Bir yanda “Allah’ım bombalardan canımızı koru” diye dua eden, ailesini, yakınını, komşusunu şehit vermiş, aç, susuz, uykusuz, elektriksiz, sivil ve savunmasız masum bir halk diğer yanda “Gazze’nin tamamen yeryüzünden silinmesi gerektiğini" söyleyecek kadar insanlıktan çıkmış işgalcilerin milletvekili GalitDistelAtbaryan’ın pis ruhu ve İsrail!

Bir yanda 'Allah'ım bombalardan canımızı koru' diye dua eden, ailesini, yakınını, komşusunu şehit vermiş, aç, susuz, uykusuz, elektriksiz, sivil ve savunmasız masum bir halk diğer yanda 'Gazze'nin tamamen yeryüzünden silinmesi gerektiğini" söyleyecek kadar insanlıktan çıkmış işgalcilerin milletvekili GalitDistelAtbaryan'ın pis ruhu ve İsrail!

Büyük İsrail hayalleri ile üstün ırk safsataları bunları öyle delirtmiş ki tüm akli melekelerini yitirmişler. Vicdanın kırıntısı yok! Etnik temizlik çağrısı yapan Atbaryan denilen şahsiyet çok aklı varmış gibi İsraillilere akıl veriyor.

'Birbirinizden nefret etmeyin. Canavarlar sizden yeterince nefret ediyor. Düşmandan nefret edin. Canavarlardan nefret edin.'

İstiyor ki Gazzeliler Mısır'a gitsin, topraklarını terk etsin ya da ölsünler.

Açıklamaları öyle insanlık dışı ki her cümlesini hayretler içinde okuyor insan!

'İntikamcı ve zalim bir İsrail ordusuna ihtiyaç olduğunu söyleyerek 'daha azı ahlaka aykırı ve tamamen etik dışı ' yorumunda bulunuyor.

Şeytan hayret eder mi? Bunlar karşısında ediyor olmalı! Çünkü şeytan ateşten yaratılmış… Sözde bunlar insan!

Ama şeytana pabucu ters giydirirler.

Düşünebiliyor musunuz kötülüğü, intikam ve zalim olmamayı ahlaka aykırı ve etik dışı görüyorlar. Yani normal insanların tam zıddı. Zalim olmak aşağılık bir durumken bunlar zalimliği övecek kadar zıvanadan çıkmışlar.

Ama yeniden bir dünya inşa edemeyecekler.

İyi insanların varlığı kötülüğün panzehiri olacak.

İsrail'de toplumun küçük bir kesimini oluştursa da askerlik yapmayı reddeden Yahudi gençler, hapse girmek pahasına askerlik yapmayı reddediyor. İşgale ve Gazze'de sivillerin bombalanmasına karşı çıkıyorlar.

Onlardan biri 'Siyonizmin başlangıcından bu yana devam eden bir soykırım var.' diyor.

Bu azınlık kadar olabiliriz değil mi?

Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) 'Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.' buyurmuştur.

Bizim de bunu yapmamız lazım.

En azından markete gittiğinizde şayet yoksa Türk markası ürünler var mı diye sorun. Özellikle bu soruyu yöneltin. İsrail mallarını kesinlikle almayın.

Siz ne izlersiniz beni ilgilendirmez demeyeceğim. Gazetecilik sorumluluğum var. Saçma sapan kadın programları adı altında psikolojinizi bozup, vaktinizi harcamamalısınız. Dilan Polat haberleri Gazze haberlerinden daha çok okunuyorsa toplumsal bir sorun var ortada. Kendimize gelmemiz gerekiyor.

Alim değilim fakat hacca ikinci ya da üçüncü kez gidecekseniz hem Gazze'ye yardım edebilmek hem de petrol satışını bile durdursa İsrail saldırılarını engelleme gücü olan Suudi Arabistan'a tepki gösterme amaçlı bu yıl hacca gidilmese önerisini gündeme getirebilirim.

Yapabileceğiniz yapın. Vicdanınızın rahatlaması vs. hakikaten şu an düşünebileceğimiz bir şey değil!

Gazze'de insanlar katledilirken dünya durdu. Dünyanın durduğu yerde değilsek oturup bir düşünelim.

İMAR YASASI MAĞDURİYETLERİ GİDERİLMELİDİR

Kentsel dönüşüme kadar geçerli olmak üzere 2018 tarihinde 3194 sayılı imar kanunu geçici 16 maddesi ile 31.12.2017 öncesi ruhsatsız yapılar ile ruhsat eklerine aykırı yapılara, ücretinin ödenmesi kaydı ile 'yapı kayıt belgesi' verildi.

Yapı kayıt belgesi yıkım ve imar cezalarını ortadan kaldırıyordu.

Yeterli başvuru gelmeyince 2019 yılı sonuna kadar başvuru süresi uzatıldı.

İmar Yasasına Takılanlar Derneği Genel Başkanı İbrahim Hacıoğlu, aşağıda belirttiği sebepler dolayısı ile konuyla ilgili yeterli bilgisi olmayan vatandaşların mağdur olduğunu belirtti.

Kamuoyunda imar barışı olarak lanse edilen uygulama 2 kez uzatılınca vatandaş 31.12.2017 sonrası yapılar içinde geçerli olduğunu zannedip yanılgı yaşadı.

