İstanbul Fatih’te Suriyeli bir komşum var… Gerçek adını vermeyeyim; Mazlum olsun yazıdaki adı…

İstanbul Fatih’te Suriyeli bir komşum var… Gerçek adını vermeyeyim; Mazlum olsun yazıdaki adı…

Mazlum, esprili, sevecen, candan, çalışkan ve meraklı bir genç; girdiği işe iki ay gibi kısa sürede adapte oldu, patronu da ondan çok memnun olduğunu söylüyor…

Mazlum, anne, baba, kardeşler, yengeler derken tam 16 kişilik ailesiyle 2 odalı bir evde yaşıyor…

Beylikdüzü’nde oturan ablasını, parasızlık nedeniyle eşi elektrik kablosuyla dövünce, o da gelmiş bir aylık çocuğuyla birlikte baba evine…

Evdeki nüfus 18’e çıkmış böylece…

Mazlum daha 20 yaşında ve iki ay önce evlendi ve evdeki nüfus bu kez 19’a yükseldi!

Yeni evli ama eşiyle birlikte 9 kişi aynı odayı paylaşıyorlar…

En son konuştuğumda yengesinin hamile olduğunu ve bir haftaya kadar bir yeğeni daha olacağını söyledi. Yani nüfus 20’ye ulaşacak! Tek bir odada 10 kişi birlikte kalacak!..

Mazlum, hızlı bir şekilde Türkçeye sökmeye çalışıyor; işyerinde Türkçe konuştuğu için her geçen gün daha da gelişiyor Türkçesi…

17 yaşında erkek kardeşi ne yazık ki uzun soluklu bir iş bulamamış…

Kardeşin şimdi ne yapıyor, dedim; yeğenlerimle birlikte çalışıyor, geçen gün belediye görevlileri kovalamış, dedi…

Merak edip sorunca öğrendim; kardeşi, 5 ve 6 yaşında iki yeğeniyle birlikte metrobüste çalışıyormuş!...

Metrobüste derken, yeğenleri mendil satıyor, o da onları kolluyormuş!...

Baba yaşlı, anne yaşlı, diğer kardeş sakat, bir abisi Suriye’ye geri dönmüş ama eşi İstanbul’da, ailede bir Mazlum çalışıyor asgari ücretle, bir de metrobüste mendil satan yeğenleri…

2-3 yaşlarında birkaç yeğeni daha var Mazlum’un; onlar ise sokaktan geçenlerin yolunu kesip, “bi liya, bi liya” diye yalvararak harçlık çıkarmaya çalışıyorlar…

Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli göçmenlerin bir kısmının Türkiye vatandaşı yapılacağını söyleyince, kıyameti kopardınız ya!...

Hani defolup gitsinler diye haykırıyorsunuz ya!...

Sadece komşumdan yola çıkarak bir kesit sunmaya çalıştım size…

Yahu Avrupa’ya göç etmiş Türklere karşı yapılan ırkçı saldırılara haklı olarak anında tepki gösteren sizler değil misiniz?

Onlar; horlanıp dışlandıkça, ötekileştirilip aşağılandığında yüreği sızlayan sizler değil miydiniz?

Türkiye’de yaşayan 2 milyon 800 bin Suriyelinin 4 bin 456’sı, 666 milyon TL sermaye koyarak şirket kurup iş hayatına atılmış… Ayrıca 2 bini akademisyen olmak üzere, çok sayıda doktor, eczacı, mimar, mühendis, işadamı ve diğer mesleklere mensup Suriyeli var…

Yani Türkiye’nin gelişmesine katkı sunabilecek yüzbinlerce Suriyeli var…

Neden empati yapamıyoruz, neden vatandaşlık meselesi faydalı mı olur, zararlı mı diye tartışmadan anında kin ve nefretle ırkçı söylemlere yöneliyoruz?…

Hitler, insanlardan sabun yaptı!.. Kenan Evren, “asmayalım da besleyelim mi” (!) dedi…

Suriyeli göçmenlere yönelik kin ve nefretinizden beslenen ırkçılığınız nasıl diner bayanlar, baylar; vatandaş değil de, sabun yapalım mı diyorsunuz yoksa!...