Türk Medeni Kanunun 175. Maddesinde; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha fazla olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” denilmiştir.

Boşanma davalarıyla ilgili olarak en çok merak edilen ve bilgi alınmak istenen konulardan biri nafaka. Nafaka çeşitleri, nafakanın nasıl belirlendiği, nasıl ödeneceği, ödenmemesi halinde hangi sonuçlarla karşılaşılacağı boşanma sürecindeki eşlerin aklındaki pek çok sorudan birkaçı.

Türk Medeni Kanun'unda 4 çeşit nafaka bulunmaktadır. Bunlar: Tedbir Nafakası, İştirak Nafakası, Yoksulluk Nafakası ve Yardım Nafakasıdır.

Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açıldığında, hakim, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemleri kendiliğinden almalıdır. Eşlerin geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemler bu niteliktedir. İşte tedbir nafakası dediğimiz nafaka ile amaçlanan da budur.

Tedbir nafakası eş ve çocuklar için ayrı ayrı belirlenir. Hakim, eğer bu nafaka olmasaydı, boşanma davası sırasında geçimini sağlayamayacak eş lehine tedbir nafakasına hükmeder. Yine çocuk kendisine bırakılmamış olan eş, çocuğun bakımına katılmak için, diğer eşe dava boyunca tedbir nafakası ödemelidir.

Burada dikkat edilmesi gereken, tedbir nafakasına hükmedilirken hakim tarafından kusur araştırılmasına gidilmemesidir. Yani tedbir nafakası için sizin veya eşinizin kusurlu olup olmaması önemli değildir, önemli olan dava sonuçlanıncaya kadar diğer eşin ekonomik olarak zor duruma düşmesinin önüne geçilmesidir. Dolayısıyla, lehinize bir tedbir nafakasına hükmedilmesi davayı kazanacağınız anlamına gelmediği gibi, aleyhinize bir tedbir nafakasına hükmedilmesi de davada haksız bulunduğunuz, davayı kaybedeceğiniz anlamına gelmez.

İştirak nafakası ise davanın neticelenmesini müteakip çocukların velayetini üstlenen eşe diğer eşin ödediği nafakadır. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine mali gücü oranında katılmak zorundadır. Bununla birlikte maddi durumu yetersiz olup kendi geçimini sağlamaktan yoksun olan eşten ise iştirak nafakası alınamayacağı gözden kaçırılmamalıdır. İştirak nafakası, çocuk ergin oluncaya kadar devam eder ve reşit olmasıyla birlikte kendiliğinden ortadan kalkar. Çocuk ergin olduktan sonra ise şartların varlığı halinde anne-babadan, ayrı bir nafaka türü olan yardım nafakası talep edebilir. İştirak nafakası için eşlerin kusur durumuna bakılmaz ve talep olmasa da hakim tarafından çocuğun üstün menfaati gereği resen hükmedilir.

Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu maddede koşulları belirlenen nafaka, yoksulluk nafakasıdır.Yoksulluk nafakasında da, tedbir nafakasında olduğu gibi diğer eşin geçiminin sağlanması, yoksulluğa düşmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Ama burada önemli bir fark vardır ki bu, diğer eşin daha çok kusurlu olmaması gerektiğidir. Yani eğer boşanmaya yol açan sebeplerde eşiniz sizden daha fazla kusurlu bulunursa, yoksulluk nafakası ödeme yükümlülüğünüz olmayacaktır.

Her ne kadar kanunlarımızda nafaka alacaklısının ya da borçlusunun cinsiyeti belirtilmemişse de gerek hayatın olağan akışı içerisinde gerekse bizim kültürümüzde genel olarak nafaka alacaklısının kadın, ödeme yükümlüsünün ise erkek olduğu açıktır.

Türk Medeni Kanunun 175. Maddesinde; 'Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha fazla olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.' denilmiştir.

Maddede açıkça görüldüğü üzere nafakanın 'süresiz' olarak talep edilebilmesi düzenlenmiş; mahkemelerin süresiz olarak hükmetmesi gerektiğine ilişkin amir bir hükme yer verilmemiştir. Buradan hareketle, mahkemelerin tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre bir süre tayin etmesi ya da nafakanın tek seferde toplu olarak ödenmesine hükmetmesi pekala mümkündür. Ancak uygulamada maalesef süresiz nafaka talebi aynen kabul edilmekte, hakimler takdir yetkisi kullanmamaktadır.

Uygulamadaki ağırlığıyla irat biçimdeki süresiz nafaka, nafaka alacaklısını çalışmamaya ya da sigortasız çalışmaya ittiği gibi nafaka alacağından mahrum kalmak istemeyen kimi boşanmış eşlerin yeni bir evlilik yapmaktan kaçınmalarına ve bu yüzden ilişkilerini evlilik birliği dışında ve gizli tutmalarına neden olabilmektedir.

Nafaka mevzuunda yetkili üst mahkeme olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, TMK 175. maddede düzenlenen 'süresiz talep edebilme' imkanını hükümde de süresizlik olarak yorumladığı görülmektedir. Yargıtay 2. Hukuk Daire Başkanının açıklamalarından anlaşıldığı üzere, halihazırda Yargıtay bu görüşünü değiştirmek istememektedir.

Bu arada çözüm için devreye meclisin girmesi gerekmekte , Türk Medeni Kanunun nafaka ile ilgili hükümlerinin yeniden düzenlenerek nafakanın ödenmesinde süre bakımından sınır getirilmesi gerekmektedir.