Yıllar önce Mevdudi’nin “Kuran’a göre dört terim” kitabını okurken, aklıma insan ile ilgili dört terimin ne olduğu sorusu gelmişti. İstihaze üç varlıktan bahsediyor. Allah (cc) insan ve şeytan. Bu güne kadar Allah (cc) ile şeytan hakkında çok eserler yazılmış. Ancak insan hakkında münhasıran yazılmış eser çok az. Sonra insan nedir? Sorusunu yıllarca düşündüm ve araştırdım. İnsan nedir? Sorusunu cevaplandırmak için öncelikle dört terimin bilmesi gerektiği sonucuna vardım. Ruh, nefs, akıl ve kalp terimlerini bilmeden insanın ne olduğunu bilmek imkansızdır. Türkçe eserler bu konuda yetersizdi, Arapçayı da bilmiyordum. Her ilim sahibi de ruh konusunda yeterli bilgiye sahip değildi. Ruh konusunun bilinemeyeceğini söylüyorlardı. Bu nedenlerle en çok da ruh kavramını araştırmakta zorluk çektim. Sonra her merak ettiğim soruya istediğim kadar cevap veren alim bir zattan, ruh hakkında bir çok bilgi öğrendim. Ruhu anlamadan insanı anlamak mümkün değildir. Bu gün ki teolojik kavgaların temelinde, ruh hakkındaki bilgiler farklı bilinmesi vardır. Ruh hakkındaki değerlendirmelerimi sonraki yazılara bırakarak, o alim zatın talebesine yazdığı mektubu aktarayım:

Rahman ve Rahim Allah Teala’nın adıyla

Ekmel hamd u sena (O’na O Allah Teala) Ehad-u Vahid subhan Vacib’ul Vucud Vedud Zat olan Allah’adır.

Fakir (selemehullah)dan ehl-i velayet-i kalbe arz-ı maariftir. Bu arıza Hakaik-i Ruh beyanındadır.

Allah Teala bizlere Meratib-i Ruh’a sonsuz terakkiler nasib eylesin ve bizleri Rabb’ım Ruh’ul Kudus ile takviye eylesin (amin).

İ’lem (bilki) Usul’id Din-i Pezdevi de Ruh şöyle tarif edilir. Latif, Nurani bir Cevher’dir. Mebde-i Hayat’dır. Keyfiyeti meçhuldur. Letaif-i Emriye’den bir hakikat’dır ve Hadis’tir. Cumhur-u ehl-i sünnet vel cemaatın görüşü bu meyandadır.

“Ve Ma Utitum Minel İlme İlla Kalila” ayet-i celilesinde (tefsirinde) Şah Veliyullah Dehlevi (KS) şöyle der. Ayetteki “illa kalila”nın muhatabı bu ümmet değil suali soran yahudilerdir. Ayet hasr ifade eder bir kısım ulema ayeti mutlak kabul ederek Ruhdan kelam etmeyi nehy etmiş bir kısmı ise bunu Bid’at kabul etmiştir. Fakat ekser-i ulema bunu caiz görmüştür. Cumhur-u meşayih ve biz dahi buna kailiz. Ruh hayat sahibinde hayatın delilidir. Ruh üç mertebedir:

1) Ruh-u Tabii
2) Ruh-u İnsani
3) Ruh-u Kudsi

Ruh-u tabiiye behimi ve hevai ruhda denir. İnsanın bütün azalarına sirayet etmiş, latif bir buhar suretinde Ruh-u İnsani’nin hamili olan bu ruhtur. Bunun cesedle irtibatı gül kokusu ile gülün irtibatı misalidir. Ruh-u İnsani’nin irtibatı bu tabii ruh iledir. Bu ruhun bedenle irtibatı aslidir. Bedenin teşekkülüyle teşekkül eder. Bedenin fesadıyla yok olur. Letafeti kesif olanlara kıyasladır. Asliyle kesif bir acazdır. Ruh-u insani ruh-u kudsinin zıllıdır. Bu ruhun bedenle irtibatı zıllıdır. Ayet-i celilede mezkûr ruh işte budur. Bu ruh Basit-i Hakiki dir. Külli nurani bir noktadır bu ruh Alem-i Kuds’e vuslata bir vesiledir. Alem-i kudsun Envar ve Fuyuzatı bu ruha nazil olur. Ölümün hakikatı hevai ruhun bedenden çözülüp dağılmasıdır. Ruh-u insani bu çözülmeyle alemine yükselir. Bu ruh sırf insanlara mahsustur, hayvanlardaki ruh ruh-u tabiidir. Ruh-u insani ruh-u tabii ile irtibat halinde iken nuru kırmızıdır. Bu mertebede ruh tamamen Fena Finnefs olduğu için Nefis ismini de alır. Tasfiye ile bu ruh alem-i kuds mertebelerine yükselir. İsmi ve levni değişir. Suyun rengi kabın rengidir, hükmüne dahil olur. Muhammed Ma’sum ruh sır ismini alınca rengi beyaz hafi ismini alınca rengi siyah ahfa ismini alınca rengi yeşil olarak değişir buyurur. Bu mertebelerin değişik olmasından neşet eder. Asaleten ruh La Levnidir. Bu ruh bedene Nur ve Feyziyle yardımda bulunur. Velayetde en kamil tecelli ruhadır. Şeyh’ul Ekber (KS)e göre ilk tenezzül mahallidir. Bu ruh zaman ve mekanla mukayyed değildir. Bu ruhun yedi sıfatı vardır.

