düşünürken aynı zamanda MHP’yi de ak parti kurtardı ve mhp’den giden oy oranı kadar Ak partiden listeye ve icraatlarına tepki gösteren kitleler tercihlerini mhp’den yana yaptılar. Sahada yaptığımız çalışmalarda Ak partiyi kurulduğu günden beri destekleyen kitleler ve grupların cumhurbaşkanlığında Erdoğan’ı ama milletvekilinde MHP’yi destekleyeceklerini söylemekten çekinmediler. Bu kadar çok kişinin tepki göstermesi bizde Ak Parti oylarının %40’ın altına kadar ineceği düşüncesine sevk etti. Sanırım son haftalardaki Erdoğan’ın çıkışı bu düşüşü önlediği gibi, Erdoğan’ın zayıf bir meclisle çalışamayacağı seçeneği de bazılarının tercihini etkiledi.

Peki MHP’den %6 gibi oy iyi partiye gitmişken, geri kalanlar nereden geldi?

Geri kalan oylar aslında yine Ak Parti’den ve kısmen chp’den geldi. Özellikle feto olaylarından dolayı mağdur olan bir kesim iyi partiye yönelirken, Bahçeli’den şikayetçi olan bir grup da buraya oy vermiş oldu. İyi parti Ak parti ve MHP’den oy alırken çok az bir kısmı da chp seçmeninden oy aldı.

MHP başarılı mıydı?

Kendi çapında başarılıydı. Yani %10 kritik barajı aşmış gözüktü. Meral Akşener fırtınasını kazasız belasız atlatmış oldu. Kendisinden kopan bazı oyların seçimden sonra yeniden geleceğini beklemeye başladı. Ayrıca iktidarın kilit ortağı olarak bundan sonra Erdoğan ile birlikte ülke yönetiminde söz sahibi olacağı gibi, seçilecek bakanlar içerisinde kendi adamlarını koyacağı gibi bundan sonraki devlet makamlarında adamlarını da yerleştirerek kadrolaşmış olacaktır.

Seçim sırasında Ak Parti İyi partiyi çok muhatap almaması, aslında iyi parti üzerinde markaj yapma görevinin MHP’ye verildiğini fakat MHP’nin bilinmeyen bir nedenle İyi Parti üzerine çökmediğini göstermiştir. Bu da yanlış bir strateji ve oyların İyi partiye kaymasına yol açmıştır. Büyük olasılıkla MHP, iyi partiye yönelen kendi tabanını çok küstürmek istemediği ve seçim sonrasındaki başarısızlık durumunda kendi yanına çekmek istemesidir.

Belki de iktidar Ak partide ama gerçek muktedir mhp olacaktır. Tokmak ellerine geçti. Bu durum Ak parti seçmeninde ileriki dönemde huzursuzluğa yol açacaktır. Aynı zamanda devlet kademelerinde yükselmek isteyen kişilerin mhp’ye yanaşmasına da yol açacaktır. Bu süreç, Erdoğan ile Bahçeli’yi ister istemez karşı karşıya getirecek ve bir erken seçime yol açacaktır diye düşünüyorum.