Mübarek Ramazan ayının en önemli özelliği; manevi atmosferin güçlenmesi oruç ve sadaka gibi ibadetler sayesinde bütün Müslümanların neşe içinde olmasıdır. İftar sofralarının şenlenmesi, zekât ve fitre sayesinde zenginler hatta fakir ve fukaranın yüzü gülmektedir.

Mübarek Ramazan ayının en önemli özelliği; manevi atmosferin güçlenmesi oruç ve sadaka gibi ibadetler sayesinde bütün Müslümanların neşe içinde olmasıdır. İftar sofralarının şenlenmesi, zekat ve fitre sayesinde zenginler hatta fakir ve fukaranın yüzü gülmektedir.

İslam dünyasında özellikle Ramazan eğlenceleri ve fıkrarı bu nedenle meşhur olmuştur. Özellikle 50 yaşının üzerinde olan insanlar çocukluğunda yaşadığı Ramazan'ları unutamazlar. İşte bu rahmet ve bereket ayında; elden geldiğince Ramazan ve oruç ile ilgili hatıralarımdan bahsetmeye çalışıyorum.

İbretli olsa da çoğu zaman bu hatıralar acı olayları çok yazdık. Bugün ise biraz tebessüm etmek ve Ramazan neşesinden hissedar olmak için güncel ve halen yaşanmakta olan bazı gülünç sözleri paylaşmak istiyorum.

Öncelikle benim adımı vererek Harp okullarına cami yapılması için devletin harekete geçmesini bir Karanlık Oda haber yapmış. Bunda gülecek çok fazla bir şey yok lakin bu konuda bir yorumcunun yaptığı eleştiri sonrasında tebessüm edeceğinizi düşünüyorum.

İsterseniz hem bu konuyu hem de daha sonra bazı siyasetçiler tarafından yapılan eleştirilere kulak verelim. Eminim okuyunca bir çok insan gülüp tebessüm edecektir. Lakin 'ağlanacak halimize gülünmez ki kardeşim' diyenler de olabilir. Onlara da karışmam…

Karanlık Oda tarafından hakkımda Fetoculuktan dolayı emekli edildiğim iftirası atıldıktan sonra şu başlığa yer verilmiş: 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılan Vehbi Kara, Akit gazetesindeki köşesinde Harp Okulları'na cami yapılmasını isteyince TOKİ harekete geçti'

Haberde; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın (TOKİ), Ankara Sincan Şehit Ütğm. Hasan Şahan Kışlası, Çankaya Kara Harp Okulu, İstanbul Tuzla Deniz Harp Okulu ve Bakırköy (Yeşilyurt) Hava Harp Okulu'na birer adet cami yapmak üzere ihale açtığından bahsediliyor. Fakat sonrasında bu camilerin benim istediğim için yapıldığını iddia ediyor. Şöyle yazmış:

Akit gazetesi yazarı Vehbi Kara, 18 Ocak 2021 tarihinde yazdığı yazıda, 'Bazı bürokrat, general ve amiraller ne yazık ki Silahlı Kuvvetlerde birçok garnizonda cami yapılmasını engellemektedir. Yıllardan beri birlikte emek verdiğimiz sivil toplum örgütleri de bu cami düşmanlığına bir türlü son verememiştir' demişti. Kara, ilgili yazısında daha sonra şunları da belirtmişti:

'Her yıl 18 Kasım günü Deniz Harp Okulu kuruluş törenleri yapılır. Bu törenlere birkaç defa katıldım. Törenler esnasında Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu ile görüşme imkanı buldum. Kendisine Heybeliada Deniz Harp Okulu Camisi ile birlikte Deniz ve Hava Harp Okullarına cami yapılması gerektiğini ifade ettim. Din ve vicdan özgürlüğü kapsamında hiçbir vatandaşımızın ve askeri öğrencilerin ibadet etme haklarının engellenemeyeceğini söyledim. Yasaklamaların bunu en çok istismar eden FETÖ örgütüne yaradığını belirttim. Bana 'haklı olduğumu ve cami taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğini' söyledi.'

