Hinlikte sınır tanımayan birinin çıkıp ben aday değilim demesine inandınız değil mi?


Bekleyin ve görün, taktik savaşları yeni başlıyor.

Abdullah Gül zaten hiç aday olmayı düşünmedi.
Düşünmezde.
O sadece Ak Partinin içinden gelen genç birine yol açtı.
Bekleyin ve görün.
Siyaset stratejisi basit kurallarla kurulmuyor unutmayın.
Saadet Partisi göstermelik bir mücadele sergileyerek Abdullah Gül’ü öne sürdü.
Stratejiyi hazırlayan kimdi?
Tabi ki Abdullah Gül.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı İçin gereken zeminin hazırlanmadığını ifade eden Gül,Ak Parti içindeki millet vekillerine, Binali Yıldırım’a cevap vermek için bir açıklama yaptı.
Yanlış duymadınız.
Gül sadece içindekileri dökmek için bir fırsat aradı.
Ve Ak Parti içinde bulunan, kendi gibi düşünen vekillere göz kırptı.
Oyun kurucu olan Gül, Salı günü Saadet Partisi liderine ikinci taktiğini açıklatacak.
Karamollaoğlu çıkıp bizim adayımız Ali Babacandır diyecek.
Bu açıklama ile birlikte strateji başlayacak.
Herkes kendi liderini ilk turda öne sürecek.
Ak Parti: Recep Tayyip Erdoğan’ı
CHP: İlhan Kesici’yi
Saadet Partisi: Ali Babacan’ı
İyi parti: Merak Akşener’i

Burada dikkatlerden kaçan bir husus olacak.
CHP den iyi partiye geçen 15 tane millet vekilinin CHP deki vekilliği düşeceği için,tekrar partilerine dönüş yapacak ve İYİ parti 100 bin imza kampanyası başlatacak.
100 bin imzayı toplamayacak olan İYİ parti,millet vekilliği adaylığıyla yetinip Meclis’e girmenin yollarını arayacak.

Ve seçim ikinci tura kalırsa CHP- İYİ parti Saadet partisinin adayını destekleyecek.
Kısaca anlamamız gereken şu, yakın zamanda Erbakan hocanın talebeleri Başkanlik yarışında yarışacak.

Bunun yanında Abdullah Gül’ün şark kurnazlığına Erdoğan gereken cevabı verdi.
Ne demişti Erdoğan; ‘Ben kimin kimlerle görüştüğünü biliyorum’ demişti.
Acaba bunu da biliyor mu?