Yeni tezgahlar mı kuruluyor?

Okyanus ötesinden Türkiye’ye yönelik bir tezgah hazırlandığı zaman ilk olarak Michael Rubin adlı zattan öğreniyoruz.

Kendileri 15 Temmuz darbesini önceden bilmekle tanınıyor.

Bu kehanet, onun ne kadar önsezileri güçlü bir siyasi analist olduğu yolunda PR yapmasını, parlamasını sağladıysa da, onun darbeyi tezgahlayanlarla münasebeti konusunda da kuşkulara sebep olabilir.

Ancak hakkını verelim ki dikkat çekmeyi başarıyor.

Zira yabana atılır bir şahsiyet değildir.

Eski bir Pentagon görevlisidir.

Uzmanlık alanı ağırlıklı olarak Ortadoğu, Türkiye ve İran’dır.

Birinci Körfez savaşı sırasında Pentagon adına Kuzey Irak’ta görev yapmıştır. Bu sırada PKK ile bağlantı içinde olduğu bilinmektedir.

Devrim sonrasında İran’da ve Yemen’de bulunmuştur.

Afganistan mevzuuna da el atmışlığı, 11 Eylülden önce Taliban’la vakit geçirmişliği vardır.

Neo-con diye tabir edilen Amerikan yeni muhafazakarlarının önde gelenlerinden olan bu zatın, kritik dönemlerde projektörlerini Türkiye üzerine yöneltmesi dikkat çekicidir.

Türkiye’de önemli kaynakları vardır.

Özellikle askeri cenahta.

Hala devam edip etmediğini bilmeyiz ama, kendisinin ifadesine göre AK Parti içinde de dostları vardır.

Ancak yakın dönemde Türkiye’de kendisine oldukça itibar edildiğini hatırlıyoruz.

Dönemin Genelkurmay Başkanlarının yakın ilgisine mazhar olmuşluğunu biliyoruz.

Askerlerle sıkı fıkıyken FETÖ’ye ve AK Parti’ye yönelik eleştirileri vardı, sıkı bir Kemalist gibi davranıyordu.

Şimdilerde ise FETÖ’cülerle haşır-neşir.

Eski tutumunun “takiye” olup olmadığını bilmiyoruz tabi…

Bu zat, yaklaşık bir yıl önce 2016 Mart’ının sonlarında kaleme aldığı bir yazıda “Türk ordusunun yakında, Sisi’nin Mısır’da yaptığının bir benzerini yapabileceğini” bildirerek 15 Temmuz’un haberini vermişti.

Gerçi o darbenin başarılı olacağını iddia etmiş, milletin 15 Temmuz’da darbe girişimini tersine çevireceğini tahmin edememiştir ama o yine de Türkiye’de darbeyi önceden tahmin eden yazar olarak bilinir.

Daha önce de birkaç kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast yapılabileceği yolunda tahminleri de vardır bulunmuştur ama tutmamıştır.

Tabii bunların tahminden ibaret mi bulunduğu yoksa tezgah mı, senaryo mu, plan mı, tahrik mi, teşvik mi, azmettirme mi olduğu ayrıca tartışılır.

İşte bu zat yeni bir kehanette daha bulunmuş, Türkiye’nin bir uçurum kenarına geldiğini iddia ediyor ve bu uçurumda bölünmüş olarak çıkabileceğini söylüyor.

“Beyaz Saray’ın ve Pentagon’un düşünmesi gereken, Türkiye'yle nasıl iyi dost oluruz değil, Türkiye'nin çöküşünü nasıl yöneteceğiz olmalıdır” diyerek Amerikan yönetimine akıl verme küstahlığında bulunuyor.

Siz bu öngörüyü, Amerikan tezgahçıları, Türkiye’yi parçalamak için yeni bir senaryo hazırlıyor diye de okuyabilirsiniz.

Yazının devamındaki ifade ise kan dondurur cinsten.

Darbe girişimi sonrasında FETÖ operasyonları sonrasında ailelerin sefil duruma düşmesi sebebiyle intikam planlarının devreye girebileceğini öne süren yazar, “Türkiye kargaşa içine girme konusunda bir kurşun mesafesinde olabilir” diyor.

Bir başka yazısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk ordusunu kırıp yok ettiğini, öldürüldüğünü iddia eden Rubin, aklınca askerin arasına nifak sokarak yeni bir darbenin fitilini ateşlemeye çalışıyor.

Bu yazılar, Rubin’in önceki yazıları ve sosyal medyadan attığı tehdit mesajları ile birlikte değerlendirildiğinde, “okyanus ötesinden Türkiye’ye yönelik yeni tezgahlar mı kuruluyor” diye sormaktan kendini alamıyor insan.

Muhtemeldir, ama evdeki hesaplar artık çarşıya uymuyor.

Türkiye ve Türkler üzerine yıllarca çalışmasına, Türkiye’ye özellikle 2005-2015 yılları arısında sıklıkla gidip gelmesine rağmen Rubin’in Türk halkını yeterince tanıyamadığı anlaşılıyor.

Öyle ya, onun yazılarına bakarsak Türkiye şimdiye en az on kez batmıştı.

Kaç defa uçurum kenarına sürüklendiği, kaç defa Erdoğan’ın gideceği söylendiyse her defasında senaryolar ters tepti; Erdoğan girdiği seçimlerden güçlenerek, Türkiye krizlerden büyüyerek çıktı.

Tavsiyemiz, Rubin’in Türkiye aleyhine senaryolarla uğraşmak yerine biraz da “darbeye darbe vuran” Türk milletini anlamaya çalışmak için çaba sarf etmesi.