Suriye'nin meşruiyetini kaybetmiş devlet başkanı Beşar
Esed'in dâveti üzerine Rusya Federasyonu, bu memlekete girdi. Rus
askerî birliklerinin üçüncü bir ülke topraklarına girmesi Moskova
tarafından dünyaya IŞİD'le mücadele olarak takdim edildi. Çünkü
"IŞİD" diye bir terör örgütü birdenbire zuhur etmiş, dehşet verici
videolarla nefret kazanmış durumda. Fakat ne hikmetse Amerika'nın
da dahil olduğu koalisyon güçleri, yıllardır bu örgütle mücadele
ettikleri halde Irak ve Suriye'de toprak kazanmasını
engelleyemiyorlar. Hedef, adı geçen örgüt olunca diğer devletlerden
Moskova'ya bir itiraz gelmedi.
Ne var ki Yeni Rusya yahut Yeni Çarlık askerî birlikleri, daha ilk
günden IŞİD mevzilerini değil, Hür Suriye Ordusu gibi Beşar Esed
zulmüne karşı zor şartlar altında mücadele veren ılımlı muhalif
birlikleri vurmaya başladı. Vatansever muhalifler bombalanıyor ama
IŞİD'in bombalanması şeklinde dünyaya duyuruluyordu. Bu arada
ayrıca çok sayıda kadın ve çocuk da hayatından oldu.
Hadise, Rusya'nın ikinci kötülüğüdür.
Birincisi, BM güvenlik Konseyi daimi üyesi olduğu için ilk günden
itibaren BM'de Beşar Esed'e karşı alınacak her türlü tedbiri veto
edegeldi. Bir anlamda İsrail, Washington için neyse Esed'li Suriye
de Rusya için o.
Bu bölge toprakları, Ruslardan tarih boyunca gerek çarlık döneminde
ve gerekse komünist dönemde çok çekti. Bizde haçlı saldırıları,
Avrupa'dan ibaret bilinir. Halbuki diğer haçlı cephesi kuzeydir.
Osmanlının Ruslarla vuruşmadığı sene sanki yoktur. Bu gerçek
kendini atasözümüzde "ayıdan post, moskoftan dost olmaz!" şeklinde
göstermiştir. Seyrin, SSCB'nin dağılmasıyla bittiğini; yeni dönemde
Türk-Rus dostluğunun başladığını kabul etmiştik. Bu kabulümüzden
bugün de vazgeçmiş değiliz. Şu var ki gidişat iyi değil. Ruslar,
Suriye'de Müslümanları bombalarken Rusya Ortodoks Patriği, "bu
bizim mukaddes harekâtımızdır!" diye açıklama yaptı. G.W. Bush'un
II. Körfez Harekâtını dünyaya "haçlı seferi" olarak ilân etmesine
benzeyen bir söz.
Tarihte iki komşumuz bizimle çok uğraştı. Biri Rusya, diğeri
İran'dır. Ne günkü Osmanlı Orduları, bir seferi hümayuna çıktıysa
mevzubahis devletlerden biri veya her ikisi bizi arkadan vurdular.
Bugün Türkiye 2.5 milyon Suriyeli mülteciyi barındırır, devâsâ
bütçeler harcar, çilekeş Suriye halkının emniyeti için güvenli
bölge ve yeni şehirler kurmak için çâreler ararken Esed'in dâveti
ve Putin'in talimatıyla Moskova, Şam'a pençe atmıştır. Belli ki bu
vak'a öncesinde Rusya ve İran işbirliği yapmışlar. Ruslar havadan
bombalarken, İran kuvvetleri de karadan temizlik hülyasındaymış.
Çarlık-Şia işbirliği yine sahnede. Rus-Fars sömürgeciliği
Akdeniz'de yer tutma ataklarında. Bunun için PKK/PYD ve Esed
kuvvetleri kullanılacak, IŞİD diye sünni kuvvetler
vurulacaktır.
Hadise, tarihin tekrarıdır. Bugün, Esed zaliminin kendi memleketine
yabancı ordu dâvet etmesi gibi 24 Aralık 1979'da da komünist Babrak
Karmal'ın dâvetiyle dünyayı titreten Rus kızıl ordusu, Afganistan'a
girmişti. Mağrur, kibirli hallerle o küçük İslâm memleketine giren
Ruslar, hezimete uğradılar. Afgan mücahidler, işgalcilere, iş
birlikçilerine, Leonid Brejnevlere, Babrak Karmallara, Neciplere...
dünyayı dar ettiler. 9 çetin yıl süren savaşta Sovyetler, yüksek
miktarda ölü verdi, 500'e yakın uçağını kaybetti. Ağır bir
mağlubiyetle Afganistan'ı terk mecburiyetinde kaldı. "Terk edin!"
talimatını Mihail Gorbaçov adlı aklı başında bir Sovyet lideri
vermişti.
Mücahidlerin o şanlı direnişi, SSCB'nin yıkılmasına sebep oldu.
Halbuki bu bir ayıyla bir kırlangıcın mücadelesi gibiydi. Sabır ve
imânla mücadele sonunda mazlûm, zâlime galip gelmişti.
Lider, ne zulmeder ve ne de zalimin yanında yer alır. Vladimir
Putin'i bugüne kadar lider olarak gördük. Yanılmadığımızı isbat
kendine kalmış. Eğer dâvet üzerine gidilen yer, yâr olsaydı;
Afganistan, Ruslara yâr olurdu. Halbuki, o işgal, az evvel
dediğimiz gibi ve bütün dünyaca da bilindiği gibi SSCB'nin sonunu
getirdi. O tecrübeden ders alınmazsa Suriye'deki haksızlık da Rusya
Federasyonu'nun sonunu getirebilir. Vakit varken, sn Putin'in
bölgeyi sarma istidadı taşıyan ateşle oynamaktan vazgeçip, öz
vatandaşlarını katleden dostunu da alarak Moskova’ya dönmesini
tavsiye ederiz.