ÖNCE KUDÜS

İslam âleminin dağınık, birlikten yoksun ve parçalanmış hâli, yalnızlığı, mübarek Ramazan ayında Kudüs’ün işgali ile iyice gün yüzüne çıktı. Üç semavi dinin mukaddes şehri Kudüs, Selahattin Eyubi’nin Kudüs’ girdiği Zehra Kapısı, Selahattin Caddesinde Osmanlı’nın yaptırdığı mescitler, hanlar, çeşmeler, sahanlıklar, çiniler, mozayikler yalnızlık ıssızlık içindeler.

Kudüs’e sahip çıkanların sayısı gün geçtikçe azalıyor. Arap ülkeleri başta olmak üzere Orta Doğu suskun, Afrika suskun, Asya suskun, Birleşmiş Milletler suskun, Müslümanlar suskun…

Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü, Kudüs'te yaşananların tarihsel ve güncel veriler ışığında derlendiği bir çalışmaya imza attı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kudüs'te ortaya konulan karanlık oyunun ve yaşanan dramın perde arkasında yatan gerçeklerin, tarihsel belgeler ışığında ele alındığı 107 sayfadan oluşan bir rapor hazırladı. “Kudüs'ün kronolojisi” başlığı altında toplam üç bölümden oluşan raporda, “MÖ 10 binden Kudüs’ün Fethine”, “Kudüs’ün Fethinden 19. Yüzyıla” ve “19. Yüzyıldan Günümüze” başlıkları altında kutsal topraklarda yaşananlar gerçek yönleriyle sunuluyor.

Raporun kısaca özeti şöyle:

Rakamlarla Kudüs bölümünde ise İsrail’in devlet terörü, Filistin halkına yönelik saldırı ve katliamları, insanlık dışı ambargo uygulamaları, Kudüs’e dair işgal politikaları, hazırlanan info grafikler eşliğinde tüm boyutlarıyla gözler önüne seriliyor. Raporda İsrail zulmüne ilişkin ilginç istatistiklere de yer verilmiş. Örneğin İsrail’in 1967 yılından bu yana sistematik olarak Filistin’de söktüğü zeytin ağaçlarının sayısı ABD'nin New York şehrindeki Central Park'ın 33 katına eşit büyüklüğe ulaşmış durumda. Ya da her zaman gündeme gelen Gazze’de su sıkıntısı söyleminin de aslında gerçek bir sıkıntı olmadığı, Gazze’nin en az Londra kadar yoğun yağış aldığı ancak İsrail’in uygulamaları nedeniyle su sıkıntısının yaşandığına yer verilmiş. Raporda ayrıca İsrail zulmü altındaki Kudüs’ün demografik yapısı, eğitimi, iş gücü ve istihdamına dair bilgiler yer alırken, İsrail’in adaletsiz ve zalim politikaları neticesinde ortaya çıkan Filistin ve Gazze’deki su krizine dair çarpıcı veriler de kamuoyunun takdirine sunuluyor.

Kudüs’ün yalnızlığını paylaşmak için çocuklarımızı, gençlerimizi, yaşlılarımızı herkesi Kudüs’e götürmeli, Kudüs sevgisi ve bilincini yerleştirmek için uğraş vermeliyiz. Sadece istemek yetmez çeşitli sivil toplum örgütleri aracılığıyla da Kudüs’e gitme ödülü içeren yarışmalar düzenleyebilir, Kudüs’ü konu alan roman, hikâye yazılması ve filmler çekilmesine öncülük edebiliriz.

İslamiyetin ilk kıblesini koruyamamamız Mekke’yi de koruyamayacağımız anlamına gelir. Başımızı öne eğeceğimiz günler gelmeden, beklemeden, dur durak bilmeden çaba göstermeliyiz.