Konya'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyelerince açılan "kumpas davası"nda, aralarında eski Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan ile iş adamı Nusret Argun'un da bulunduğu sanıkların tamamının beraatine karar verildi. Konya'da 2008'de FETÖ üyelerince asılsız delillerle iş adamı Nusret Argun'un şirketine yönelik operasyonun ardından açılan "okyanus davasında", Yargıtay'ın yerel mahkemenin verdiği kararı bozması üzerine, dava Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün yeniden görüldü. Bazı sanıklar ile müdafi avukatların katıldığı duruşmada, mahkeme heyeti aralarında eski Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan ve iş adamı Nusret Argun'un da bulunduğu 234 kişinin beraatine karar verdi.

BATTAL ÖZER, KARARI DEĞERLENDİRDİ

İşadamı Nusret Argun'un avukatı Battal Özer, yaptığı açıklamada, dava kapsamında yargılanan 234 kişi hakkında, çelişkili beyanlar veren kişilerin ifadeleriyle doldurulan bir soruşturma evrakı hazırlandığını söyledi. Adana'da kapatılan özel yetkili 8. Ağır Ceza Mahkemesince 234 sanık hakkında 200 yıla varan cezalar verildiğini, müvekkiline de 177 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildiğini anımsatan Özer, başvuruları üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesinin tüm sanıklar hakkındaki hükmü kaldırdığını belirtti. Özer, karar gerekçesinin yetersiz olduğu, savunma hakkının kısıtlandığı, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu gibi sebeplerle kararın bozulduğunu vurgulayarak, Adana'da kapatılan özel yetkili 8. Ağır Ceza Mahkemesince 234 sanık hakkında 200 yıla varan cezalar verildiğini, müvekkiline de 177 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildiğini anımsatan Özer, başvuruları üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesinin tüm sanıklar hakkındaki hükmü kaldırdığını belirtti.

DAVAYI ADANA’YA TAŞIDILAR

Açıklamasının devamında davanın başladığı 2008 yılından bu güne kadar olan süreci değerlendiren Battal şöyle konuştu: “2008 yılında Nusret Argun ve şirketinde çalışanlar hakkında Konya Emniyet müdürlüğü tarafından yasa dışı delillerle ve uydurma tanık beyanlarına dayanılarak bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma içeriğinde; hukuka aykırı delillerle doldurulduktan sonra baskıya dayalı alınan ifadelerle, hukuka aykırı dinlemelerle, teknik takiplerle, müvekkillerimle husumetli olan kişilerin çelişkili ifadeleriyle dolduruldu. Yine bunlarla birlikte bu soruşturma belgeleri Adana Cumhuriyet Savcılığına gönderildiğinde, bu dosya kendi alanlarına girmediği için evraklar geri gönderilmişti. Bunun üzerine Adana Özel Mahkemede görülmesi istendi ve dava Adana Özel Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Bu kumpas davası içinde yine Nusret Argun’un yanında çalışan bir kişinin yağma yapıldığı uydurması da soruşturma dosyaları içine girmişti. Aynı anda bu uydurma yağma ifadesinde şiddet yapıldığı da yer alıyordu.”

