DEVLETİN DİNİ ADALETTİR

Güvenin, huzurun teminatı olan adalet, erdemlerin başı ve önceliğidir. Adaletin hâkim olmadığı toplumlarda ve o toplumların meydana getirdiği devletlerde eşitlikten, kardeşlikten barıştan söz edilemediği gibi kargaşanın, huzursuzluğun da önü alınamaz.

Adaletin varlığı ve uygulamadaki başarısı ile insanlar huzur bulur, insanının huzur bulduğu, yarınlarından emin olduğu devlet de elbette güçlenir, yücelir. Aksi durumda devletin dağılması, çökmesi ve yok olması kaçınılmazdır. Adalet, devletin mayasıdır, harcıdır. O nedenledir ki İslam dinini kitabı Kuran’ı Kerim’de adalet kavramı 30 ayrı ayette geçmektedir.

Her Cuma okunan hutbenin ardından söylenen; "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardımı emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl,90). "Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun tarzda hükmetmenizi emreder. Allah bununla, size ne de güzel öğüt verir!" (Nisa,58) "Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun…"(Mâide,8). "Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun…"(Nisâ, 135)… Ayetlerinde de açıkça görüleceği üzere Allah, biz insanlara özellikle de yönetici durumunda olanlara; adil olmak, hakkı gözetmek, haklıyı haksızdan ayırmak, hak sahibine hakkını vermek, hakkın ve haklının yanında olmak gibi büyük görev ve sorumluluklar vermektedir.

Yüce dinimiz İslam, insanın hayatını idame ettirmesi için canını, malını, neslini, aklını ve dinini güvence altına almıştır. İnsan için bu beş temel olmazsa olmazının korunması adalet ve özgürlükle sağlanır. Adaletin ve özgürlüğün olmadığı bir yerde insanın, insanca yaşaması ve varlığını sürdürmesi mümkün değildir.

Osmanlı’nın hâkim bir devlet olarak asırlara hükmetmesinin temelinde İslam’ın adalet anlayışına verdiği önem yatmaktadır. “Bir saatlik adalet, yetmiş yıllık nafile ibadetin yerini tutar.”,diyen İslam Peygamberi Hz Muhammed’in(Sav) rehberliğinde yetişen Hz. Ali; “Devletin dini adalettir.” , diyerek devletlerin hayatında adaletin ne denli önemli olduğunu belirtmiştir. Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi’nin Ninesi Hayme Hatun’un oğlu Ertuğrul Gazi’y e söylediği;“Oğul, boyundan- soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki, insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin.”, Şeyh Edebali’nin damadı Osman Gazi’ye; “insanı yaşat ki devlet yaşasın.” Sözlerinin özünde ve temelinde İslam’ın adalet anlayışı yatmaktadır.

Devletin birinci önceliği adaleti sağlamaktır. Devlet, adaleti herkes için en hassas ölçülerle tartarak dağıtmak zorundadır. Devleti yönetenler vatandaşların bir kısmına; “sen benim yanımdasın benim düşünce ve inancımdasın” diye taraflı davranamaz. Böylesi bir tarafgirlik en büyük bölücülük, en büyük yıkıcılıktır. Ülkeyi uçuruma sürükler. Adaletin ruhunda imtiyaz yoktur, olmamalıdır. Adaletin olduğu yerde korku yoktur. Adaletin olduğu yerde devleti yönetenler dâhil herkes güven içerisindedir.

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu”, veciz ifadesi ile adalet temsilcisi olarak gösterilen Hazreti Ömer’in hayatından bir kesit adaletin sadece yönetilenler için değil yönetenler için de ne kadar hassas ve önemli olduğunu göstermektedir. Hz. Ömer, Bizans’ın elinden Şam’ı, Halep’i, Bağdat’ı alarak Anadolu’ya yönelmişti. Bizans İmparatoru, İslam ordularının bu ilerleyişi karşısında korkuya kapılmış, antlaşmak için İslam halifesine elçi göndermeye karar vermişti. Bizans elçisi maiyetindekilerle birlikte Medine’ye geldi ve Hz. Ömer’in sarayının yerini sordu. İslam halifesi Hz. Ömer’in sarayı yoktu. Mütevazı bir evde yaşıyordu ve o gün Hz. Ömer, hurma bahçesine gitmişti. Bahçeye giden elçiler hiçbir koruması olmayan Hz. Ömer’i bir hurma ağacının altında uyurken buldular. Hz. Ömer uyanınca Bizans elçisi, büyük bir şaşkınlık ve hayretle;“Ya Ömer! Dünya sizden korkuyor siz kimseden korkmuyor musunuz?” dedi. Hz. Ömer:“İnsanlar adaletten korkar ve adalete güvenirler. Biz halkımızı saraylarla ve korumalarla değil, adaletle yönetiyoruz.”,dedi.

İşte İslam, işte İslam’ın özündeki adalet anlayışı budur.

Hadi Önal/15 Ocak2018/Elazığ

([email protected])