Aylardır, haftalardır köpek sorunu gündemi meşgul ediyor. Aslında son on yıldır hepimizi ilgilendiriyordu bu sorun. Köpek sorununun birçok boyutu var. Dostlarımız benden köpek ile ilgili yazı yazmamı ısrarlı istiyorlar.

Çeşitli TV kanallarında, dost meclislerinde resmi mahfillerde köpek sorunu konuşuluyor. Siyasetçilerin gündemini teşkil eden ilk sorunlardan biri bu.

Resmi rakamlara göre Türkiye’de sokakta başıboş köpek sayısı 4 milyon civarında. Şayet bu rakamlar doğruysa önümüzdeki 5 sene içinde 20 milyondan fazla köpek Türkiye “nüfusuna” dâhil olacak. Düşünebiliyor musunuz; önümüzdeki 5 yıl içinde 20 milyondan fazla köpek.  Bunlar resmi rakam. Sayının bundan daha fazla olduğu kanaatindeyim.

Ben burada herkesin konuştuğu hususları tekrar etmeyi düşünmüyorum. Farklı bir açıdan köpek sorununa değinmek istiyorum. İki açıdan bu soruna dikkat çekmek istiyorum.

Birincisi kısmen sosyal medyada paylaşılmış. Ben biraz daha açmak istiyorum. Adını vermek istemediğim bir internet sitesinde köpek ile çocuk mukayese edilerek bir soru sorulmuş ve verilen cevaplar akla ziyan. 

Soru şöyle: 5 senelik köpeğini mi kurtarırsan bir çocuğu mu?”.

Hani derler ya, “çağımız doğru cevap aramak çağı değil, doğru soru sormak çağıdır”. Çok doğru söylemişler, cevap vermek kolaydır. Esas olan doğru soruyu yöneltmektir. Soru doğru olursa cevap bulmak hem kolaydır hem de işe yarar.

Şimdi ben bu köpek sorusunun neresini düzelteyim?

Çocuk değimiz varlık bir insandır, insan. İnsan ile hayvanı aynı kefeye nasıl koyabiliriz? Bir insan ile hayvanı aynı seviyede kabul edilebilir mi? İnsanların hayvanlaşması normal midir? Bu soruda böyle bir ima var. Bu nasıl kafadır? Bu nasıl anlayıştır?

Köpek ile çocuğun eşleştirilmesi sosyal yapının bozulmasının en tehlikeli sinyallerindendir. Daha acısı köpek çocuktan daha “değerli” kabul ediliyor. Böyle bir seviyeye nasıl geldik? Nerede hata yapıldı? Toplum böyle bir çukura nasıl yuvarlandı? Hayvan ile insanın aynı seviyede olması veya hayvanın insandan daha “değerli” kabul edilmesinin arka planında ne olabilir?

İkinci dikkat çekmek istediğim konu zamanlamayla ilgilidir. Köpek sorununun gündeme geldiği tarihe dikkat ediniz. Kurban Bayramı’na bir ay kalmış, gündeme köpek sorunu getirilmiş. Burada bir bit yeniği görmüyor musunuz? Köpek sorunu ele alınırken “Hayvan hakları” kapsamında alındığına dikkatlerinizi çekmek isterim. “Hayvan hakları” meselesiyle Kurban Bayramı’nı birlikte düşünün bakalım. Konu nereye gider?

Öteden beri bir kısım çevreler, hayvan haklarını bahana ederek Kurban Bayramındaki kesilen hayvanları diline dolayıp Müslümanların dini ibadetlerine saldırmak istemektedir. Köpek sorunun zamanlamasında böyle bir tehlike hissediyorum. Temenni ederim yanılmış olayım.

Köpek sorununda dikkat çekmiş olduğum bu iki boyutunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sorun nasıl çözülür? Dünyada nasıl çözüyorlar?  Konu araştırılır, bir çözüm bulunur ve bulunacaktır.

Asla unutmamak lazımdır ki, sorunun kaynağı ile çözüm aynı olmaz. Bilmem dikkat ettiniz mi hayvan haklarını istismar ederek rant elde edenler kasaları doldurarak köşelerini dönüyorlar. Bu sorunu gündeme taşıyanların bir kısmıyla sorunun çözülmesinin mümkün olmadığı kanaatindeyim. Çünkü sorunu gündeme getirenlerin bazıları ve özellikle sesleri çok çıkanlar köpeklerden rant elde ediyorlar.

Köpek sorunuyla ilgili olarak iki noktaya dikkat çektim. Tekrar ederek ve altını çizerek ifade etmek isterim ki, insan ile hayvan aynı değildir ve olamaz. Olmamalıdır. Hayvan, hayvandır. İnsan da insandır. Hele hele bir çocuğumuzu köpek ile ayın seviyede tutmak akla ziyandır. Bu çocuk ister bizim çocuğumuz olsun isterse başkasının olsun, fark etmez. Fark etmemelidir. İnsan evrenin en değerli varlığıdır. Evrenin merkezinde insan vardır. Vesselam…