Avrupa ülkeleri içerisinde Almanya’nın, aşırı sağ terör örgütleri bakımından sicilinin oldukça olumsuz ve kabarık olduğu görülür. Almanya ikinci dünya savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin ve sonrasında yasaklansa da Neonazi ve benzeri örgütlerinin etkili olduğu bir ülke olarak dikkat çekmektedir.

Avrupa ülkeleri içerisinde Almanya'nın, aşırı sağ terör örgütleri bakımından sicilinin oldukça olumsuz ve kabarık olduğu görülür. Almanya ikinci dünya savaşı öncesi ve sırasında Nazilerin ve sonrasında yasaklansa da Neonazi ve benzeri örgütlerinin etkili olduğu bir ülke olarak dikkat çekmektedir. Almanya'da aşırı sağcı (ırkçı - fasişt) terör örgütlerinin başlıca ve en önemli hedefinin işçi olarak oraya gidip orada yaşayan, ora vatandaşı Türkler olduğu görülmektedir. Avrupa'da yaşayanlar çok iyi bilirler ki oradaki insanların çok önemli bir kısmı kendi ırkını, milletini ve dinini üstün görüp yüceltirken, diğerlerine mensup olanları küçük görüp aşağılar, hatta ülkelerini terk etmelerini gizli ya da açık bir şekilde isterler. Hem siyasi hem de toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkan ve en çok da Türkleri etkileyen bu terörizmin yakından incelenmesi ve izlenmesi oldukça önemli olmaktadır.

Avrupa siyaseti, günümüzde oldukça artan bir hızda ırkçı, göçmen ve Müslüman karşıtı ve popülist söylemlere sahne olmaktadır. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bu söylemleri benimseyen partilerin gelişmekte olduğu gözlemlenmektedir. Dahası, bu partilerin birbirleriyle iş birliği içerisinde hareket ettiklerine de tanık olunmaktadır. Avrupa'da özgürlüğe düşman olan aşırı sağcı hareketler 2010'dan beri yükseliştedir. Aşırı sağcı hareketler Batı anayasal devletlerini - aydınlanmanın ürünlerini - tarihsel hatalar olarak görüyorlar ve teşhis ettikleri ve kıyamet olarak gördükleri sonuçlara karşı çıkıyorlar. Dolayısıyla anlamalıdır ki; aşırı sağcı tavırlar Almanya'da yaygındır. Tüm nüfus gruplarında, bölgelerde ve yaş gruplarında bulunabilirler.

Terör ve terörizmin tarihi bir kısım yazarlarca iki bin yıl öncesine kadar götürülebilmektedir. Terör 'korku ve dehşet' yaymak suretiyle baskı kurmak olarak algılandığında belki günümüzden epeyce eskilere götürülebilir, ancak stratejileri bakımından modern çağın bir ürünüdür. Bir olgu olarak ele alındığında, insanlık tarihi kadar eski olduğu ve insanoğlunun siyasi örgütlenmesine paralel bir gelişim gösterdiği görülen terörizmin, birçok ülkenin sorunu olduğu söylenebilir.

Etimolojik olarak her ne kadar 'Terör-Terrere' kelimesi Fransız devrimini izleyen Jakoben 'Korku (Terror) Hükümranlığı' ile ilişkili olarak kullanılsa da, aslında terör olgusu Âdem'e kadar uzanan çok eski bir 'gelenektir'. Kelime olarak; korku salmak, dehşete düşürmek, yıldırmak anlamlarına gelen terör kelimesi, Fransızcada 'terreur' İngilizcede 'terror' kelimesi ile ifade edilen 'terör' sözcüğü, etimolojik olarak Latince kökenli olup, 'terrere' kelimesinden türemiştir. Latinceden alındığı 13. yüzyıldan itibaren bireysel psikolojik bir ruh halini ifade etmektedir.

Günümüz dünyasında görülen terör eylemleri çok farklı amaçlar, hedefler, ideolojiler taşımakta, ayrıca çok değişik coğrafyalarda ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan terörizmin sınıflandırılması konusu yazarlara göre farklılık göstermekte ve genel kabul görmüş bir sistematiğin kullanılması mümkün olmamaktadır. Bu gerçekliğe rağmen yine de terörizmi bazı adlar altında sınıflandırabiliriz. Bunlar: Ülke İçi (Ulusal) Terörizm, Uluslararası Terörizm, Uluslar ötesi Terörizm, Devlet Terörizmi, Devlet Destekli Terörizm, Etnik Terörizm, Siber Terörizm şeklindedir.

