Genellikle olaylar değerlendirilirken her nedense her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah (cc) es geçilmektedir. Hâşâ Rabbimizin olaylara müdahalesi yokmuş ve her şey insan iradesi doğrultusunda devam etmekte gibi sanılmaktadır. Materyalist bir ideolojinin ürünü olan böylesi bir anlayış ile hareket edenler yeryüzü hâkimiyeti için geniş çerçeveli bir tuzak planı kurmaktadırlar. Bu planlar çerçevesinde bugün yeryüzünde görmüş olduğumuz zulüm ve işkence görüntüleri ile karşılaşıyoruz.

Bu düşüncede olan insanlar hiç kimseye hesap verme gibi bir düşüncesi olamayan firavun karakterli insanlardır. Yapmış oldukları zulüm ve işkenceleri ise güce dayalı bir hak anlayışına sahip olduklarından kabul etmeyip hatta bu işte haklı olduklarını dahi iddia edebilmektedirler. Güçlüyüz o halde haklıyız. Yeryüzünün düzenini ancak biz sağlayabiliriz deyip kaosun asıl müsebbibi olmaktadırlar. Bu durum kendilerine bildirildiğinde bunu kabul etmeyip demokrasi, özgürlük ve benzeri argümanlar adı altında düzeni sağladıklarını iddia ederler. Bu gerçek Kuran-ı Kerimimizde de bizlere bildirilir. “Kendilerine; “yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde; “biz sadece ıslah edicileriz” derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.” (Bakara, 11-12) Görüldüğü üzere bu anlayış sakat bir anlayışın tezahürüdür. Dün olduğu gibi bugünde aynı hastalığa sahip despot ülkeler mevcuttur.

Belirtilen karaktere sahip insanların olaylara maneviyatları kapalı olduğundan ve dünyaya seküler bir anlayışla baktıklarından sözden pek anlamazlar. Tarihi tecrübeler de göstermiştir ki böyleleri ancak güçten anlarlar.

Peki, güç derken materyalist anlayışta olanlar ne anlar bir Müslüman olarak bizler ne anlarız? Bu önemli bir soru.

Materyalist anlayışta olanlar hiç şüphesiz maddi güce dayalı bir güç benimseyecektir. Bu güç ise teknolojiye dayalı olacaktır. Tamamıyla yanlış bir anlayış mıdır? Tabi ki hayır ama mutlak manada güçlü olmanın kriteri bu değildir. Eğer mutlak manada güç teknolojiye dayalı ise Çanakkale Zaferini veya Kurtuluş Savaşını açıklayabilecek birini bulabilir miyiz? Yani bu zaferler teknoloji ile mi kazanıldı? Bunları açıklarken gözünüzün önüne 15-16 yaşlarında çocukların yırtık elbiseli, delik ayakkabılı ve belki de mermisi olmayan tüfekli fotoğrafları; düşmanı aldatmak için yapılan maket uçaklar geldiğine eminim. Teknolojik manada bu kadar kıt bir imkânla bu zaferler nasıl kazanıldı acaba?

Bir sonraki yazımızda devam edelim inşallah.