BİR SEÇİM DEĞERLENDİRME YAZISI -1

Ak parti büyük bir başarı elde etti ama aslında oyları düştü. Bu düşüşün nedeni iyi analiz edilmelidir. Gerçekte Ak Partinin oyu %48-50 bandındadır. Benim yaptığım gözlem ve geziler sonucu Ak partinin oylarındaki temel düşüş nedeni özellikle Doğu ve Güneydoğudaki yanlış aday listesidir. Özellikle HDP’nin çok oy aldığı yerlere baktığımızda Ak Partiye verme eğiliminde olan seçmenin adaylara olan kızgınlığından HDP’ye yönelmişlerdir.
Ben seçim sürecinde Diyarbakır’ın tüm ilçelerini dolaştım, gördüğüm temel durum adaylara karşı büyük bir tepki olduğuydu. Hatta adaylar hiç meydanlara çıkmasalar daha çok oy alınacaktı. Diyarbakır’da ilk kez Erdoğan’ın mitingi öncesinde adaylar yuhlandı . Ak partinin yeni dönemde doğu ve güneydoğu bölgelerini mercek altına alması ve bölgeyi iyi bilen bilen bir danışmanlar heyetini kurması gerekir. Böylece bölge ile ilgili analizler daha sağlıklı yapılacaktır.
Seçim sürecinde bölgedeki aşiret ve seydaları gezdik. Gördüğümüz en büyük hata aday isimleriyle ilgiliydi. Hatta bir ak partili belediye başkanı adayları halka anlatamıyoruz demişti. Örneğin Diyarbakır’da dayı yeğenin aday yapılması, hdp sempatizanı birisinin gösterilmesi, Zazalardan hiç kimsenin gösterilmemesi, bazı ilçelerden adayların gösterilmemesi, adayların Mehdi Eker’in çevresinden olması ve adaylar ile ilgili dolaşan şaibeler bunlardan birisidir. Ayrıca Urfa’da Surç’da yaşanan olaylarda Ak partinin olayı araştırmadan hemen kendi vekilinin yanında durması, bölgenin tefecilerin ve mafyanın kontrolüne girmiş olması, güçlü ailelerin ak parti ile birlikte hareket ederek nüfuz elde edip halka zulmetmesi görülmedi.
Bazı illerde halkın fetocu olduğunu bildiği veya böyle bir şayianın yayılmış olduğu kişilerin inadına gösterilmesi de tepkiye neden oldu.
Ak Parti doğu ve güneydoğuda aday seçiminde daha özenli davranması halinde daha çok oy alacağı gibi hdp’yi de baraja gömerdi ama maalesef seçim stratejileri kuranlar bu konuda iyi bir sınav vermediler.
Ak partinin sloganı da yanlıştı “Vakit Türkiye Vakti” sloganı 16 yıllık iktidarı kullanan bir partinin değil de yönetime yeni talip olan bir partinin kullanacağı slogandı. Zaten 16 yıldır yönetiyorsunuz bu zamana kadar olan vakit neyin vaktiydi? Soruları akla gelmekteydi. Bu slogan heyecandan yoksun bir slogandı.
Müzikler de heyecan yaratmıyordu. Örneğin mitinglerde halkı heyecanlandırmayan müziklerin kullanılması, hafif müzik kullanılması da hiç doğru olmamıştı.
Ak parti teşkilatları çalışmadı ve adaylar da halka tepeden bakan kibirli kişilerdi. Fakıbaba’nın Urfa’da listeyi eleştiren birisine “hiçte şeyimde değil” demesi bir çok açıdan halkı incitmişti. Emin olun Ak parti stratejisi ve davranışıyla artık yorulduğunu ve bırakmak istediğini söylerken, halk hayır bırakma diyerek zorla iktidar yapıyordu. Bunda en büyük motivasyon Erdoğan’ın kendisiydi. Onun yorulmak bilmeyen enerjisi kitlelerin kopuşunu engelliyordu. Zaten Erdoğan’ın partisinden daha çok oy alması da bunu göstermekteydi. Erdoğan’ın yeni dönemde Ak partiyi sırtında taşımaktan vaz geçip daha şaibesiz ve sıkıntıya bulaşmamış, halka tepeden bakmayan bir teşkilat veya parti ile yola devam etmesi onu daha da güçlendirecektir.
Ak parti oyların %38’e kadar düşmesi bekleniyordu. 4 puan son haftalardaki olaylar neticesinde geri gelmiş oldu. Bunda da Millet ittifakı mensubu olan partilerin yanlış stratejileri ve söylemlerin halkı ürkütmesi etkili olmuştur. Onların, proje odaklı bir strateji yerine intikam ve rövanş alma, yatırımları durdurma ve Erdoğan’ı yargılama istekleri vatandaşda tepkiye neden olduğu gibi gelecekle ilgili kaos ve bunalımlı günlerin olacağı endişesine de yol açtı.
Muhalefetin tüm stratejilerinin Erdoğan’ı yok etme ve Erdoğan gitsin de ne olursa olsun gibi bir söylem izlemesi de küskünlerin, kırgınların ne pahasına olursa olsun Ak partiye oy vermesine yol açmıştır. Ak parti tabanı olup da Feto olayından dolayı zarar gören kesimler bile karşı tarafın bu hırçınlığından dolayı Ak partiye yöneldiğini bizzat yaptığımız görüşmelerde şahit olduk. Ak parti eleştirilirken bile ümitler tamamen tükenmemiş ve çözüm talebi bu partiden beklenir olmuştu. Sanki “yaparsa Ak Parti yapar” sloganı halk tarafından içsellenmiş gibiydi.