Köşemde yazdım ama galiba dikkatlere mazhar olamadı.

Bir daha yazıyorum.

Diyorum ki bu memlekette müesseseler “kurumlaşırsa” is artığı olur.

İs artığı, is…

Siz hiç soba bacası temizlediniz mi?

Doğal gaz galiba başımıza bela oldu.

Sobayı unuttuk.

Kalorifer denilen ve içinden sıcak su geçerek ısındığımız aparatlar yokken ülkemizde sobalarla ısınıyorduk.

Sobaların boruları vardı, bacalara bağlanan.

Bacalardan duman çıkardı.

Dumanın geçtiği soba borusu ve bacada is birikirdi.

Bacada biriken bu ise “kurum” denirdi.

1930’larda bir şeyler oldu  ve “cemiyet” kelimesinin yerine “kurum” lafı ikame edildi.

Ben buna takılıyorum ve diyorum ki cemiyet kelimesini soba borusuna feda etmeyelim.

Tekrar ediyorum ve diyorum ki müesseseler, müessese olarak kalmalıdır.

Müessese ile “müesses nizam” oluşur.

Kurum ile olsa olsa kurumlaşılır.

Eminim ki hâlâ anlamakta güçlük çekiyorsunuz.

Demek istiyorum ki dilimizi değiştirmişler.

Güzelim “müessese” ve “Cemiyet” gibi asırlarca kullandığımı<kelimelerin yerine “kurum” gibi tuhaf bir kelime ikame etmişler.

Habire “kurum”, “kurum” diye diye.

Anlayalım artık diyorum, anlayalım.

Bu kadar mı uyuşturuldu dimağlarımız?

Bir de “başvuru” diye laf var.

Cam kapıya yazmış “baş-vuru” noktası diye.

Başını vursan, cam kapı kırılır.

“Müracaat” deseniz ne olur?

“Canım ne fark eder? diyenlerden misiniz?

Ee  o zaman vurun başınızı, vurun!