Elbette biraz abartılı olmasına rağmen böyle bir haberden mutlu oldum. Sanki ben emir vermişim de devlet harekete geçmiş. Akla ziyan bir söz. Bununla birlikte 25 yıldır askeri okullara cami yaptırılması için çok gayret gösterdim ve ölmez kalırsam gerçekleşene kadar buna devam edeceğim. Buraya kadar gülecek çok bir şey yok. Fakat bu haber yayınlandıktan sonra Karanlık Oda'nın yorumcusu inciler saçmış. İnanması güç gelecek fakat aynen şunları söylemiş:

'…hiç de doğru olmayacak şekilde, büyük bir savurganlıkla, insanların mutlu hayat yaşamaları için kullanılması gereken, maddenin, kandırmak için paraların boş yere etrafa saçılması, büyük günahtır ve haramdır'.

Demek ki neymiş; cami yapmak, kebair yani büyük günah ve harammış. Bu yorumu yapan Cenkhan Sandıkçıoğlu'na ise cevap olarak başka bir okuyucu cevap vermiş. 'Sayın hocam. Bu yapılanlar şimdiye kadar olanlara tepki (modernlik adına dinsizliğe) olduğundan mubah karşılanabilir!'

Ne diyeyim ki; İslam şeriatını, büyük haram ve mubah fiilleri çok iyi bilen ve dini konularda uzman bu kişilerden, fıkıh hocalarının çok istifade etmesi lazım. Böyle üstün özelliklere sahip insanlar her yerde bulunmaz!Elbette siyasetçilerimiz de boş durmuyor. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Kovid-19 ile mücadele kapsamında 29 Nisan'dan 17 Mayıs'a kadar sürecek tam kapanma döneminde alkol yasağı getirilmese tepki gösterirken söylediği sözler 'meğer ne cevherlerimiz varmış' dedirtecek cinstendir. Zira Ağbaba'nın "Alkolü yasaklayanları Allah'a havale ediyorum' şeklindeki sözü tarihe geçecek cinstendir.

Bir başka gülünç olayda ise Halk TV ekranlarında ise içki fetvası veriliyor. CHP'ye yakınlığı ile bilinen Halk TV ekranlarında koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanacak tam kapanma sürecinde alkollü içki satan tekel bayilerinin kapatılması eleştirilirken; Gazete Duvar yazarı Berrin Sönmez, 'alkollü içkilerin haram olmadığını' söyleyerek inciler diziyor.

Bu olaylara benzer şekilde bir gemide yaşadığım hadiseyi de anlatayım zira tam bir Ramazan fıkrası olacak niteliktedir.

Bir çok denizcilik şirketinde yasak olmasına rağmen katıldığım bir gemide aşırı derecede içki içiliyordu. Oysa şirketin 'içki ve uyuşturucu politikası' her yere asılmış 'alkollü içki içilmesi, bulundurulması ve satılması' yasaklanmıştı.

Bende bu yasağın ciddiye alınması için gemi deposunda muhafaza edilen bir kasa alkollü içkiyi bütün personelin gözü önünde denize attım. Bir müddet sonra içkilerin sahibi olduğu anlaşılan 2. Mühendis ve Yağcı personelim; gemi ofisine gelerek benimle konuşmak istediler.

Kendilerine alkollü içki ile ilgili şirket talimatlarını hatırlattım. Yağcı, biraz uyanık çıkmıştı. Bunu hediye olarak aldığını söyledi. Kendisine talimatları uygulamış olduğumu söyledim. Bununla birlikte şikayet etmek istedikleri takdirde 'engel olmayacağımı, dilekçelerini derhal şirkete göndereceğimi' söyledim.

Bu durum 2. Mühendisi çok rahatsız etti. Dilekçeye gerek olmadığını fakat bunun hesabını ruz-i mahşerde benden soracağını söyleyerek ofisten ayrıldı.

Elbette bu duruma çok güldüm. Düşünebiliyor musunuz? Mahşer günü Allah'ın haram saydığı alkollü içkilerini denize attım diye benden hesap soracak gemicilerim vardı.

Evet, değerli ilim adamları, siyasetçiler, televizyon habercileri ve gemicilerimizden çok öğreneceğimiz hususlar varmış. Böyle antika insanları her yerde bulamayız, vesselam…