TTK değiştirilmelidir..

Efendim, bugünkü bozuk nesilleri yetiştiren eğitim sistemi, bidayetinde belki iyi niyetlerle yapılmış Tevhid-i Tedrisat Kanunu (TTK) irtibatlıdır.

Hadd-i zâtında (aslında, esasında) Tevhid-i Tedrisat, öğretimde birliktir. Kriptolar bunu “canbaza bak” yaparak eğitime de şamil hale getirdiler..

TTK, TBMM’since 3 Mart 1924 tarih ve 430 Kanun Numarasıyla kabul edilmiş ve tüm eğitim kurumlarının (öğretimin) Maarif Vekaleti'ne (MEB, Millî Eğitim Bakanlığı) bağlanmasını emreden yasadır.

Eğitimde başlatılan tahrifatının müsebbibi ise, bizzatihi bu kanun değil, yasayı işleten SABATAYİST GİZLİ YAHUDİ, VESAYET ÖNDERLERİDİR..

***

“Bir millî terbiye programından bahsederken, eski devrin hurafatından ve evsaf-ı fıtriyemizle hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirler'den, şark'tan ve garp'tan gelebilen bilcümle tesirler'den tamamen uzak, millî seciye ve tarih'mizle mütenasip bir kültür kastediyorum!..” (M. Kemal Atatürk)

Sözün yalnız, “şarktan” kısmını almış onu da “İslâm tesirini izale” olarak meriyete koymuşlardı. Atatürk’ün ölümünden sonra fabrike edilen Moiz Kohen Kemalizm’i böyle istiyordu..

O kadar ki, bu “Kahrolsun Şeriat” eksenli sapık fikirler T.C’nin resmî ideolojisi bile yapılmıştı...

Bunlar kadim kültürümüzde millî eğitime hâkim tevhidî idrâki bozmaya ahd’ü misak eylemiş bir güruh-i lâyüflihûndur. (Konumuz olmadığı için şimdilik bu kadarla iktifa edelim...)

***

ULUSÇU faşizmle, 19’uncu yüzyılda Osmanlıyı batırdıkları gibi, Türkiye Cumhuriyetini de Kürtçülük - Türkçülük akımlarıyla batırmak istiyorlar.

Evet, üstad Cemil Meriç, “ideolojiler, idrâklerimize giydirilen deli gömlekleridir” diyordu. Deli gömleğinin resmîsi - sivili olur mu?

“28 Şubat bin yıl sürecek” diyen vesayetçiye akıllı mı diyeceğiz? Belki hin oğlu hin diyebiliriz en fazla...

Lâiklik evrensel, bir değer değildir. Hepitopu üç-beş lâik devlet var koca dünyada… Lâiklik millet olmanın şartı falan derseniz o üç beş devlet dahil, bütün dünya, hattâ dünya kargaları dahi güler...

***

“MEB, Diyanet ve TÜRGEV, ENSAR gibi tarikat, cemaatlere bağlı kurumlarla yaptığı anlaşmalarla eğitimi dini temele sokarak bilinçlere millet yerine ümmeti yerleştirmeye çalışıyor..” demişler.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) bunlara nasıl tepki verecek bilemem.. Oturaklı bir tepki verilir inşa’allah..

“MEB karma eğitime karşı kız ve erkeklerin ayrı okuduğu okulları artırarak, (......) kız öğrenciyi erkek öğrenciden uzaklaştırmaktadır. Bu ise kızların daha fazla cinsel obje olarak görülmesine neden olmaktadır.” demişler.

Bunlar vesayetçi resmî ideoloji gölgesinden ısrarla vuruyor ve bizimkiler korkup geri adım atıyor. “Tayt giymeyin, (tahrik etmeyin) diyen müdürünü sorgusuz sualsiz açığa alıveren MEB, bu şamataya bakarak “karma eğitimden başkası yasak” derse?

***

Demek ki, kadınları cinsel obje yapan başta DİB olmak üzere Müslümanlarmış...

Demek ki, televizyonlarında çıplak şehevî karılarla otomobilden çukulata reklâmına kadar her haltı yapanlar da Müslümanlarmış...

Ve dahi, kızların cinselliği biyolojik bir şeniyet (gerçeklik) değil, izafîymiş... Karma eğitim devam eder, ateşle barut yan yana olursa, kızlar kızlıktan çıkar erkekleşir ve böylece selâmet olurmuş...

Yazılarımı bitirdikten sonra bir de sesli okurum (özel tashih metodum).

Bu kez okumayacağım. Balkonda hanımın yem vermesini bekleyen karga gülmekten ölür diye içimden okuyorum.

#HARBİDEN: Lütfen bu sapıklık zararlısı mahlûkatın yazdıklarını zavallı kargalara duyurup siz de gülmekten teleflerine sebep olmayın. 05.03.2018