Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, tarikat usullerinden bahsettiği Câmiu'l-usûl adlı eserinde Şazeli tarikatının beş esasının olduğunu kaydetmiştir: "1- Gizli ve açık, zâhiren ve bâtınen her işte ittikâ üzere olmak...

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, tarikat usullerinden bahsettiği Camiu'l-usûl adlı eserinde Şazeli tarikatının beş esasının olduğunu kaydetmiştir:

"1- Gizli ve açık, zahiren ve batınen her işte ittika üzere olmak,

2- Sözde ve harekette sünnet-i seniyyeye uymak,

3- Saadet ve musibet anında insanlardan uzak durmak (bir şey beklememek),

4- Büyük-küçük her işte Allah'a teslim olmak (O'nun rızasını aramak ve istemek),

5- Neşeli ve kederli zamanlarda daima Allah'a dönmek (O'na sığınmak).

Takvanın gerçeği, dürüstlük ve Allah'tan korkmakla olur. Sünnetin gerçeği, güzel ahlak ve yasaklardan korunmakla olur. Batıldan yüz çevirmenin gerçeği, sabır ve Allah Teala'ya güvenmekle olur. Allah'tan gelene razı olmanın gerçeği, kanaat ve teslimiyetle olur. Allah'a dönüşün gerçeği, bulunduğu hale şükretmek, yönünü ondan ayırmamakla olur." (s. 86)

Şazeliyye tarikatı, silsile itibariyle "Cüneydi" olmakla beraber, ruhani eğitime ağırlık veren bir tarikattır. Nitekim Şeyh Şazeli mürîdlerine Allah için fanî varlıktan feragati, her saat, her yer ve her şartta zikri tavsiye eder, riyazat ve halvete, ayin ve toplu zikre fazlaca rağbet göstermezdi. Tarikat mensuplarına kendi hayatları içinde tarikatın ruhunu ve vazifelerini yerine getirmelerini telkin ederdi. Riyazat ve çile ile müridlerini nefsani terbiyeye tabi tutan tarikatlardan farklı olarak Şazeliler, gayet temiz giyinirler, dünya nimetlerinden istifadeden geri kalmazlar, iş ve meşgaleleri arasında nafile ibadet, dua, zikir ve evrad ile tevhide erilebileceğine inanırlardı. Tarikatın esası da tedbir ve tevessüle güvenmeden takdir ve tevekküle yönelmek, çevremizde olan her iş ve oluşta Cenab-ı Hakk'ı müşahade etmektir.

Pekçok tarikattan hilafet alan Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, Camiu'l-Usul'de tarikatlar içerisinde Şazeliyye'nin yerini şöyle açıklamıştır: "Ey ebediyet yolunun yolcusu! İyi bil ki her velinin hayatında ve ölümünde kendine mahsus özelliği ve himmet edişi vardır. Mesela; hakikati kalbe nakşetmesi, tevhid denizinde yüzmesi, fena ve istiğrak (kendinden geçme) sırrına ermesi, ölümünden sonra da bu sırların yüce himmetle saliklerinde (kendine uyanlarda) aynen devam etmesi Bahaüddin Şah-ı Nakşbendî (k.s) hazretlerine mahsus bir özelliktir. Kuvvetli bir tasarruf ve isteyene her türlü imdad etme himmeti Abdülkadir Geylani (k.s) hazretlerine mahsustur. İlim ve Varidat kuvveti ile Ebu'l-Hasan eş-Şazelî (ks) hazretlerine. Fütüvvetle ve harikulade hallerle Ahmed er-Rifaî (k.s) hazretleri. Merhamet ve atîfette Ahmed el-Bedevî (k.s) hazretleri. Cömertlik ve kerem olarak Ahmed Düsûkî (k.s) hazretleri. İrfan ve kemalatı ile Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbnü'l-Arabî (ks) hazretleri. Aşk ve muhabbet ile Mevlana Celaleddin-i Rumi (ks) hazretleri. Letafet ve mahfiyeti ile İmam Şihabüddin es-Sühreverdi. (k.s) hazretleri. Riyazat ve tahassürü ile Şeyh Hızır Yahya (k.s) hazretleri. Vecd ve cezbeleri ile Necmüddîn-i Kübra (ks) hazretlerinin tasarruf ve himmetleri hayatlarında ve öldükten sonra aynen devam etmiştir. Bu hasletler her ne kadar her veli için hususi görüntüler arzetseler de, her haslet bir makamın ifadesi ve o makamdaki velinin tasarrufudur. Her grup kendilerine ikram edilen ilahi hallerle saadete erer. Lütuflar ise velilerin değeri ve kabiliyeti nispetinde olur." (s. 49)[1]

[1] http://www.sazeliyye.org/?pnum=61