SİRK TARİHİ ÇOK ESKİ AMA ARTIK SON BULMALI

Sirk kelime manasına baktığımızda şöyle bir açıklama çıkıyor. Eğitilmiş hayvanların, cambazların ve palyaçoların akrobasi hareketleri ve gösteri yaptıkları, daire biçiminde , kapalı yer. Romalılarda, bazı oyunlara ve halka açık gösteriler ile kutlamalara ayrılmış yer; 18. yy’dan sonra beceri, güç, palyaço numaraları, binicilik ve hayvan terbiyeciliğinden oluşan gösterilerin yapıldığı, genellikle kapalı, daire biçiminde yerdir.Modern anlamda sirkin ortaya çıkışı 18. Yüzyıl sonları olarak bilinir.

Eski Roma’da on ikiden fazla sirk vardı. Sirklerin en eskisi olan Circus Maximus ya da Büyük Sirk’in varlığı krallık dönemine kadar uzanır. Dört kulenin kestiği üç katlı büyük bir revak (sütunlu giriş) Sezar’ın yaptırdığı onarım sonucu 350 000’den fazla seyirci alabilen basamakların ana dayanağı durumundaydı. Bu basamaklarda iki özel loca ayrılmıştı: Biri imparator, öbürü de büyük bir olasılıkla bu oyunların parasal yükümlülüğünü karşılayan önemli kişi içindi. Etrafı çevrili alan içinde 634 m uzunluğunda bir arena vardı: Dikilitaşlar, heykeller ve bir revakla süslü alçak bir duvar (spina), arenayı uzunluğuna ikiye bölüyordu, böylelikle arabaların yarışabileceği uzunlamasına bir pist belirlenmiş oluyordu. Sirk alanının yuvarlak uç bölümünden birinde ahırlar ve araba yerleri vardı. Öbür uç bölümse kazananların çıkışma ayrılmış zafer takıyla süslenmişti. Büyük Sirk’ten geriye günümüzde yalnızca harabeler kalmıştır.

ilk modern sirki 1770’te Londra’da İngiliz Philip Astley (1742-1814) kurdu..Başlangıçta, üstü açık dairesel, geniş bir alanda kurulan bu sirk, daha sonra 1779’da tahtadan yerleşik amfiteatrda çalışmaya başladı. Kendisi de at cambazı olan Astley, gösterisini ip dansçıları, akrobat ya da palyaço numaralarıyla kesilen binicilik gösterileri üstünde yoğunlaştırıyordu. Astley 1794’ten başlayarak sahne ve pisti birleştirdi, böylece at cambazları ve akrobatların gösterilerini birlikte yapmaları sağlandı. Astley sirkini taklit eden ilk Avrupa sirklerinin başarısı, fuarların cambaz tiyatrolarına özgü fantezilerle bando ve geçit törenlerini iyi biçimde bir araya getirmesinden kaynaklandı.

1870 lerde sirklerin gelişimini tamamlayıp, ilk defa evcil ve vahşi hayvanlara çeşitli numaralar öğreterek bunu seyircilere gösterme uygulamasına başlandı .Bu uygulama günümüze kadar gelmiştir.

Doğal hayatlarından koparılarak insanların eğlencesi uğruna “eğitilen” aslan, ayı, fil, zürafa ve deniz aslanı gibi yabani hayvanlar, özellikle taşıma sırasında büyük zorluklar çekiyor, küçük kafeslerde yaşamaya zorlanıyor ve doğalarına aykırı hareketler sergilemek üzere sahneye fırlatılıyor.

Hayvanların sirklerde kullanımını yasaklayan ilk ülkeyse Bolivya oldu .Yunanistan, Kosta Rika, Avusturya, Singapur, Finlandiya, Hindistan, Portekiz,Malta , Hırvatistan, İsrail, İsveç, Macaristan, İrlanda’nın Fingal İl Meclisi sirklerde vahşi hayvan kullanımını yasaklayan ülkeler. Bu ülkelere son olarak İngiltere de eklendi. Dünyanın çeşitli yerlerinde birçok kampanya başlatılsa da Türkiye’de hayvanların sirklerde kullanılmasını engelleyen bir yasa henüz mevcut değil.Umarı ilgili bakanlık bir kararnameyle sirklerde hayvan oynatılmasını kesinlikle yasaklar.

Türkiye’de hayvanlı sirklerin ve yunus parklarının yasaklanması, Meclis düzeyinde ilk kez 2014 yılında gündeme geldi. Hayvanları Koruma Kanunu’nun değişikliğini öngören yasa tasarısı, Tbmm Çevre Komisyonu’na havale edildiğinde, hükûmet “hayvan hakları devrimi” yapacağını duyurmuştu. Hükûmetin bu devrimine hayvanlı sirkler ve yunus parklarının kapatılması konusu da dâhildi. Çevre Komisyonu, yasa tasarısı konusundaki raporunu tamamlayarak yasa tasarısını Tbmm Genel Kurulu’na gönderdi ancak Türkiye’de o beklenen “hayvan hakları devrimi” bir türlü gelmek bilmedi.

