Danyal (a.s) zamanında Buhtu'n-Nasr denilen bir zorba ve zalim kral-padişah vardı. Danyal (a.s) da sarayın içerisinde onun hakimi idi. O memlekette en az bin tane yalancı kahin vardı. Bu kadar çok kahin bulunmasına rağmen, Danyal (a.s) gelip meclisde oturur, Buhtu'n-Nasr da O'nun dediğini yapardı.

Hakiki peygamber tek O idi.

Günün birinde Danyal (a.s), Beni İsrail'e ve onlara dedi ki: 'Siz mağlub olacaksınız. Faris, size galebe edecek. Zira siz, Allah'a itaat etmiyorsunuz.' Hazret-i Danyal (a.s)'ın daha önce onlara vermiş olduğu haberler, zamanı geldiğinde aynen çıkmıştı. Ordu da savaşa gitmek için hazırlanmıştı. Danyal (a.s)'ın muhalifleri yağcılar ve menfaatçiler, Buhtu'n-Nasr'a gidip dediler ki: 'Bu adam seni sevmiyor. Senin hakkında mağlubiyeti istiyor. Bu uğursuzdan bizi kurtar.'

Bunun üzerine Buhtu'n-Nasr, Danyal (a.s)'ı çağırdı ve:

- Söyle bakayım, ne görüyorsun, dedi. Danyal (a.s) cevaben:

- Ben, semada kudret tahtına oturmuş bir padişahlar padişahını görüyorum, dedi.

Buhtu'n-Nasr:

- O padişah, sana ne diyor? diye sordu.

Danyal (a.s):

- Ben bir tane koçun şu İran tarafından çıktığını görüyorum. O koç boynuzlarıyla vuruyor, sizi yerin dibine geçiriyor. Sonra Yunan tarafından bir koç çıkıyor. O da geliyor, İrandan gelen koçu yerin dibine geçiriyor.

Buhtun-Nasr:

- Tabiri nedir? diye sordu.

- İran'da bir devlet çıkacak. O devlet gelip sizi mağlup edecektir. Zira sizin cürmünüz var, siz Allah'a itaat etmiyorsunuz. Allah, size bu cezayı verecektir. İranlılar da ateşperest olduğu için Cenab-ı Hak, onların başına da Yunanlıları musallat edecektir.

[[ O yalancı kahinler, Buhtu'n-Nasr'a dediler ki: 'Bu adam, uğursuzdur. Senin hükümetini istemiyor. Hemen bunu ortadan kaldırın.']]

Bunun üzerine Hazret-i Danyal (a.s)'ın elini ve kolunu bağlayarak getirip içinde aslanların bulunduğu bir kuyuya atarlar ve

'Bu ceza, devletimizin, kralımızın vs düşmanı olman sebebiyledir.' derler.

Sabahleyin Buhtu'n-Nasr, kuyunun başına gelip Danyal (a.s)'ın hiçbir zarar görmediğini görünce şöyle der:

- Ya Danyal! Senin Rabbin seni kurtardı mı? O da yüksek bir sesle:

- Evet, beni hem senden, hem de aslanlardan kurtardı, cevabını verir.

Buhtu'n-Nasr hayret eder, hemen O'nu kuyudan çıkarır.

Buhtu'n-Nasr:

- Danyal (a.s)'ı şikayet edenleri getirin, hepsini birer birer kuyuya atın, emreder. Yalancı kahinler kuyuya atıldığı esnada, daha havada iken aslanlar onları yakalayıp parçalarlar.

Ne manidardır ki;

Zarar vermeye çalıştığı hak dinin tebliğcisi, hak yolun göstericisi olan o zatı şerifte gördüğü ve teaccüb ettiği hakikate rağmen tabi olmadı.. Hidayet nasip işi..

Tarih şahittir ki; ehl-i hak her ne kadar ehl-i dalalet tarafından zulüm ve hakarete maruz bırakılmışsa da neticede Zat-ı Akdes, ehl-i hakkı daima galib ve aziz, muhalifleri olan ehl-i batılı da mağlub ve zelil etmiştir. Bu, kainatta cari olan bir kanun-u İlahidir.

Bela ve musibetlerin altında rahmet-i İlahiyenin tecellisi görünür.

Mesela; ölüm olmazsa, cennete nasıl gidilebilir?

Rü'yet-i cemal-i İlahiye ki; beşerin elde etmek istediği en yüksek makamdır. Ölüm olmazsa, bu makama nasıl erişilebilir?

Çünkü cennete giden ve hakiki dost olan Allah'ın cemaline kavuşturan yol ölümden geçer.[1] Demek zahiren çirkin görünen ölümün arkasında, ehl-i iman için cennet ve refik-i a'la gibi tarifi gayr-ı kabil nimetler saklıdır.

[1] Bakara 94 ; Cuma 6