'Aşırılık' terimine eğer bakacak olursak da; bu terim, sosyal bilimlerde tartışmalıdır; fenomeni tam olarak açıklayabilecek tek bir tanım veya teorisi de yoktur. Yalnızca idari uygulamada yaygın olarak kullanılan siyasi aşırılığın tanımı göreceli olarak görülmektedir. Uygulamaya yönelik tanım, açıkça demokratik varlığın korunmasına atıfta bulunur ve bu, Temel Kanun ile güvence altına alınmıştır. Buna göre, 'federal hükümetin veya bir devletin varlığına, güvenliğine yöneltilen, federal hükümetin, bir devletin veya üyelerinin anayasal organlarının idaresini, hukuka aykırı olarak bozmayı amaçlayan, özgür demokratik temel düzene karşı çabalar.' Siyasi yelpazenin sağ köşesinden aşırılığın özellikleri arasında 'milliyetçilik, ırkçılık, otoriter bir devlet anlayışı ve ulusal bir toplumun ideolojisi' bulunmaktadır. Aşırılık terimi bazen radikalizm ve popülizm ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Aşırılık terimi, 1970'lerin ilk yarısına kadar resmen yaygın olan radikalizmden (örneğin, anayasanın korunmasına ilişkin raporlarda) anti-demokratik ideolojileri ve hareketleri karakterize etmek için -çünkü daha az çağrıştırıcıdır- daha uygundur.

Avrupa'da aşırı sağın yükselişi her ne kadar Soğuk Savaş sonrası dönemin temel politik gündemlerinden birisini oluştursa da hiçbir dönemde içinde bulunduğumuz 10 yıl kadar dikkat çekici bir boyuta ulaşmamıştır.

1980'lerden sonra neoliberalizmin yükselişi, küreselleşmenin hız kazanması, dünya çapında artan göç hareketlilikleri, milliyetçiliğin yükselişi gibi, birden fazla unsurla birlikte anılmaya başlayan aşırı sağ partilerin yükselişi olgusu, bugün özellikle Batı Avrupa'da hem siyasal hem de toplumsal alanda büyük dönüşümler yaratacak sonuçlar doğurmaktadır. Almanya da dahil olmak üzere, genel olarak sağcı radikal harekette şiddet, milliyetçi ve nihayetinde ırkçı hegemonizm ve homojenlik ilkeleri temelinde takip edilen, yeni bir temel sosyal düzenin sahibi olarak görülmektedir.

Son yıllarda sağcı popülist ve aşırı sağcı ideolojilerin haklı gösterdiği şiddet içeren suçlar ve terör eylemleri birçok toplumu sarsmıştır. Örnek olarak da Norveç'in Utøya adasında, 22 Temmuz 2011'de aşırı sağcı, Anders Breivik tarafından 77 kişinin öldürülmesini verebiliriz. Breivik, saldırının nedeni olarak 'Avrupa'yı İslam'a ve kültürel Marksizm'e karşı savunmak istemesi' olarak göstermiştir. Almanya'da bir dönüm noktası, sağcı terör örgütü, Ulusal Sosyalist Yeraltı (NSU) tarafından 4 Kasım 2011'de yapılan duyuru olmuştur. Daha önce belirlenen NSU üyeleri –Uwe Bönhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe- dokuz kişinin öldürüldüğünü bildirmiştir.

Almanya'daki aşırı sağcı hareketler, 1945'ten beri benzer ideolojik ideologlar altında, ancak tamamen farklı ve sürekli değişen stratejik, esaslı yönelimler, uygulamalar ve örgütsel modellerle kendilerini oluşturmaktadırlar. Yeni stratejilere bir örnek, Almanya'nın çeşitli bölgelerinde aşırı sağcı ailelerin bir 'yerleşim stratejisi' anlamında belediyeler ve köy toplulukları üzerinde hakimiyet elde etme girişimleridir.

Sağcı aşırılık, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık medyada, kamuoyunda ve profesyonel bağlamda sosyal sorunlar olarak düzenli olarak tartışılmaktadır. Anayasayı Koruma Bürosu her yıl çok sayıda aşırı sağcı suç ve şiddet eylemini kaydetmektedir, ancak sağcı aşırılık çoğunlukla aktif neo-Nazi sahnesinden gelen şiddet haberleri ve görüntüleri açıkça medyada sunulduğunda ya da aşırı sağcı veya popülist partiler seçimlerde başarıya ulaştığında fark edilmektedir. Dikkati çeken bir diğer husus da, 'militan neo-Nazi', 'milliyetçi entelektüel' ya da 'popülist politikacı' kelimelerinden söz edilirken, bunların hepsinden 'aşırı sağcı' terimiyle bahsedilmektedir.

Aşırı sağcı düşüncenin boyutları ve Almanya'da ne ölçüde hakim olduğu bilimin tanımında altı boyuta ayrılmıştır: Sağcı bir otoriter diktatörlüğün tanınması, şovenizm, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, sosyal darwinizm, nasyonal sosyalizmin küçültülmesi.

