Bu yazının başlığı için üç-dört alternatif üzerinde durdum. “Birer İsraf Merkezleri: Belediyeler”, “Belediye Yöneticileri: İsraf Etme İnsaf Et,” “İsrafsız Belediye Mümkün mü?”En sonunda “Belediyeler Birer İsraf Merkezleri Olmasın” da karar kıldım.

Bu yazının başlığı için üç-dört alternatif üzerinde durdum. 'Birer İsraf Merkezleri: Belediyeler', 'Belediye Yöneticileri: İsraf Etme İnsaf Et,' 'İsrafsız Belediye Mümkün mü?'En sonunda 'Belediyeler Birer İsraf Merkezleri Olmasın' da karar kıldım.

Bu dört başlıktaki iki ortak nokta, 'Belediyeler ve İsraf'tır' ve zaten bu husus da bu yazıda ana temadır.

Bu yazıma da, yine diğer yazılarımda olduğu gibi bir sebeb vardır. Ben hayatın içinde gözlemlerime ve bizzat duygu ve düşüncelerime dayanarak yazıyorum. Evet, bu yazıyı yazmama, yani, 'belediyeler ve israf' konusunu gündeme getirmeme geçen hafta bir İlimizde bizzat gördüğüm bir büyük heykel (tam dört katlı bir apartman dairesi büyüklüğünde bir heykel) sebep oldu.

Bu gördüğüm heykel miydi? Gerçi o da tam bellisiz ya. Bir park yapmışlar bir İlimizde ve park içinde dört katlı bir ev büyüklüğünde bir Nasreddin Hoca şekli uzaktan dev gibi görünüyor.

Bu bir 'heykelden bir ev' esasında. Heykelden ev olduğunu da bizzat Belediye Başkanı söyledi.

O ilimizde seyahat sırasında Belediye Başkanı ile de görüşme ihtiyacı duydum ve Başkan'a sordum: 'Hayırdır Başkanım, burası Konya da değil, Akşehir de değil, Nasreddin Hoca'nın bu dev heykeline ne gerek var' diye sordum. Başkan da gülerek o heykel görünümlü şey esasında bir ev, dört katlı bir ev. Bu evi nasıl değerlendireceğimize karar veremedik. O yoldan geçip de gidenler bu heykel görünümlü eve dikkat çekiyorlar. Ancak bu evi nasıl değerlendireceğimize karar veremedik hala' dedi. Bu sözden sonra, Başkan'a bir şey demedim ancak, içimden 'israf' kelimesi geldi geçti. Bir heykel yapmışlar ve bu heykeli nasıl değerlendireceğini bilmiyorlar. 'Masal kahramanları müzesi mi yapsak, şunu mu yapsak' diye o arada Belediye Başkanı fikir jimnastiği de yapıyordu. Ve bu israftan başka bir şey değil. O büyük heykel kaç trilyona yapıldı? Bilmiyorum. (Şimdi biliyorum, google'dan araştırdım. Bu heykel ve park 15 trilyon TL'ye malolmuş. En büyük para da heykele harcanmıştır.) Sırf bu heykel değil ki Belediyelerin israfları. Mesela, bir metropol İlimizin bir İlçesinde bir uzun kule yapıldı ve işe yaramadan bekliyor. Bu kule niye yapıldı? Niye açılamıyor? Bir engel var ise, neden yapıldı. Neticede kule orta yerde kaldı. Yıksan yıkılmıyor, atsan atılmıyor. O Nasreddin Hoca heykeli de bir metropol ilimizin bir ilçesinde. Ve bu heykel de yapsan yapılmıyor, yıksan yıkılmıyor. Bu arada olan onca masrafa ve Milletin parasına oluyor. (Metropol İlçelerde daha mı çok israf var? Düşünmek gerek.) Büyük bir şehrimizde de devasa park, lunapark, eğlence merkezi yapıldı. Ancak hizmete girmeden öylece duruyor.