Başvuru e-devlet üzerinden ve beyana bağlı yapıldığından, vatandaş 'SMS ile başvurunuz onaylandı' cevabı alınca her şeyin tamamlandığını zannetti. (Bu belgenin sonradan iptal edileceğini bilmiyordu.)

Yapı kayıt başvuru formu Ek-1'de, inşaatın başlama ve bitiş tarihi yazmadığı gibi beyanın 31.12.2017 öncesi yapılara ait olacağı kolayca anlaşılmıyordu.

E-devlet üzerinden istenen m2 ve beyanlar için teknik beceri gerekiyordu. Vatandaş destek almadan bu beyanı verip, kontrol aşamasında uygun olmadığında yalan beyan suçu ile karşı karşıya kaldı.

Yapı kayıt belgesi ile vatandaş aboneliklerini yaptırıp yaşamaya başladı. 3-4 yıl sonra uydudan kontrol edildiği, uydudan gözükmediği için belgesinin iptal edildiğini öğrendi. Madem kontrol edilebiliyordu neden başvuru esnasında kontrol edilmediğini anlayamadı.

Devleti ile imar barışı yaptığını düşünen milyonlarca vatandaş, Sayıştay 2019 raporu ile güncel olmadığı bilinen uydu kayıtları belgeleri iptal edilip, yıkım, ağır para cezası ve hapis ile yargılandı.

Müteahhitin yapı kayıt belgesi ile kat mülkiyet ile sattığı daireyi alan vatandaş, belgenin iptali ile abonelikleri iptal edilip yıkım riski ile karşılaştı.

Yapı kayıt belgesi iptal edilen evlerin, yıkım işlemleri devam etmektedir.

İbrahim Hacıoğlu, 'Vatandaş neden imar izni alamıyor?' sorusuna da cevap verdi.

Hacıoğlu şunları söyledi;

2014 yılındaki Büyükşehir yasası ile kırsaldaki köyler mahalleye dönüştürülmüş bu köylere ev yapmak şehirler ile aynı olmuştur. Köylerdeki 1-2 katlı yapılara önceden imar uygulaması aranmazken bu kanun ile ruhsatsız yapıya dönüşmüştür.

2020 yılındaki pandemi ve Büyükşehirlerdeki deprem tehlikesinden kaçan, kırsal alanlarda yaşamak isteyen vatandaşlar, köylerdeki barınma amaçlı bu yapılar nedeniyle, hapis, yıkım ve ağır para cezası ile karşılaştı.

Planlı veya plansız alanlardaki tadilat izni için arsa sahibi hissedarların tamamından onay alınması istenmektedir. İnşaat alanı tahsil edilmemek şartı ile tadilat ruhsatı için arsa hissedar onayı kaldırılmalıdır.

Vatandaşın köylerde yaşaması (deprem güvenliği açısından) devlet tarafından teşvik edileceği yerde yukarıda izah edildiği üzere cezalandırılmıştır.

1985 yılında 3194 sayılı imar kanununun eskimiş olduğu vatandaşı afet risklerinden korumadığı, barınmanın önünde engel olduğu TBMM deprem araştırma komisyon raporunda yer almıştır.

'Vatandaş ne istiyor?' sorusuna ise Hacıoğlu şu yanıtı verdi;

Devlet vatandaşının beyanını kontrol etmekle sorumludur, beyana göre verdiği yapı kayıt belgelerinin 3-4 yıl sonra sadece uydu görüntüsü ile kontrol edilerek iptal edilmesi vatandaşın mağdur edilmesi anlamına geldiğinden yıkımların yeni bir düzenlemeye kadar acilen durdurulması gerekiyor.

Kırsal alanlardaki Büyükşehir yasası nedeniyle imar kanunu aykırı yapıların bu yasada düzenleme yaparak düzenleme öncesine dönülmesi lazım.

Devletimiz vatandaşını afet risklerine karşı korumakla yükümlü olduğundan, ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı yapılara afet riski incelemesi ile yeniden yapı kayıt belgesi verilmesi, önceki hapis, para ve yıkım cezalarının iptal edilmesi talebimizdir.

3194 sayılı imar kanununda yapılacak düzenleme ile plansız alanlarda 1-2 katlı, 200 m2'yi geçmeyen barınma amaçlı ev yapılması önündeki engeller kaldırılmadır.

Düzenleme ile hangi faydaların sağlanacağını da sizlerle paylaşayım;

Ülkemizde pandemi sonrası, konut sorunu açığı oluşmuştur, afet riski olmayan yapıların kontrol edilerek ekonomiye kazandırılması ile depreme dayanıklı yapı stoğu artmış olacaktır.

Ülkemizde yaklaşık 3 milyon yapının kontrol edilmesi ile hazineye önemli katkı sağlanmış, bu katkı ile kentsel dönüşüme bütçe elde edilmiş olacaktır.

İdareden ruhsat almamış depremde risk taşımayan yapıların tamamını yıkmak, sosyal anlamda çalkantıya sebebiyet vereceğinden, kiralık evlerin daha da fiyatını artıracağından toplumsal sorun oluşacağı uyarısında da bulunmak isterim.