Ramazan Ayı içerisindeyiz. Bugün 16. orucumuzu tutuyoruz. Yarın 17 inşallah. Maalesef, Siyonist terörist İsrail her Ramazan Ayı’nda olduğu gibi bu yılda da Kudüs’te Mescid-i Aksa’da zulüm yapıyor.

Ramazan Ayı içerisindeyiz. Bugün 16. orucumuzu tutuyoruz. Yarın 17 inşallah. Maalesef, Siyonist terörist İsrail her Ramazan Ayı'nda olduğu gibi bu yılda da Kudüs'te Mescid-i Aksa'da zulüm yapıyor. Zaten Filistinli Müslüman Kardeşlerimiz 70 yıldan fazladır zulüm, baskı ve işkence altındalar. Bunun sebebi Siyonist Terör Oluşumu İsrail'dir.

Dikkat ederseniz 'İsrail'den sonra Devlet' demedim. 'Oluşum' dedim. Ben İsrail'i asla ve asla Devlet olarak kabul etmedim. Ölse de kabul etmem.

Bu tespitimden sonra asıl önemli bir tespitime yer veriyorum. İsrail eninde-sonunda şu anki bulunduğu topraklardan kovalanacak ve kendilerini tarihteki aynı akıbet beklemektedir.

Bunu yazarken kendi kafamdan konuşmuyorum elbette. Kur'an-ı Kerim'deki 4 ayet-i kerimeye istinat ediyor ve oradan ilham alıyorum. Bir de şu gerçektir. Hiçbir zulüm sonsuza dek sürmez. Zulmeden kendi sonunu hazırlar. Siyonist İsrail zulmediyor ve kendi sonunu kendi hazırlıyor.

İsterseniz gelin, Kur'an-ı Kerim'in 17. Suresi İsra'daki şu 4 ayet-i kerime üzerinde tefekkür eyleyin, tefekkürden öte gelin bu 4 ayeti kerimeyi mütalaa eyleyin.

'Biz kitapta İsrailoğulları'na şöyle bildirmiştik: 'Yeryüzünde mutlaka iki defa fesat çıkaracak, çok böbürleneceksiniz.' Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi. Bir zaman sonra onlara karşı size tekrar üstünlük verdik, servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; adamlarınızın sayısını daha da çoğalttık. Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz. Nihayet ikinci cezalandırma vakti gelince, düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yakıp yıksınlar istedik.' (İsra Suresi, 4-7)

İsrail'in ilk fesat ve bozgunculuk dönemi İsa Aleyhisselamın doğumundan yani Milat'tan öncedir. İsrail artık o bölgede Milattan önce kaç yıl hüküm sürdü, bilinmez. Ancak şu biliniyor. Babil Kralı Buhtu'n-Nasr, Kudüs'ü ve Beytü'l-Makdis'i yerle bir etti ve Yahudileri Filistin'den sürdü. O sürgün tarihi Milattan önce 598'dir. Bu tarihten 1948 yılına yani İsrail'in kurulduğu 1948 yılına kadar bir hesap yapalım ve 1350 yıl Yahudiler'in yersiz ve yurtsuz olduklarını hatırlayalım. Yurtsuz Yahudiler, İngiliz ve ABD desteği ile Filistin'e yerleştirildiler. Maalesef terör oluşumu meydana getirdiler. Babil Kralı'ndan sonra elbette bir yiğit daha çıkacak ve İsrail'i Filistin'den ve Kudüs'ten çıkaracaktır. Bu bir kesin ve beklenen sondur Siyonist Yahudiler için.

Şu anda bu Mübarek Ramazan Günü'nde Siyonist Yahudiler Mescid-i Aksa, ilk kıblemizi işgal ettiler. Ancak yukarıda zaten ayette belirtiliyor ve bizler yani Müslümanlar tekrar Mescid-i Aksa'ya gireceğiz ve o kirli ayaklı, o necis yaratıkları Mescid'ten çıkaracağız. Allah'ın izniyle. Çünkü bunu Siyonist Yahudiler istiyor. Nasıl mı istiyor? Zulmederek istiyor. Zulüm yapan kendi sonunu hazırlar. Bu durum, bu kadar net ve açıktır. Hiçbir tartışmaya gerek yok. Tarihlerden beri değişmeyen gerçektir. Zulüm asla sürmez. Zulmeden kendi sonunu hazırlar.