YARGITAY HUKUKA AYKIRI DELİLLER BULDU

Adana’da özel yetkili 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Okyanus Davası’nda İhaleye fesat karıştırmak, suç örgütü ve birçok suçtan dava açıldığını söyleyen Avukat Özer, 2013 yılında davanın sonuçlandığını ve bu sonuçta birçok sanığın 180 ila 200 yıl arasında ceza aldığını hatırlattı. Davanın uzun bir süreç olduğunu ifade eden Özer, “Bununla hukuki süreç başlatma kararı aldık ve Yargıtay 5 Ceza Dairesi’ne bildirdik. Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi, 2017 yılında yaptığı inceleme sonucunda davada görülen gerekçelerin yetersiz olduğu, savunma hakkının kısıtlandığı, savunma tanıklarının hukuka aykırı dinlenmediği, duruşmaya getirilmeyen ve duruşmada tartışılmayan delillerin esas alındığı, hukuka aykırı olarak dinleme yapıldığı, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğu, aleyhte beyanları bulunan tanık ifadelerinin maddi olaylarla çeliştiği ve son olarak da tüm deliller hukuka uygun olsa dahi; hükmedilen cezaların orantısız olduğu gerekçesiyle bu kararı bozmuştu. Bu karar sonucunda özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerçekleşince, dava Konya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı. Bugün yapılan duruşma sonucunda dava neticelendi ve tüm sanıkların beraatlerine karar verildi. Müvekkillerimle birlikte en baştan beri bu davanın FETÖ terör örgütünün bir kumpası olduğunu ve bunu sadece Nusret Argun’a değil, bu davadaki diğer kamu görevlilerine yapılan bir kumpas olduğunu baştan beri iddia etmiştik. Bunun delilleri 15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha net ortaya çıktı. FETÖ Örgütü sadece kendisini hedef aldığı sivil kişileri değil, bir taraftan da kamu görevlilerini de enterne etmek için bu tür davaları kullanıyordu. Bu davada da yargılanan 234 kişi işinde olan kamu görevlilerinin hiç biri FETÖ soruşturması olmadı. O dönemde rektörler, müdürler, diğer kamu görevlileri de enterne edip, bunların yerine kendilerine biat eden FETÖ mensuplarını getirmek için bu gibi kumpas davalar oldu. Buna en iyi örnek Nusret Argun’a yapılan Okyanus operasyonuydu. Bu davadan diğer kamu görevlileri de mağdur oldular” dedi.

ÇEKİLEN ACILARIN TELAFİSİ OLMAZ

Bu davadan beraat kararı çıkmasını sevindirici, fakat bu sevinci buruk yaşadıklarını dile getiren Avukat Özer, “10 yıla yakın çekilen acıların hiçbir şekilde telafisi olmaz. Bu bizde en azından adaletin hâlen var olduğunu, insanların da adalete hiçbir zaman inançlarının kaybetmemesi gerektiğini gösterdi. Bu açıdan da sevinçliyiz. Bu nedenle adaletli yargıya teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

SÖYLEMLERİMİZİ CİDDİYE ALMADILAR

Türkiye’de FETÖ’nün ilk operasyonlarında olan Okyanus davası başladığı zamanlarda bunun kumpas olduğunu herkese anlatmaya çalıştıklarını söyleyen Özer, “Bu dava başladığında bizim iddialarımızı kimse ciddiye almadı. Biz cezadan kurtulmak için böyle yapıyoruz gibi algılatmaya başladılar. Ama 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan deliller, bizim iddialarımızı doğru olduğunu kanıtladı. Özellikle ByLock konuşmaları deşifre olunca herşeyler de tek tek çözüldü. Biz bir taraftan bu kumpasla uğraşırken bir taraftan da bu terör örgütünü ortaya çıkarma cabalarımız vardı. Bu ne kadar doğru ve isabetli olduğunu ortaya çıkardık. Bu açıdan da kendimizle gurur duyuyoruz, çünkü FETÖ ile ilk mücadeleye başlayan bizlerdik” diye konuştu.