1) Zevk
2) Teharet
3) Temyiz
4) Basiret
5) Huzur
6) Sirayet
7) Tecrid
Ruhda Sem, Basar, İlim sıfatları zatidir. Bunun içindir ki ruhda gaflet, cehalet yoktur. Beden’e mahsus hiç bir keyfiyet ona arız olamaz. Hakk celle ve alanın en Acaib ve Garaib mahluku ruhdur. İlahi bir Sıbğa ile boyalıdır. İnkişafı ekseri müşahade ehlini delalete düşürür. Eba Yezid-i Bistami (KS)’e ruh inkişaf edince onu uluhiyetin vasıflarından zannetti ve şöyle dedi “otuz sene ilah bilerek ruha ibadet ettim” Nasraniler ihdas ettikleri Ruhbaniyetle inkişaf-ı ruha ulaştılar ve İsa Ruh’ullahın bedenindeki Sereyan-ı Ruhu buldular ve delalete düştüler. Çünkü İsa Ruh’ullahın bedeninde tabii ruh mevcud değildi. Onun bedeni bizzatihi ruhu insanı ile tedbir ve tasarruf ediliyoridi ve bunun yanında Ruh’ul Kudus ile de takviye ediliyordu.
Ma’rifet-i ilahiye ile tahakkuk etmeyen her zan inkişaf-ı ruh ile delalete düşer ne’üzübillah bu fitne letaif-i halkiyeden Hava latifesi için dahi vardır.
Dünyada beden ruha ğalibdir. Ahiretde ruh bedene ğalib olur. Dünyada İsa Ruh’ullah’ın ruhu bedenine ğalibdi. Ruh-u insanisine ise ruh’ul kudus ğalib idi. Habib’ullahın İsra sında da ruh bedenine ğalibdi. Halilullah nar-ı nemrud içinde dahi ayni keyfiyet vardır. Ruh’un bedene ğalabesi Evliya’ullah için dahi sahih ve caizdir. Ruh insanda ilahi sıfatları müşahade ve idrak eden latifedir. Nefs’ul emir aleminde Kadim’e en karib varlıklar arasında ruh da mevcutdur. Bu yakınlık makamında Ruh tamamen fena bulur. Eba Yezid-i Bistami (KS) bu sırrı şöyle beyan eder: “Hadis Kadime iktiran edince hadisten eser kalmaz” ruhun bedendeki tesiri sağ memenin iki veya dört parmak altıdır. Ruh buradan hem emri letaife hem de halki letaife tesir eder. Emri letaife tesiri aslidir.
Ruh hayy ve muteharriktir. İmam’ul Harameyn ve Şarani’nin görüşü budur. Ruh bir cevher-i mücerred kabil-i inkisamdan beri latif ve nurani bir cisimdir. Kadimi ve kendini bilir havass-ı cesed ile mahsusatı bila vasıta ğaybi idrak eder. Gazali, İsfehani ve Sufiyye bu tarife kaildir.

Ruh bir nur-u manevi bir tecelli-i ilahi emr-i Rabbani nefes-i rahmani feyz-i sübhaniden münbaistir. Ruhun Zat-ı Akdes-i İlahi’de fezeyani bir suretin ayineye inikasiyle temsil olunur ki akisten hiç bir şey ayrılmadığı halde akis tahakkuk eder, ekser-i sufiyye bu manaya kaildir.

Hakk baki ismiyle de ruha tecelli etmiş ve onu fenadan mahfuz kılmıştır. Ruh’un yaratılması cesedler aleminden ikibin sene evveldir.
Hatime-i Hasene
Ruh hakkında bir kısım mesail
Ruh latiftir
Ruh hayy’dır
Ruh cisimdir
Ruh cevherdir
Ruh müteharriktir
Ruh küldür
Ruh cibrili eminin bir diğer ismidir
Ruh zamansız ve mekansızdır
Ruh hadistir
Ruh nurdur
Ruh mebde-i hayatdır
Ruh bakidir
Ruh manadır
Ruh emri bir latifedir
Ruh Hakka karibdir
Ruh alimdir
Ruh basirdir
Ruh semidir
Ruh temizdir
Ruh renksizdir (La levni)
Ruh saridir
Ruhun mahalli sağ memenin altıdır
Ruh bir melek ismidir, melaike-i ruhaniyyenin reisidir
Ruh ve nefis ayrı ayrı şeylerdir
Ruh un tenasuhu batıldır
Ruh da kümün ve büruz caizdir
Ruh un müşahadesi sahihtir
Ruh un mükteseb cesedi caizdir.
Ruh un bedeni terkle bedeni tedbiri caizdir.
Ruh cesedden evvel yaratılmıştır

TE’TİMME

Ölünün ruhu kabre geleni tanır ve duyar
Ölülerin ruhları alem-i berzahda buluşabilir
Dirilerin ruhları ölülerin ruhlarıyla buluşur
Ruhların birbirini tanıması feraset ile vakidir
Kabir suali ruh ve cesededir
Kabirde ruh bedene iade edilir
Hayatda olanların hayırları ruhlara ulaşır
Meşayihin ruhaniyetinin tedbir ve tasarrufu caizdir.
Ruhlardan feyiz alınabilir
Ruhlar imdatda bulunabilir
Ruhun bedenle muamelesi yedi mertebe üzredir.

1) Ana rahminde
2) Doğduğu an
3) Uyanıkken
4) Uykuda iken
5) Kabirde
6) Arasat aleminde
7) Cennetde

Ruh’ul Kudus’un esrarını izhar caiz değildir. Ruh değişik suretlere girebilir, salih rüya nefis penceresinden ruhun müşahadesidir. Ruh zat-ı ilahiyi müşahade edemez, ruhun izafi vechi yoktur.