TÖRE TİTRİYOR

İktidar hırsını yenemeyenler yüzünden milletlerin çileleri yazılı destanlarda da tarihî olaylarda da. İnsandaki bu değişmezi anlatan çok tiyatro oyunu da sahnelendi. Yazanlarını da yönetenlerini de oynayanlarını da kutluyorum. Bugünlerimizin tiyatrosu da dilerim geleceğe ders olarak yazılır. Ancak bugün dünlerden ders alınmıyor hiç.

Son günlerde olan bitenler, çok üzücü. Rahmetli Başbuğun kemiklerini de sızlatan ülkücü bölünmeleri çatışmaya dönüştü, heyhat! Görüş farklılığı, halklara özgürlük sloganıyla milleti bölük pörçük etmek isteyenlerin karşısına çelikten iradeleriyle ölümüne dikilen ülkücüleri birbirine düşürdü. Lider tek diye başka bir liderin evinin önüne protesto için gidenlere “Gelin, vurun lan!” diye bile bağrılabildi büyük milletin gözleri önünde.

Evden inilip önlerine gidilse, “Buyurun ülküdaşlarım, çilemiz bir kardeşlerim! Daha doğru olduğuna inandığım politik görüşümü ocağımızda kabul ettiremedim de ayrı bir umut dergahı açtım, yolum yanlışsa milletim verir dersimi, bu taşkınlık ülkücü kimliğine yakışmıyor.” denilse ne olurdu acaba?

Devlet Bahçeli ve tarihçi(!) yardımcısının ekranlarda hiç de ülkücü vakurluğuna yakışmaz tehdit, aşağılama ve hakaretleri hangi destanımızdan ilham alıyor? Dün Asena dediğiniz, bugün yanlış politikayla 80’den 40’a düşüp zaafiyet gösterdiniz diye ülkücü liderliğine soyunduysa ikna yolu bu mu Allah aşkına, millet aşkına? Nerede sizin dava büyüğü aksakallarınız? Bakın Göktürk Destanı ne diyor?

Bilge Kağan’ı tahttaki amcası Kapgan Kağan becerikli görüp devlet için özel yetiştirmişti. Amcanın Bayırkulu Seferinden dönüşte öldürülmesi üzerine oğlu İnel seçildi. Ancak kısa süre sonra İnel Kağan yetersiz bulunup kut elinden alındı. Cengaver Kül Tigin’in planıyla tahta geçen Bilge Kağan, kardeşi ile Veziri Tonyukuk’u hiç ayırmadı yanından, hep el ele yönettiler devleti, üçlü olarak. Kağan olduğunda kendi deyimiyle dağılmış olan millet, yaya ve çıplak olarak öle yite döndü yanına. Başlılara baş eğidirdi, dizlilere diz çöktürdü. Örnek aldığı kağan ataları gibi bilgece yönetti devleti. Vezirleri de hem bilge hem de alp idi. Diyor ki Bilge Kağan, Atalarım Türk yurdunu öyle sıkı tuttular öyle bilgelikle, güzel törelerle yönettiler ki millet mutlu oldu. Çinliler, Tibetliler, Moğollar bile onların çağında yaşadıkları mutlu hayatı unutmadılar. Sonradan bilgisiz ve kötü hakanlar ulu Türk tahtına oturdular. Onların kötü idaresi ve Çinlilerin hileleri yüzünden millet kaybetti. Dikkat ey siyaset ehli dikkat! Kötü yönetim ve hile. İşte esas mesele. İktidar hırsı niye? Hakkı haklıya, gücü güçlüye teslim, töre! 2002 öncesi tarihini ilgilendirin töre ile. Kim dönmek ister bir daha o günlere?

Erdoğan-Gül-Arınç üçlüsü, demokrat ağır top olarak uyum içinde Adalet ve Kalkınma hareketi başlattı. Sanki ilk yazılı edebî metinlerimizin kahramanları Bilge Kağan-Kül Tigin-Tonyukuk olmuşlardı.

Devlet Bahçeli onlara yıkıcı muhalefet ediyordu geçmişte kavgalı olduğu zihniyetle el ele. Üçlü, istişare ekipleri ve halkın desteğiyle yürürken sanki olumlu hiçbir işleri yokmuş gibi bağırıp çağırıyordu. Bazı çarpıcı uyarılar yapılıyordu ya gözardıydı hep. Örneğin Türk sanayisinin lideri durumundaki ailenin büyüğü Rahmi Koç’un inşaat değil üretim uyarısı, yoğun gündem yaratmadı hiç. İktidar hep bayındırlık hizmeteleri ve sosyal yardımlarla yürüdü de destanlarımızda yazılı hileleri hesaba katmadı. Huylu huyundan vazgeçmez atasözüne rağmen sonuçsuz çözüm süreciyle oyalanıldı.

Emperyalist bir ülkedeki malikanesinden sürekli devlet içre makam, millet içre mekan edinenlere “Gel artık gel, bitsin bu hasret!” diyecek kadar aldatılmışlardı. Sonra af dilendi milletten. Aldatıldığımı fark edince yalnız kaldım derdini de dinledik. Çok yönlü saldırılar sıkıştırdıkça görüşler farklılaşıyordu. Ancak 15 Temmuz olunca şafakladı herkes. Bahçeli açtı bahçesini ama üçlü ve istişare ekibi de dağıldı.

Emperyalist güç karşısında ne durumdayız şimdi? Düşünmeli ve yapıcı uyarılarla toparlanmalı yeniden. 2002 öncesine yol açılacak yoksa. Toparlanın hanımlar, beyler, yiğitler, bilge geçinenler… Töre titriyor. Siz de millet için titreyin ve bilgi çağında bilgiyle aklın yolu bir deyin de artık BİRLEŞİN!