Sedat Peker isimli mafya liderinin ABD’nin beslediği FETÖ örgütü tarafından öne sürülmesi çok önemli bir konunun yeniden gündeme gelmesini sağlamıştır. Bu konu ise yasadışı olan ve ülkelerin iliğini kemiren kayıt dışı ekonomi adı verilen bir gerçektir.

Sedat Peker isimli mafya liderinin ABD'nin beslediği FETÖ örgütü tarafından öne sürülmesi çok önemli bir konunun yeniden gündeme gelmesini sağlamıştır. Bu konu ise yasadışı olan ve ülkelerin iliğini kemiren kayıt dışı ekonomi adı verilen bir gerçektir.

Devletimiz hazır Sedat Peker videoları ortaya çıkmış iken bu konuda çalışmalar yapmalı ve ülkemize ekonomik ve sosyal yönden büyük zarar veren kayıt dışılığı önlemek zorundadır.

Bu konuda önemli bir çalışmamdan da bahsetmek istiyorum. KDY Yayınlarında çıkan 'Kayıtdışı Ekonomi ve Çözümler' kitabım, bir çok problemin çözülmesi için çok önemli düşünceleri ortaya koymaktadır. Umulur ki devlet yöneticileri bu doktora çalışmamın bir uzantısı olan eseri okuyarak istifade ederler…

Kayıtdışı Ekonomiyi anlamak ve açtığı sorunları gidermek için şu hususların bilinmesi gereklidir:

Kayıtdışı ekonomik faaliyetler iki ana bölümde ele alınabilmektedir. Bunlar 'Kayıtdışı Ekonomi' ve 'Yeraltı Ekonomisi' olarak adlandırılmıştır. Kayıtdışı ekonomi; yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak gerçekleştirilen belgeye bağlanmamış, kanuni defterlere işlenmemiş işlemlere verilen isimdir.

Faturasız satışlar, sigortasız işçi çalıştırılması, gecekondu yapımı, işportacılık gibi. Bununla birlikte yeraltı ekonomisi ise kamu düzenini korumak için getirilen yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak gerçekleştirilen, belgeye bağlanması adetten olmayan hem kayıtdışı hem de yasadışı ekonomik faaliyetlerdir.

Kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık, yolsuzluk, yasadışı kumar gibi işlerdir. Her ikisinin ortak özellikleri; belgeye bağlanmamış olması, nizamsız/kuralsız çalışması, vergilendirilmemiş ve ölçülemeyen bir yapıda olmasıdır.

Kalkınmış ülkeler ile geri kalmış ülkeler arasındaki en önemli farklardan bir tanesi ekonominin kayıt altına alınmış olmasıdır. Karapara aklama yollarının kapatılması için yapılması gereken en önemli işlerin başında devletin kadastro çalışmalarını düzenli bir şekilde yapabilmesi gelmektedir. Dünya üzerinde yapılan araştırmalarda, mülkiyet sistemi ve kadastro gibi devletin ana işlevlerinin yeterince yapılmaması, 'kayıtdışı ekonomi' adı verilen ve ülkelerin iliğini kurutan illegal örgütlenmeleri meydana çıkarmaktadır.

Kayıtdışı ekonomi öylesine güçlü bir şekilde etkisini göstermektedir ki; ekonominin kayıt altına alınmasını isteyen vatandaşlar dahi bunu kendi başlarına sağlamakta büyük güçlükler çekmektedirler.

Dünyanın birçok fakir ve gelişmekte olan ülkesinde yapılan araştırmalar yasal kalmanın yasal olmak kadar zor olduğunu göstermektedir. Şehirlere gitmiş olan göçmenler yasal sistemden feragat etmek zorunda kalmaktadır. Zira yasalar vatandaşların haklarını o derece kısıtlamakta ve ellerinden almaktadır ki göçmenler bu yasaları ihlal etmek zorunda kalmaktadır.

Venezüella'da yapılan bir araştırmada, çalışanların üçte ikisi yasal olarak tesis edilmiş işyerlerinde istihdam edilmekteydi. Fakat şehirlere göçlerin başlaması ile birlikte bu durum günümüzde % 50'nin altına düşmüştür.

Şehre yeni gelenler sistemi bir defa terk ettikleri vakit 'yasadışı' duruma düşmekte adeta bu onlar için geri dönülmez bir son olmaktadır. Bu insanlar varlıklarını mobilize etmek ve korumak için tek yol olarak gördükleri gayrı resmi bağlantıları kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Bu düzenlemeler, resmi hukuki sistemden seçici bir biçimde ödünç alınmış kurallardır. Bazen köylerindeki veya o bölgeye özgü gelenek ve törelerin birleşiminden de meydana gelebilmektedir.

Bu yasadışı sosyal mukaveleler, hayat boyu olmakla birlikte zaten sermaye yetersizliği çeken ülkelerde büyük bir sektör meydana getirmiştir. İşte bu kayıtdışı sektör, fakir insanların yaşam alanlarını oluşturmaktadır.

Göçmen insanların karakteristik özellikleri arasında tembelliğe kaçma eğilimi çok azdır. Dünyada fakir olarak görülen veya eski doğu bloku ülkelerinde yaşayan ve kentlere göç etmiş insanlar arı gibi çalışmaktadırlar. Giyim eşyasından başlatıp taklit saat ve cep telefonlara varıncaya kadar her şeyi üreten kulübe fabrikalar bu ülkelerde çoğalmıştır.

