Arakan’da Müslümanlar azınlıkta ve feci bir hayat yaşıyorlar. Tek suçları Müslüman olmak... Myanmar'da mâruz kaldıkları zulüm ve asimilasyondan kaçarak Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların geleceği hálâ belirsiz.

Arakan'da Müslümanlar azınlıkta ve feci bir hayat yaşıyorlar. Tek suçları Müslüman olmak... Myanmar'da maruz kaldıkları zulüm ve asimilasyondan kaçarak Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların geleceği hála belirsiz.

Yazı konumuz belki bu değil, lakin bu meseleyle oldukça alakalı...

İki başörtülü kızımıza İstanbul/Karaköy'de bir sapık la'net karı tarafından yapılan çirkin saldırı, benzerleriyle tekrarlandı... Müslüman çoğunluk (!) bu rezaletlere yeterli tepkiyi gösteremedi!..

Üç ilkokulda aynı gün içinde masum çocuklarımız Atatürk'e secde ettirildi. Bu rezalete de yeterli tepkiyi veremedik çoğunluk (!) olarak...

Otobüste yine la'net karının biri çirkin müstehcen bir vaziyette oturuyor, karşısındaki adam oturuşundan rahatsız olduğunu söylüyor nazikçe…

Cadaloz şirretleşiyor ve adama saydırmaya başlıyor. Öyle ki otobüsün şoförü de tartışmaya dahil olup susmasını, haksız olduğunu ve otobüsün tartışma yeri olmadığını söylüyor...

Karı büyük bir cüretle ona da saydırıp parmağını tehditkar bir şekilde sallayarak 'görürsünüz, hepinizi şikayet edeceğim' diyerek otobüsten iniyor. Sosyal medyada birkaç cılız tepki hepsi o kadar…

Âile Bakanlığı'ndan zaten ümidimizi kestik de televizyonda yaptığı dinî programında başörtülü kızlarımıza yapılan saldırının çirkin olduğunu söyleyen Diyarbakırlı hemşerimiz Nihat Hatipoğlu beyefendi bunu söyledikten sonra 'biz aynı şekilde açık bir bayana da kapalıların, dindarların saldırmasını hoş görmeyiz' diyor.

Doğru da söylüyor lakin.. Lakin, dindarlar onlar gibi yumruklu sadırılar gerçekleştirmiyor ki... Üstelik yukarıda misal verdiğim türden hadiselerde yaptıkları nazik uyarılarda bile saldırıya uğruyorlar...

Nasreddin hoca merhumun fıkrası malûm. 'Köyün taşlarını bağlamış, köpeklerini salmışlar' anlayacağınız...

Türkiye'de Müslümanlar çoğunluk olmaktan çıkıp Çin zulmü altındaki zavallı Arakan'daki gibi azınlık durumuna gelmişler de haberleri yok!..

Bu yeni mi? Hayır. Lakin ne olduysa hep azar azar oldu, biz uyuyup yapılanları fark edemedikçe doz arttırıldı ve nihayet merhum şairin dediği 'öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' durumuna geldik.

Artık Müslümanlar dominant (hakim, baskın) güç değiller. Nüfus olarak fazlalar, nüfuz (ağırlık, kuvvet, sözü geçen, tesir gücü) olarak azınlıklardan bile gerideler.

Yàni kemiyette fazlayız, keyfiyette az, hem de pek az...

O halde samimi olalım ve 'Türkiye Arakanlaşıyor mu?' sualini bu ahval ve şerait çerçevesinde cevaplayalım.

Çare, çözüm:

1) Temel Doktrin: Türkiye Müslümanları her zamankinden daha fazla birlik ve berabelik içinde hareket etmek mecburiyetindedir. Gayretlerimiz bu hatt-ı hareket tarzı, bu düstur üzere yürütülmelidir...

2) Bu nedenle de tüm tarikat ve cemaatlerin iştirakiyle, bir 'Tek Ses İslamî tevhid mücadelesi' kongresi düzenlenmeli ve kongreden çıkacak kararlara uyulacağına dair Kur'an üzerine yemin edilmelidir...

3) Müslümanlar, ilmiyle àmil olmayan alimlerden, özü sözü bir olmayan fasıklardan, gayesi daha Müslüman Türkiye, daha çok Müslüman değil, daha fazla mürit ve para olan sûrî şeyhlerden, paralarını dini kullanarak çalmak isteyen münafıklardan uzak duracak, bunlara karşı ágah olacaklar.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Selam ve dua ile... 23.11.2019