Daha bunun gibi yüzlerce misal vardır. Belediyelerin yaptığı ve insa ettiği yüzlerce inşaat vardır ki, ne işe yaradığını bilen yoktur.

Bu arada, çok fazla ilgilenemediğim, ancak, sosyal medyada gördüğüm israf niteliğindeki bir başka Belediye icraatı da, şehrin muhtelif yerine, 'dedelerimizin eskiden kullandığı 'köstekli saat' gibi büyük saatleri bir zincir mi, bir direk mi, böyle bir cisim üzerine bağlayıp da sallanacak şekilde yerleştirmeleri ve 'rüzgarla yıkılacak' diye gelen tepki üzerine o saatleri, apar-topar kaldırmalarıdır. O saatler içinde Allah bilir ne kadar masraf edilmiştir.

Yazıktır, israftır. İsraf etmeyin, insaf edin Ey Belediye Başkanları.

Ey Belediye Başkanları! Ey İsrafçı Belediye Başkanları! Sizin bir çoğunuz iş hayatından gelen insanlarsınız. Ülkemizde memuriyetten gelen Belediye Başkanı sayısı azdır. Çoğunuz iş adamı, avukat, müteahhit, falan filansınız. Kendi cebinizdeki özel paranız ile, bu yatırımları ve bu israfları yapar mısınız? Yani daha açık soruyorum: 'İş yerinizde böyle ölü yatırım, ne idüğü belli olmayan işler yapar mısınız?' Yapmazsınız. Öyleyse, neden Milletin paralarından oluşan Belediye Bütçesinden ölü yatırım, gereksiz yatırım dediğimiz işler yapıyorsunuz? El insaf size. Vicdan yok mu sizde.

Geçen gen bu hususu yazıya dökmeden bir yerde ifade ettim. Bir Arkadaşım; 'Belediye Başkanları Milletin gözünün göreceği yatırımları severler. Alt yapı değil de üst yapı yatırımlarına o nedenle daha fazla para harcarlar. İşte ikide bir kaldırımları yenilerler, sokak lamba direklerini değiştirirler, park yaparlar' dedi. Şimdi aklıma geldi, Belediye Başkanları bir de 'sanatçı çağırırlar, avazı yettiğince gürültü kirliliğine neden olurlar ve gürültüye neden olan sanatçı bozuntularına binlerce TL para aktarırlar.' Yazdıkça aklıma geliyor. Yazdıkça aklıma geliyor belediye israfları. Mesela bir başka israf şekli de kitap bastırmaktır. 'Şehrin şu özelliği, şehrin şu kişiliği, şu adamı, şu yazarı falan filan deyip ciltler dolusu kitap bastırırlar ve bu kitaplara da binlerce TL para aktarırlar.' Kitapları da ne okuyan vardır, ne de anlayan vardır.

Yazıktır, israftır. Yapmayın, etmeyin.

Tabi, israfçı Belediye Başkanları, 'herşeyi kılıfına uydururlar ve bunun için ihalesini cartını curtunu da yaparlar.' Hukuka uydurursun da bu israflar etiğe ve ahlaka uymaz. Tamam Kamu İhale Kurumunun hukukundan geçersin de, bu Ülkede bir de Kamu Görevlileri Etik Kurulu var.

Sözü gelmişken sormak isterim: 'Belediyeler ve İsraf konusunda Kamu Görevlileri Etik Kurulu bir çalışma yapıyor mu?' Bu tür olumsuzlukları onlar da görüyordur ve izliyordur. Kurul İnşaallah bu yazımı görür de harekete geçer. Görmezlerseler de ben kendilerine bu yazımı gönderirim.

Çok yazılacak ve çok söylenecek söz var da, ben, 'tüm Belediye Başkanlarını israfları durdurmaya' çağırıyorum. Milletin parasını harcarlarken bir elleri vicdanlarının üzerinde olsun ve vicdanlarının seslerine kulak versinler. Kanunlardan değil, Allah'tan korksunlar.

Zaten Allah'tan korksalardı, bu yazıyı yazmama gerek kalmazdı.