Kürt vatandaşlarımız, yakın tarihte maruz kaldıkları en çekilmez şartlarda bile sabrederek bir maceraya yönelmediler.

Kürt vatandaşlarımız, yakın tarihte maruz kaldıkları en çekilmez şartlarda bile sabrederek bir maceraya yönelmediler. "Özyönetim" ve devamında gelen sözler, içi boş, hayal ürünü kurgulardır.

Kürtler, bugün -hak ettikleri gibi- bu ülkenin birinci sınıf vatandaşlarıdır. Halbuki Kürtçü ideolojidekiler, sözde yakın tarih hesaplaşmaları üzerinden Kürtleri, nihâi maksadı ayrı devlet olmak olan bir maceraya sürükleme gayretkeşliği içindeler. Marjinal, çok küçük bir bölge yüzdesi hariç, bu iddia karşılıksızdır. Nasıl görülmez ki son 15 senedir doğu-batı farkı aradan kalkmıştır.

Artık doğu ve güneydoğu, sürgün yeri ve mahrumiyet bölgeleri değil. Diğer 5 bölgede eğitim, ulaşım, bilişim, bayındırlık, sağlık olarak ne imkân varsa bu iki bölgemizde de mevcut. Terör bitip silahlar terk edilirse özel teşebbüs ve turizm de tekrar dönecektir. Barış Süreci'yle gelen yatırımcı ve turist, o kurguların yol açtığı kargaşa ve hendek terörüyle ürküp geri gitti. Yerli halk kaçarken üçüncü kişiye ne denebilir?

Doğu ve güneydoğu ahalisi, aklı selim sahibi, irfan terbiyesinden nasipli insanlardır. İran'daki Kürtlerin durumunu biliyorlar. Suriye'de Baas rejiminin şurada bir kaç ay öncesine kadar Kürtleri insan saymayıp hüviyet cüzdanı bile vermediğinin de farkındalar. Bizde ise üst bürokratik kesim bir tarafa büyükşehirlerdeki önemli bir zengin sınıf Kürt ailelerdir. Bu bölge insanının asıl farkında olduklarıysa örgütün, Kürtler üzerinden emperyalist devletlere taşeronluk yapma keyfiyeti. Bu ülkenin Kürd'ü de Türk'ü de diğer unsurları da aynı aidiyet kök değerlerine bağlıdır. Kürt her şeyden vazgeçer fakat İslamiyetten asla! Bu mâneviyat yapısındaki insanların batının seküler gördüğü ateist, Marksçılarla bir ve beraber olması eşyanın tabiatına aykırıdır.

Devlet, bugün bazı güneydoğu illerimizde Kürtçülerin rehine aldığı vatandaşlarımızı kurtarmakta. Bu terör mağduru Kürtlerimizin sadakati en üst seviyede ödüllendirilmelidir. Neyin ne olduğunu Diyarbakır'da çarşaf içinde yakalanan İngiliz intibalı İtalyan kadın ajan, gayet net şekilde izah ediyor. Cami yakanları, Kürt saymak, Kürtlere hakarettir.

Özerklik, masum bir talep gibi alıştıra alıştıra sunulmak istenmekte. Bir kere bugün bölgede böyle bir talebi haklı çıkartacak hiç bir sosyal ve kültürel noksanlık yoktur. Bu isteği öne sürenler, bir kurnazlık içindeler. Gayet iyi biliyorlar ki Yunanistan gibi Bulgaristan gibi Osmanlı Türkiye'sinden kopanlar, yola muhtar idare yani özerklikle çıkmışlardı.