Annemin bir hizmeti sebebiyle Cuma Namazına gecikmiştim. Sünnete yetişemedim. Annemin evinin yanındaki camiye koştum.

Annemin bir hizmeti sebebiyle Cuma Namazına gecikmiştim.

Sünnete yetişemedim.

Annemin evinin yanındaki camiye koştum.

Hutbe okunurken yetişebildim namaza.

Camiye yaklaşırken hatibin sesi duyuluyordu dışarıdan.

Şadırvanın yanından hızla geçerken üç gence takıldım.

Caminin avlusunun içinde olmasa takılmayacaktım.

Üstelik Cuma vaktiydi.

Bu üç gencin birinin elinde sigara vardı.

Diğer ikisi lakayt şekilde ve yüksek sesle 'sohbet' ediyorlardı.

Bunların lise öğrencisi olduğunu öğrendiğimde beynimde şimşekler çaktı.

Camide hutbe okunmaya başlamış ve bu 'örgün' eğitime devam eden öğrenciler şadırvanda 'sohbet' ediyorlardı.

Biri sigara içiyor.

'Dindar nesil' yetiştiriyoruz/yetiştireceğiz ya!

Buyurun 'dindar' nesil!

İçerde hutbe okunuyor, liseli gençler şadırvanda yüksek sesle sohbet ediyorlar.

Birden döndüm 'siz bu millete mensup musunuz? İçeride hutbe okunuyor. Biraz yavaş konuşun!' diyebildim.

'Cuma Hutbesi okunurken konuşulmaz' diyebilir miydim?

Veya 'Cuma Hutbesini dinlemek namaz gibidir' şeklinde de ikazda bulunamazdım.

Zira hutbeyi okuyan hatip hutbenin sonuna doğru cemaate 'amin' çektiriyor.

Her neyse bu hususlar müftülüğün sahasına girer ama biz de söylemiş olduk.

Hutbe okunurken şadırvanda yüksek sesle sohbet yapan gençlere 'yüksek sesle konuşmayın' ikazını yaptıktan sonra camii avlusuna açılmış sergide hutbeyi dinlemeye başladım.

Şadırvan hemen yanımızda…

Liseli gençlerimiz 'sohbetlerine' devam ettiler.

Biz de hutbemizi dinlemeye devam ettik.

Hatırlarsanız 'Açık Lise Meselesi' başlıklı bir yazı yazmıştım, bir hafta önce.

O yazıda ifade etmek istediğim hususlardan biri buydu.

Öğrenciler 'başı boş'.

Öğretmenlerimiz müdahale edemiyorlar.

Bir kısım aileler bu sebeple açık liseyi tercih ediyorlar/etmekteler.

Açık liseye geçişi zorlaştırmak sosyal yapıya dinamit koymak gibidir.

Sormak istiyorum Millî Eğitim Bakanlığına;

Niye açık liseye geçişi zorlaştırıyorsunuz, niye?

İmkanı olan çevresi olan en iyi öğretmeni getirerek çocuğunu üniversiteye hazırlamak isteyen aileler var/varsa;

Evladını sigara içen ve camii önlerinde camiye girmeyen gençler gibi olmasını istemeyen aileler varsa;

Evladına örgün eğitimde verilen eğitimden daha kaliteli tahsil yaptırmak isteyen aileler varsa;

Niye, açık liseye geçişi kapatıyorsunuz, niye?

Sizin derdiniz ne?

Tekrar Cuma namazına dönelim.

Hutbeyi dinliyorum.

Bu hafta Cuma hutbesinin başlığı 'doğruluk-dürüstlük ve adalet'.

Hutbeyi dinledikçe ülkemizdeki 'adalet' geldi gözümün önüne.

Gerçekten ülkemizde tarif edemeyeceğim 'yükseklikte' adaletin olduğu herkesçe malum.

Açık lise ile ilgili yönetmelik geldi aklıma.

Acaba bu yönetmelik nasıl tatbik ediliyor?

Kişiye ve kuruluşa göre farklı mı uygulanıyor?

Hangi kuruluşlar hükümete göre daha 'imtiyazlı?'

Bu 'imtiyazlı' olan kuruluşların özelliği ne?

Hangi kuruluşlar açık liseye geçiş hususunda yasak kapsamında?

Bu soruların cevabını merak ediyorum.

Cuma namazına tekrar dönelim.

Cuma hutbesi 'Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol' vecizesi ile tamamlandı.

Hz. Mevlana'nın bu vecizesini duyunca ülkemizde mevcut durumun bu vecizeyi ne kadar 'teyit' ettiğini hayretle müşahede ettim!

Gerçekten bizi idare edenler oldukları gibi mi görünüyorlar?

Mesela İstanbul sözleşmesini 'kaldırdık' diyorlar.

Fakat örgün eğitimdeki bir kısım fedakar öğretmenlerimiz 6284 sayılı kanundan dolayı öğrencileri ikaz edemediklerinden müştekiler.

6284 sayılı kanun İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için hükümetin ve özellikle KADEM tarafından hararetle desteklenerek çıkarılan kanun.

KADEM nedir, kurucuları kimlerdir, bu konuya girmiyorum.

Lütfen sizler araştırınız…

Cuma Hutbesi tamamlandı.

Cuma Hutbesinin sonunda 'İnned dîne indallahil islam' ayet-i kerimesi okunurdu, hatırlarsanız.

Bir ara bu ayet-i kerimenin okunması kaldırılmıştı 2010'lu yıllarda.

Daha sonra 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra tekrar okunmaya başlanmıştı.

Ben bu Cuma namazında bu ayet-i kerime'yi duyamadım.

Bilmem sizin dikkatinizi çekti mi?

'İnned dîne indallahil islam' ayet-i kerimesinin hutbelerde okunması tekrar kaldırıldı mı? merak ediyorum.

Acaba benim Cuma namazını kıldığım camide hatip 'sehven mi' okumadı yoksa bu hususta bir talimat mı var?

Artık camilerde Cuma namazından sonra son 5 yıldır talimatla öğle namazı kılınmıyor.

Halbuki 15 Temmuz 2016 öncesinde Cuma namazından sonra öğle namazını da kılardık.

Bunun da sebeb-i hikmetini anlamakta güçlük çekmekteyim.

Sonuç olarak;

Cuma günü cami önünde Cuma namazı kılmadan mı 'dindar nesil' yetişecek?

Çıkarılan yönetmelikleri uygularken ayırım yaparak mı 'dürüst' olunacak?

Biz Müslümanlar olarak inancımıza göre mi yaşayacağız yoksa yaşadığımız gibi inanacağız?

Rüşveti ve yolsuzluğu 'normal' olarak mı görelim?

Daha ne sayayım?