Kollar arasında biraz farklılık olsa da Şâzeliyye’de intisap uygulaması genellikle şu şekilde yapılır: Tâlip biattan önce tövbe ve tecdîd-i îman eder. Müridle şeyh dizleri birbirine değecek biçimde karşılıklı oturur ve 2 elleriyle birbirlerinin ellerini tutar.

Kollar arasında biraz farklılık olsa da Şazeliyye'de intisap uygulaması genellikle şu şekilde yapılır: Talip biattan önce tövbe ve tecdîd-i îman eder. Müridle şeyh dizleri birbirine değecek biçimde karşılıklı oturur ve 2 elleriyle birbirlerinin ellerini tutar. Birbirlerine doğru eğilirler ve şeyh Fetih sûresinin onuncu ayetini ve salatü't-tefrîciyye'yi okur. Biattan sonra eller açılarak hazır bulunanlarla birlikte dua edilir. Tarikatın kimi kollarında bu törenin ardından mürid kendisine öğretilen bu törene has kimi lafızlarla bir süre zikreder. Daha sonra şeyh kimi konularda önerilerde bulunur. Vird sabah ve akşam namazlarının ardından okunur. Kollara göre Vakıa sûresi ya da Mülk sûresinin ya da Salatü'l-Meşîşiyye'nin okunmasıyla başlayan vird 100 defa Estağfirullah, 100 salavat, tevhid ve kimi kollarda 100 defa 'elhamdü lillah ve'ş-şükrü lillah' tesbihiyle devam eder. Şazeliyye tarikatında cehrî zikir esastır. Oturarak (kuûdî) ya da ayakta (kıyamî) yapılır. Haftada bir, perşembe ya da cuma günü gerçekleştirilen ve çoğunlukla 'meclis' adı verilen ayinlerde halka şeklinde ya da karşılıklı saf şeklinde oturulur. Şazelî meşayihinden birine ait divandan okunan ve 'sema' diye adlandınlan kaside ve şuğullerin genellikle tevhid ve salavat içeren nakarat kısımlarına bütün müritler katılır. Âyinlerde dinî musikiye yer verilmesi konusunda Şazeliyye tarihi içinde farklı görüşler ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Şeyh Şazelî ya da Ahmed ez-Zerruk gibi önemli bir Şazelî şeyhi kendi zamanındaki uygulamaları değerlendirirken dinî musiki hakkında olumsuz bir tutum takınmakla birlikte zaman içinde tarikatın birçok kolunda sema, ayinin esasını teşkil eder hale gelmiştir. Kimi kollardaysa meclislere Şazelî'nin Hizbü'l-kebîr ve evrad-ı şerifesi okunarak başlanır, kıyamî zikirle devam edilir. Zikrin sonunda şeyh sohbet yapar. Birçok kolda sohbete 'müzakere' adı verilir. Şeyhin hazır bulunmadığı meclislerde onun talimatıyla bir metin okunur. Ebü'l-Hasan eş-Şazelî, kendi zamanında Özellikle mevlid-i nebi gibi önemli günlerde büyük toplantılar düzenlemiş, bayraklar ve kösler eşliğinde alaylar kurmuş, büyük halk kitleleri bu toplantılarda hazır bulunmuştur. Bugün de Şazeliyye mensuplarınca 'ihtifal' denilen bu tür yıllık toplantılar yapılmaktadır. En az 3 gün süren toplantılar dünyanın farklı ülkelerindeki müritlerin şeyhleriyle buluşmalarını, yoğun biçimde zikir ve sohbetle meşgul olmalarını temin etmektedir.[1] Mürîd ile şeyh karşılıklı olarak otururlar. Bu sırada mürîd iki diz üstü gayet ter­biyeli bir şekilde durur, şeyh de müride tarikatın gayesini ve özelliklerini anlatır. Mürîd önce, Fatiha'dan sonra birinci rekatında Kafirûn ve İhlas, ikinci rekatında Muavvizeteyn süreleri okunan tevbe namazını kılar. Arkasından tevbe ve istiğfar edilir, hemen peşinden tecdîd-i îman yapılır. Bundan sonra şeyh tarikat silsilesini sayar ve mürîdden Ebu'l-Hasan Şazilî 'yi şeyh kabul ettiğine dair söz alır. Bu silsile üzere Hz. Peygamberden Hz. Ali ve Ebu'l-Hasan Şazilî vasıtasıyla kendisine kadar ulaşan zikri müride telkîn eder. Bunun için yüksek sesle üç defa 'Lailahe illallah' diyerek kelime-i tevhîdi söyler ve bunu müridine de tekrarlatır. Sonra mürîd yüzer defa 'Esteğfırullah, Sübhanellah, Elhamdülillah, Lailahe illallah ve Allahu ekber' diyerek tesbîhat yapar. Tesbîhat bitince de şükür secdesinde bulunur, böylece tari­kata girmiş ve dînini tamamlamış olur. En sonunda şeyh yeni müridine dua eder ve ona okuması gereken virdleri verir. Şazeliyye tarikatında şeyh tarafından müride ta'lîm edilen ihtidadaki ders şudur: Yüz defa 'Estağfırullah'. Yüz defa 'Allahümme salli ala Seyyidina Muhammedin abdike ve Nebiyyike ve Rasûlike'n-nebiyyi'l-ümmiyyi ve ala alihî ve sellim'. Yüz defa 'La ilahe illallah'

[1] Prof. Dr. Ramazan Muslu- Yrd. Doç. Dr. Sezayi Küçük, "Tasavvuf" (ders kitabı), Sakarya Üniversitesi, Sakarya 2013, s.15-18.