Türkiye rahat nefes aldı

Türkiye’de seçim süreci çok gergin geçiyor. Liderler birbirlerine öylesine yükleniyorlar ki, sanki hayatlarının son seçimine giriyorlar ve kaybedenin siyasi hayatı bitecekmiş gibi davranıyorlar.

Oysa bir seçim daha sonuçlandı ve lider kadrolar yine yerlerinde olacak ve çoğu yine Meclis’te çalışmasına devam edecek.

Genel başkanların o gergin hallerinin seçmene yansıması yüzünden ülke iki aydan beri diken üstündeydi. Türkiye; gruplaşmalar, sataşmalar ve maalesef saldırıların gerçekleştiği bir dönemi yaşamak durumunda kaldı. Can kayıplarıyla üzüntülerin doruğa ulaştığı bir seçim dönemi nihayet 24 Haziran tarihinde tamamlanmış oldu. Şimdi sıra kutuplaşmaların dağıtılmasında...

CHP’nin adayı Muharrem İnce bu konuda ilk adımı attı. Seçim sonuçlarını değerlendirdiği basın toplantısında “Sayın Erdoğan, lütfen artık bugünden sonra AK Parti Genel Başkanı gibi davranmayınız, 81 milyonun Cumhurbaşkanı olunuz, herkesi kucaklayın. Benim sloganımı kullanmanızı tavsiye ederim. Artık hepimizin cumhurbaşkanı olun. Bu gerginliğe son verin, kucaklayın milleti, herkesi kucaklayın. Ben seçilseydim öyle yapacaktım. AK Parti Genel Merkezi'ne gelip sizin çayınızı içecektim. AK Parti'lileri kucaklayacaktım, herkesi kucaklayacaktım. Sayın Erdoğan'dan bunu bekliyorum." dedi. Muharrem Bey’i diğer liderlerin de izlemesini bekliyoruz…

Aslında 24 Haziran’da Vatan Partisi’nin dışındaki bütün partiler kazanmış oldu! Şüphesiz AK Parti 295 milletvekili ile en çok kazanan parti ama diğerlerine baktığımızda, mesela CHP, kalıplaşmış ve neredeyse yarım asra yaklaşan bir dönemdir yüzde 25’lerde seyreden oy oranını Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 30’lara getirdi! MHP iktidarda kaldı, HDP 67, İYİ Parti sıfırdan katıldığı seçimde 43, Saadet Partisi de 3 milletvekilliği kazandı!

Madalyonun tersinden baktığımızda ise MHP’nin dışındaki partilerde burukluk hâkim. Zira hem AK Parti hem de CHP’nin parti olarak aldıkları oylarda ciddi düşüşler var. İYİ Parti’de hedef yüzde 20’lerde oy almaktı ancak bu hedefin yarısı gerçekleşebildi ve Meral Akşener, “başkanlık” beklentisinde hayal kırıklığına uğradı. SP, CHP kontenjanından seçtirmeyi düşündüğü 6 vekil koltuğundan sadece 3’ünü alabildi. HDP, hem oy hem de vekil sayısında geçmiş dönemden daha az sayıyı elde etti.

CHP’DE KAZAN KAYNAYABİLİR

Diğer partilerin yönetimi; kaybedilen oy oranını, vekil sayısının yetersizliğini ya da beklentilerin arzu edildiği gibi çıkmamasını “bardağın dolu tarafını” göstererek bir şekilde tatlıya bağlatabilir fakat CHP için böyle bir durum söz konusu olabilir mi, biraz zor gibi. Kazanın kaynayacağının ilk göstergesi, sonuçların netleştiği anlardan itibaren otaya çıktı. Bazı partililer, sabahı beklemeden CHP yönetiminin istifasını istediler. Kılıçdaroğlu bırakır mı, o da zor görünüyor ama bir gerçeği de hatırlatmak lazım. CHP’nin başına kim gelirse gelsin sonuç aşağı yukarı aynı çıkar. Çünkü Türkiye’nin profili CHP’ye uygun değil. Kılıçdaroğlu muhafazakar kesimi CHP’ye çekmek için çok uğraştı, uğraşıyor ve kısmen de başarılı oldu ancak muhafazakar kesim hala CHP’ye inanmakta güçlük çekiyor. Zira CHP bu konu da sabıkalı dolayısıyla Kemal Bey’e çok yüklenmenin bir anlamı yok…

AK PARTİ’NİN DE ÖZ ELEŞTİRİ YAPMASI LAZIM

Bu arada, 7 puanlık oy kaybına uğrayan AK Parti’nin de özeleştiri yapması lazım. Vatandaş reise “devam” dedi ama 2 milyondan fazla seçmen partiden desteğini çekti. Vatandaşın Erdoğan’a verdiği mesaj şöyle yorumlanabilir: Biz sana inanıyor ve seni seviyoruz. Ancak her şey karşılıklı olur, tamam devlet için İslam Alemi için çalışıyor, didiniyorsun fakat bizim de sıkıntılarımız var, artık bize daha fazla zaman ayır; FETÖ yüzünden mağdur olanların sorununa hızlı müdahale edilsin ve mağduriyetlerin daha fazla sürmesinin önüne geçilsin… Ekonomik tedbirler arttırılsın, ticarete hareketlilik gelsin, tarım geliştirilsin… Kemeri sadece vatandaş değil devlet de sıksın, israf azaltılsın, kamu araçlarına sınırlama getirilsin… Milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticileri vatandaşa üstten bakmasın, vs, vs…