Eski komünist Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunun AB'ye girmesi ile birlikte bu ülkelerdeki kayıtdışı sektörler azalmaya başlamış olmakla birlikte tamamen sonlandırılamamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde ise taklit ürün ve kayıtdışı işler halen güçlü bir biçimde varlıklarını sürdürmeye devam etmektedirler.

Öyle ki kayıtdışı sektörde makine, otomobil hatta otobüs imal eden işyerleri dahi bulunmaktadır. Şehirlerin yeni sakinleri olan fakir insanlar, kaçak elektrik ve su kullanarak faaliyet gösteren bütün sanayici insanlarla komşuluk ilişkileri kurarak güçlerini korumaya devam etmeye çalışmaktadırlar. Yapılan araştırmalarda ilginç sonuçları nedeniyle kayıtdışılığı vurgulamak üzere dolgu yapan diplomasız diş hekimleri örnek gösterilmektedir.

Kayıtdışılık sadece 'yoksulun yoksula hizmet vermesi' değildir. Çoğunluğunu kente göç etmiş göçmenlerin meydana getirdiği yeni müteşebbisler yasal ekonominin boşluklarını doldurmada geri kalmamaktadırlar. Örneğin toplu taşımanın büyük bir kısmı ruhsatsız halk otobüsleri ve plakasız taksilerle yapılmaktadır. Caddelerde gezinen el arabalarından tutun çeşitli binalarda satış yapan işportacılara kadar birçok girişimci halkın gıda ihtiyacının büyük bir bölümünü temin etmektedirler.

Meksika Ticaret Odası yapmış olduğu bir araştırmada Mexico City'de 44 merkezde toplam 443 bin işportacı bulunduğunu tespit etmiştir. Buradaki minik tezgahların ortalama uzunluğu 1,5 metre olup peş peşe dizildiklerinde 210 km'den daha uzun bir sıra teşkil ettiği hesaplanmıştır. Binlerce hatta milyonlarca insan gerek sokaklarda gerek evlerinde gerekse şehrin kayıtsız dükkan, ofis ve fabrikalarında yasadışı olarak çalışmaktadırlar. Meksika Ulusal İstatistik Enstitüsü ülkenin bütününde faaliyet gösteren gayrı resmi 'mikro işletmeler' sayısını 2.65 milyon olarak hesaplamıştır.

Bu araştırmalarda ortaya konulan bilgiler gelişmiş Batı ülkelerinin gayet iyi bildikleri gerçeklerdir. Evlerle dolmuş şehir çevrelerini, sokakları dolduran işportacı ordularını, garaj kapısı gerisindeki imalathaneleri ve kirli sokaklarda gidip gelen hurdaya çıkmış halk otobüslerini görmek için çok fazla bir çabaya gerek yoktur. Batıda yasadışı dünya, karaborsa denilince; polisi ve misyonerleri ilgilendiren kötü karakterlerin, gangsterlerin dolaştığı sıra dışı yerler akla gelmektedir. Fakat bu kayıt dışılığın kol gezdiği bu ülkelerde zor ve marjinal olan; yasallıktır. Yasadışılık uzun bir zamandan beri bir norm haline gelmiş ve gelişmiştir.

Yoksul insanların elinde bulunan gayrimenkullerin ve kontrol ettikleri üretimin miktarı oldukça büyük noktalara yükselmiştir. Bu devasa büyüklükteki ekonomiyi düzenli ve tutarlı bir yasal çerçeve içinde entegre ederek anarşi içindeki yaşam önlenmiş olacaktır.

Bunun mümkün olabilmesi için Batılı ülkelerin büyük ölçüde başarılı oldukları mali dönüşüm ve mülkiyet sisteminin hukuki altyapısını hazırlamak en önemli unsur haline gelmiştir. Eğer bu işlem gerektiği gibi yapılamaz, gelir vergisi kanunları halen olduğu gibi kalır ve çok az beyanname veren dolaysız vergi mükellefi olursa; ne kalıcı bir büyüme gerçekleşebilir ne de mali istikrar sürdürülebilir olacaktır.

Yapılması gereken işlerin oldukça basit olduğunu iddia eden iktisatçılar da vardır. Bu iktisatçılar, 16 Yaş üstü tüm vatandaşlara beyanname verme yani maliye ile kişisel temas kurma mecburiyeti getirmeyi çözüm olarak sunmaktadırlar. Bu sayede belirli bir tarihte kabul edilecek bir eşiğin üzerinde geliri olanlardan yani mali gücü olanlardan tek ya da iki oranlı bir tarife ile vergi almak, tüm boşlukları kapatmanın gerekli olduğu savunulmaktadır.

Hatta kayıtdışını adeta sıfırlamanın, mali gücü olmayanlara da negatif gelir vergisi uygulamanın yani para vermek ama mutlaka ve mutlaka tüm vatandaşları beyannameli mükellef yapmanın gerekli olduğu ifade edilmektedir.

Bütün dünya üzerinde yapılacak kayıtdışılığı önleme çalışmaları ve benzeri uygulamalarsistemli bir şekilde geliştiğinde Malikiyet ve Serbestiyet Devrinin genel özellikleri ortaya çıkacaktır. Bu devrin en belirgin özelliği kayıtdışılığın en aza indirilmesi, mülkiyet sistemi ve çalışma alanlarının yasal çerçevesinin ortaya konulmuş olmasıdır, vesselam…