Hareketli, gerilimli günlerden geçiyoruz.

Hareketli, gerilimli günlerden geçiyoruz.

Ne zaman Türkiye’de kabuk değişimini sağlayacak, köklü değişim yapacak, kökten yenilenmeyi gerçekleştirecek adımlar atılsa, daha doğrudan bir ifadeyle ne zaman başkanlık sistemime dönük ciddi bir sürece girilse gündemi sarsacak olaylar peş peşe geliyor.
17- 25 Aralık gibi, 15 Temmuz gibi…
Şimdi de “Yenikapı ruhuyla” oluşan birlik atmosferini sarsacak, ülkeyi yeniden bir iç çatışma ortamına götürecek bir yere doğru sürükleniyoruz.
Terörist örgütün ve siyasal uzantılarının provokatif eylemleri, bunlara karşı gerçekleşen reaksoyanel önlemler ve bunun gerilimi tırmandırıcı içteki ve dıştaki yansımaları…
“Üst akıl” boş durmuyor.
***
Bu gerilimli atmosfere rağmen Türkiye’yi geleceğe taşıyacak politikalar için kafa yoranlar, çalışanlar, proje üretenler de var.
Antalya’da iki gün süren UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun “Büyük Buluşma”sı bunun bir örneği.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO, 2015 yılından itibaren gelecek 15 yılı hedefleyen 2030 hedeflerinin ana konseptini “Sürdürülebilir Kalkınma” olarak belirledi. Bu kapsamda teşkilatın her organı kendi alanlarında bu hedefler doğrultusunda planlamalar yapıyor.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın bizzat katıldığı, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın da video konferans sistemiyle mesajlarını ilettiği UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun “Büyük Buluşması”nda da bu hedefler gündeme getirildi, bildiriler sunuldu, tartışmalar yapıldı.
Milli Eğitim Bakan Yılmaz, barış, hoşgörü, diyalog uzlaşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç durulan bu dönemde UNESCO’nun çalışmalarının önemine işaret ederken her bireyin temel hakkı olan eğitimin sürdürülebilir kalkınma için bir ön koşul olduğunu belirtti. Daha kaliteli eğitim için çaba verdiklerini belirten Yılmaz, bu çerçevede yabancı dil eğitimine ağırlık verileceğini bildirdi. Bakan Yılmaz, göçmen çocukların eğitimine de değindiği konuşmasında 833 bin Suriyeli çocuktan 479 binin okullarda olduğunu, tamamının eğitimi için de çalışmalar yürüttüklerini anlattı.
Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı da video mesajında “herkes için eğitim kadar herkes için kültürün de önemli olduğuna işaret etti. Avcı’nın video mesajında sevimli Van Kedisi Pamuk’un kamera önünden geçerek verdiği selam salonda mütebessim bir hava oluşturdu.
Türkiye’yi UNESCO Genel Merkezinde temsil eden, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bölüm Direktörü Gülser Corat sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda her ülkenin deneyimlerine göre evrensel bir iş birliği oluşturmanın gereğine işaret ederek, "alışılagelmiş kalkınma gündeminin ötesine geçip, barışçı, adaletli ve yetkin bir yönetişim ve insancıl amaçlar içeren bir vizyon getirmek gerekiyor" dedi.
Sakarya Milletvekili Mustafa İsen de Türkiye'nin kültürel anlamda süper bir güç olduğunu belirterek bu gücün uluslararası arenadaki konumumuzu güçlendirmede de çok önemli bir enstrüman olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye'nin UNESCO'daki görünürlük ve itibarının daha pekiştiğini, yeni kazanımlar elde ettiğini anlatan Dışişleri Bakanlığı Yurtdışı Tanıtım ve Kültürel İlişkiler Genel Müdürü, Büyükelçi Lale Ülker’in “UNESCO’daki bu güçlü mevcudiyetimizi, geleneksel olarak yoğun ve zorlu siyasi konulardan oluşagelen dış politika gündemimizin yumuşak, sıcak ve gülümseyen yüzü olarak nitelendiriyoruz" şeklindeki sözleri dikkat çekiciydi.
UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz da gelişmiş ülkelerin kaynaklarını paylaşması gerektiğini belirterek “yokluk dövüştürür, varlık barıştırır” dedi. Oğuz’un, kaliteli yaşamanın ve yaşlanmanın bir hak olduğu, Musul’da, Halep’te atılan bombalarla insanların yaşama ve yaşlanma haklarının elinden alındığı yolundaki sözleri anlamlıydı.
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Bayrakdar’ın başkanlığındaki İletişim İhtisas Komitesi’nin raporuna bir sonraki yazımızda değineceğiz.
***
Ülkemizde yaşanan sorunlara, Türk halkının demokrasiye sahip çıkan destansı müdafaasına gözünü kapatan batılıların dumanlı havayı fırsat bilip Türkiye’ye yönelik tehditlerine rağmen Türkiye kabuk değişimini sürdürecek.
Cumhuriyetin 100. Yılında daha kalkınmış bir Türkiye yolunda adım adım ilerleyeceğiz.
Birleşmiş Milletlerin belirlediği 2030 sürdürülebilir kalkınma hedefleri de yolumuza ışık tutacak.