Beni sosyal medyadan takip edenler bilirler.Tarihi filmler yayınlayıp insanları zaman makinası gibi çok gerilere götürürüm.Geçende 1903 yılında Amerika da yaşanmış bir hayvan cinayetinden bahsetmiştim.Sürekli işkence ve kötü muamele altında yarı aç, yarı tok yaşayan Topsy adlı Asya fili çalıştığı sirkte 3 bakıcısını öldürür.Filin sirkteki işine son verilip, tıpkı bir insan gibi Coney adasındaki mahkemeye gönderilir.Fil yargılanır ölüm cezası kesilir.Civarda yaşayan hayvanseverlerin çabası fili kurtarmaya maalesef yetmez.Fakat 3 tonluk koca hayvanı nasıl öldürülüceği konusu gündeme gelir.Dönemin mucitlerinden Thomas Edison file ac ( alternatif akım ) vererek öldürmeyi teklif eder.Aslında Edison bu infazla kendi icadı olan Ac akımın reklamını tüm dünyaya bedava yapmanın peşindedir.Teklif kabul edilir .İdam düzeneği hazırlanır.4 ocak 1903 tarihinde infaz gerçekleşir.Geniş bir sac plaka üzerine Fil halatlarla ayakta iken sıkı sıkıya bağlanır.Plakaya yüksek gerilim taşıyacak kablolar bağlanır.Cellatın şalteri indirmesiyle infaz başlar.Plakaya verilen akım 6600 volttur.Hayvan acıyla bağırıp külçe gibi yere yıkılır.Plakaya temas eden bölgeleri yüksek akımdan dolayı yanar .Ortalığı beyaz bir duman kaplar.Hayvan ölene kadar akım verilmeye devam edilir.Tamamen hareketsiz kalınca akım kesilir.İnfaz ı izlemeye 1500 kişi gelmiş .Aynı anda infaz filme çekilip Dünyaya ilan edilmiştir.Bu filmi Facebook profilimde yayınlamıştım.Merak edenler bakabilirler.

Buna benzer bir infaz gene Amerika da 13 eylül 1916 da gerçekleşir.Gene sirkte zor şartlar altında çalıştırılan bir fil bakıcısını öldürür.Fili bu sefer elektirikle değil asarak idam etmeye karar verirler .Demiryollarında kullanılan büyük bir vinçle kalın zincirlerle hayvanı asarlar.Lakin hayvan havada çırpınırken zincirler kopar fil yere düşüp hem kalçasını hem bacakları kırılır.Hemen acil şekilde acılar içinde bağırıp feryat figan eden hayvanı daha sağlam zincirlerle bağlayıp infazı tamamlarlar.Fil acılarla dolu bu aşağılık dünyadan kurtulmuştur artık ….

PEKİ SİRKLERDE HAYVANLAR NASIL EĞİTİLİYOR

Doğal yaşamında günde 32 kilometre yürüyen filler sirklerde, gösteri yokken zincirle tutsak ediliyor. Hareketleri öğrenmesi için kancalı sopayla dövülüyor. Eğitim amacıyla kırbaçlanıyorlar.Bebekken kaçmasın diye vücudu iplerle bağlanıyor. Yavru fillerin daha kolay eğitileceği düşüncesiyle annesinden erkenden koparılıyor.

En çok filler, maymunlar, kaplanlar, aslanlar, köpekler, atlar, ayılar, kediler, güvercinler, fok balıkları çalıştırılıyor. Şempanzeler bisiklete bindiriliyor, kaplanlar ateş çemberlerinden atlattırılıyor, maymunlara akrobatik hareketler yaptırılıyor, köpekler platformlardan atlattırılıyor, atlar ezberletilen hareketleri yapıyor, aslanlar kırbaç sesiyle hizaya sokuluyor. ik eşliğinde alkış tutturuluyor, filler amuda kaldırılıyor.

Hayvanlar ayrı mizaçlara sahip olduklarından ‘eğitim’ süreleri de farklılaşıyor. Sirklerdeki hayvan türlerinin birçoğu geçmişte vahşi olan hayvanlar. Dolayısıyla kendinden farklı olan bir hayvandan – insan da dahil – gelecek bir tepkiye vereceği yanıtın sert olması doğal. Bu hayvanların insan kontrolünde üretilmiş olacaklarını düşünsek bile anne-babalarından kendilerine aktarılan vahşilik kaba kuvvetle, işkenceyle, dayakla, açlıkla terbiye edilerek silinmek isteniyor. Sert cisimlerle şiddete maruz bırakılıyorlar, kırbaçlanıyorlar, hareketlerini zorlaştıracak malzemelerle (burun kancası, dar tasmalar, zincirler) bağlanıyorlar, elektroşok çubuklarıyla vücutlarına elektrik veriliyor, kancalı sopa gibi vücuda temas ettiğinde çok acı veren kesici aletlerle darp ediliyorlar. Gösteriler öncesinde aç bırakılıyorlar; verilen ödül (!) olan yiyecek,oda hayvanları teşvik etsin diye.Sirklerde sürekli duygu sömürüsüyle bahsedilen karakterler palyaçolardır.Bize yıllarca hep dışı gülen içi ağlayan bir profil çizdiler yıllarca .Halbuki palyaçoların mesaisi bitince evlerine ailelerinin yanına giderler .Her ay maaşını alır.Ona kimse yapamadığı numara yüzünden dayak atmaz. İşkence yapmaz.Ama hayvanlar öylemi .Onlara maaş yok . Sigorta yok .Emeklilik yok .Yarı aç yarı tok yaşıyorlar .Üstüne üstlük sahnede gülüp eğlenirken,perde arkasında hergün dayak hergün işkence var …

Onun için ne siz gidin . Nede çocuklarınızı hayvanların sömürüldüğü sirklere götürmeyin .Sirklere verilen her kuruş para ordaki işkenceye ortak olmak demektir.Zulme ortak olmayın sirklere gitmeyin….

Sirkte çalıştırılmak üzere annesinden koparılıp doğal ortamından getirilmiş yavru bir file zorla eğitim veriliyor.

Filler doğal ortamlarında mutlu bir şekilde yaşarken…

Dünyaca ünlü bir sirkten görünüm.Yetişkin filler çalıştırılırken.