NUSRET ARGUN: ÖRGÜTÜN İLK DENEMESİ BİZİM ÜZERİMİZDEN OLDU

Okyanus Davası’nın bir numaralı sanıklarından olan Nusret Argun, 234 sanıktan hiç birinin FETÖ’ye ilişkisi bulunmadığını söyledi. 234 sanıktan birçoğunun kamu çalışanı olduğunu da hatırlatan Nusret Argun şöyle devam etti: “234 sanıktan bir tanesi bile FETÖ’cü çıkmadı. Demek ki bu örgüt tarafından büyük proje olduğu da ortaya çıkıyor. Örgütün ilk denemesi de bu dava diyebiliriz. Devlete millete göz dikmiş ve bizim üzerimizde de deneme yapmış. Bu dosyada örgütün sivil, yargı, emniyet, müfettişlik ayağını görebiliyoruz. Öyle bir işbirliği yapılmış ki adeta network gibi çalışmışlar. 17 – 25 Aralık’tan önce daha ortada kimsenin FETÖ demediği bir örgütle karşılaştık. Bu davada birçok kamu görevlisi de büyük zorluk çekti ve 10 yıl boyunca bu yükü üzerlerinde taşıdılar. Biz bu örgüte FETÖ dediğimizde bizim önümüze geçtiler ve ‘Siz, insanlara yardım eden hayırlar yapan hizmet hareketine hakaret ediyorsunuz. Siz kendinizi kurtarmak için kendi kafanızdan bir terör örgütü kurmuşsunuz. Nerede bunların silahı, bombası” dediler. Biz aynı zamanda her çıktığımız duruşmada bu örgüt tarafından tehdit ediliyorduk. Bu tehditler 15 Temmuz’a kadar devam etti. Eğer 15 Temmuz olmasaydı Türkiye, bu yapıyı asla temizleyemezdi. Bizim beraat etmemiz, bu örgütler mücadele etmemizi sonlandırdı anlamına gelmez. Bu örgüt gerçekten vatan millet düşmanı bir örgüttür. Türkiye’deki her vatandaş ömrünün yettiği sürece bu örgütle mücadele etmek zorundadır. Bugün bu örgütün, Siyonizmin, Amerika’nın uşakları olduğunu daha iyi anlıyoruz. İnşallah bu örgütün tek ferdinin hesabı sorulana kadar mücadele edeceğiz. 10 yıl süren bir davadan sonra bugün sevinçli olduğumuzu söyleyebiliriz. Tabi ki bu sevinç buruk bir sevinç. 10 yıl içinde herkesin psikolojisi bozuldu, işi bozuldu, dava sanık olan memurlar perişan oldu. Bir daha ülkemizde böyle kumpaslar kurulmaz, böyle örgütlere kimse prim vermez ve daha iyi bir ülke hazırlarız.”

İLKER TURDAN: BAŞTAN SONA KASITLI BİR DAVAYDI

Okyanus Operasyonu kumpasına maruz kalan isimlerden, şirket avukatı İlker Turdan 10 yıllık zorlu bir mücadelenin sonucunu almanın buruk mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Turdan, “10 yıllık mücadelemizin 6 yılı hapiste geçti. Oğlum ben cezaevine girdiğimde ilkokula gidiyordu çıktığımda liseye gelmişti. Bizi öyle bir açmazın içerisine attılar ki kendimizi ifade edemedik. Davanın 2 yılı sadece kimlik tespitiyle geçti. 6 yıl hapis yatmamın tek nedeni de bu şirketin avukatı olmam sebep gösterildi. Bildiğiniz gibi bir Anayasa Mahkemesi kararıyla serbest bırakıldık. Bize ceza veren hakimler 17 Temmuz’da tutuklandılar. Benden daha fazla ceza alanlara tutuksuz yargılama kararı verdiler beni bırakmadılar. Baştan sona kumpas dolu kasten görülmüş bir davaydı. o zamanlar hani örgüt diyorsunuz, örgüt nerede diyenlerin haksızlığını 15 Temmuz ortaya çıkardı. Gelinen noktada buruk şekilde mutluluk yaşıyoruz” diye konuştu.

DAVANIN GEÇMİŞİ

İş adamı Nusret Argun, 2014'te Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına verdiği dilekçede, 2008'de sahte deliller üretilerek şirketlerine ve Konya bürokrasisinde çalışan birçok kişiye "Final" adı verilen operasyon yapıldığını ileri sürmüştü.

Operasyonu yapan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele personelinin paralel yapıya mensup kişilerden olduğunu savunan Argun, bu yapıya mensup kişilerin, başta öğrenci yurdu olmak üzere taleplerini yerine getirmemesi üzerine FETÖ/PDY'nin emniyet ve yargı ayağıyla koordineli şekilde kendisine kumpas kurduğunu iddia etmişti.

İddialar doğrultusunda Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, KOM Şube Müdürlüğü tarafından planlı çalışma dosyası açılarak çalışmalara başlanmıştı. Soruşturma çerçevesinde iddialara yönelik birtakım deliller elde edilince rütbeli polislerin de bulunduğu bazı kişiler tutuklanmıştı.

Soruşturma kapsamında 19 ilde düzenlenen operasyonların gözaltı gerekçesinde sanıkların, Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 2008'deki operasyonunda, Konya merkezli Okyanus Şirketler Grubu Başkanı Nusret Argun ve 234 kişiye asılsız delillerle işlem uyguladıkları iddiası yer almıştı.