Yapılan bazı araştırmalara göre, aşırı sağcı tavırlarla ilgili olarak, yaş gruplarının karşılaştırılması sonucu, yaşlıların (> 60 yaş) daha genç (14 ila 30 yaş arası) ve aşırı sağcı suçlular ve yöneticilere göre daha güçlü aşırı sağcı tutumlara sahip olduğunu göstermektedir. Eğitim düzeylerine ve istihdam durumuna bakılırsa, daha az resmi eğitime sahip insanlar, aşırı sağcı tutumlara daha yatkındır. İşsizler ortalamanın üzerinde değerler göstermektedir. Emeklilerin de yaşlılarının toplumun çalışan üyelerinin büyük çoğunluğunun aşırılık yanlılarının hemen altındadır. Üniversite mezunları nispeten düşük puanlara sahiptir, ancak sekiz mezundan biri yabancı düşmanıdır. Geçmişte, siyasi nedenlerden ötürü, aşırı sağcılık, genellikle kamusal tartışmalarda birleştirilir ve Nasyonal Sosyalizme indirgenirdi. Bugün, ulusal kompleksin bir bütün olarak Nazizm'e tabi olduğu ve bunun anlaşmazlık için ciddi sonuçları olduğu yönünde bir eğilim gözlemlenmektedir.

Almanya'da aşırı sağcı tutumlar ve bunları etkileyen faktörler, öncelikle yaygın olan yabancı düşmanlığı, şovenizm ve antisemitizmdir. Buna göre, Almanların %30'undan fazlası, Almanya'nın 'yabancılara tehlikeli derecede yabancı' olduğuna inanmakta; diğer bir %28,2 bu ifadeye kısmen katılmaktadır. Bilhassa yaygın yabancı düşmanlığı, aşırı sağcılara propagandaları için bir temas noktası sunmaktadır. Bununla birlikte, aşırı sağcı tutumlar, bir siyasi programın içselleştirilmesinden çok, bir dünya görüşünün benimsenmesidir. Farklı derecelerde de olsa tüm sosyal gruplarda bulunurlar. Hans-Gerd Jaschke'ye göre, Alman nüfusunun %10 ila 15'i bu tür tavırlara ve buna karşılık gelen bir dünya görüşüne sahiptir. Bir başka çalışmada da Alman nüfusunun yüzde 8 ila 15'inin aşırı sağcı düşünceye sahip olduğu ifade edilmektedir. Sağcı aşırılığın iki özelliği vardır; bir yandan yapılar, örneğin kuruluşlar ve gruplar tarafından tanımlanabilir. Öte yandan sağcı aşırılık, güçlü veya zayıf yönelimlere dönüşen bir tutum kalıbı olarak tanımlanabilir. Örgütlere dahil olan kişiler ve gruplar aynı zamanda güçlü ve istikrarlı aşırı sağcı eğilimlere sahiptir, ancak insanlar aynı zamanda aşırı sağcı yapılara entegre olmayan, aşırı sağcı tutumlara da sahip olabilirler.

Almanya'da Anayasanın korunması, aşırılık yanlısı parti ve örgütleri izleme ve anayasaya aykırı bir yönelim veya bunların saldırgan ve militan bir şekilde yayılması durumunda, bunları yasaklama hakkına sahiptir. Almanya'da aşırı sağcı partiler, örgütler, oluşumlar ve kapatılan aşırı sağcı örgüt ve kuruluşlar şunlardır:

Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD), Die Rechte, Pro NRW, Der 3. Weg Örgütler, Old School Society, Freie Kameradschaft Dresden, Nauener Gruppe, Gruppe Nordadler, Kameradschaft Aryans, Devrim Chemnitz, Gruppe Freital, NSU 2.0, Reichsbürger, Kuzey Kartal

Oluşumlar, PEGİDA (Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar), Kimlikçiler Hareketi Kapatılan Aşırı Sağcı Örgüt ve Kuruluşlar, Combat 18, Beyaz Kurtlar Terör Ekibi (Weiße Wölfe Terrorcrew - WWT), Altermedia Deutschland, Vatan Sadığı Alman Gençliği, Collegium Humanum, Blood & Honour Division, Freiheitliche Deutsche Arbeiterpartei, Wiking – Jugend – WJ, Nationale Offensive, Deutsche Alternative, Nationalistische Front.

Almanya'da aşırı sağ partiler bölünmüş ve zayıf bir yapıya sahiptir. Buna karşılık daha çok esnek örgütlenmelere sahip aşırı sağ hareketler güçlüdür ve aşırı sağ şiddet yaygındır. Yapılan araştırmalar neticesinde, geçmişte ve günümüzde Almanya'da yabancılardan arındırılmış bölgelerin varlığı, aşırı sağ örgüt ve siyasi hareketler açısından, Almanya konusuna daha dikkatli eğilmemiz gerektiği anlamını ifade etmektedir. Almanya'da aşırı sağcılık, genellikle bir sorun olarak algılanır ve özellikle aşırı sağcı davranışlar gerçekleştiğinde -yani aşırı sağcı bir partinin seçim başarısı veya özellikle korkunç bir şiddet eylemi- ortaya çıktığında, kamuoyunda tartışılır. Hangi grupların aşırı sağcı tavırlara sahip olduğuna, daha yakından bakıldığında, Doğu ve Batı Almanya'da her yaştan, kadın ve erkek, sendika ve kilise üyeleri ve tüm seçmenlerin aşırı sağcı tavır yaydığı görülmektedir.

Bir sonraki köşe yazımda, sizlerle örgütlerin eylemleri ve işledikleri suçlara değineceğim. Bir sonraki köşe yazımda buluşmak dileğiyle…