Yazımın bu noktasında şunu hassaten belirteyim. Bizim düşmanlığımız Yahudilere asla değildir. Yahudilerden elbette Siyonizm'e karşı olanlar vardır. Bizim düşmanlığımız yalnız ve yalnız Siyonistleredir. İster Yahudi olsun, ister Yahudi olmasın, kim Siyonist ise bizim bu Dünya'daki birinci düşmanımızdır.

İşte bu noktadan hareket ettiğimiz için, toptancı hareket etmediğimiz için, konuya basit bakmadığımız için İsrail, Siyonizm, Yahudilik ve Musevilik arasında da fark görmekteyiz. Biz zalim idarecilere ve insanlık düşmanı olarak gördüğümüz Siyonist fikirlere karşıyız. Yahudilerle ve Musevilerle hiçbir sorunumuz yok. Herkes inancını istediği gibi yerine getirsin. Bundan rahatsızlık duymayız, bilakis memnun oluruz.

Şimdi şu soruyu sorabilirsiniz. Siyonistlere neden düşmansın? Evet, bu soruyu cevaplıyorum. Ben, İsrail ve Siyonizm karşıtıyım. Bu ikisinin yalnızca İslam ve Müslümanlar için değil, tüm Dünya için bir tehdit ve büyük bir tehlike olduğunu açıkça belirtiyorum.

Evet, bu iki şeye karşı olmamın nedeni başta İnsanlık adınadır. Çünkü, İsrail ve Siyonizm, ırkçıdır. Yalnızca Yahudileri düşünen ve onları üstün ırk sayan, diğer tüm insanları da adeta köle gören bir hastalıklı zihin ve şeytani bir zihniyettir.

Bir insan olarak elbette İsrail ve Siyonizm'e bu sebepten karşı gelirim. Zaten elhamdülillah Müslümanım ve imanım var.İmanım da İsrail ve Siyonizm'e karşı olmamı gerektiriyor.

Öyleyse şu iki neden kendisini hemen belli ediyor:

1-Benim imanım İsrail ve Siyonizm ile problemli olmamı gerektiriyor.

2-Benim insanlığımı İsrail ve Siyonizm ile problemli olmamı gerektiriyor.

İsrail ve Siyonizm ile barışık olursam, maazallah, imanım gider, kesinlikle insanlığım gider.

Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa, tüm Hak dinlerin (İbrahimi Dinlerin) kutsal şehri Kudüs Siyonist İsrail askerlerinin pis çizmeleri altında iken ben nasıl İsrail ile hiçbir sorun taşımam. Ben o takdirde nasıl Müslüman olabilirim? Ebette, gerçek Müslüman İsrail'e ve Siyonizm'e karşıdır, ben de karşıyım.

İnsanlığım da İsrail'e karşı olmamı gerektiriyor. Siyonizm öyle bir sapkın fikir ki, 'belli bir ırkın üstünlüğünü ve o ırkın diğer ırktan insanlara yaşama hakkı tanımadığı bir sapkın anlayıştır.' Bu sözümün ne anlama geldiğini merak edenler açsın İsrail'in kuruluş gerekçelerini ve Siyonizm'in hedeflerini ilgili kitaplardan okusunlar. Zaten gerçek Yahudiler ve asıl Museviler de İsrail'e ve Siyonizm'e karşıdır. Hazreti Musa'nın getirdiği bir Din'e gerçekten sahip çıkanlar, Hazreti Musa'nın On Emri'ne uyanlar, hiçbir cana kıyar mı, hiç Dünya'da zulüm işler mi, sömürü düzeni dediğimiz kapitalist sisteme sahip çıkar mı? Elbette mümkün değil. Maalesef, Yahudiler'den büyük kısmı artık Musevi değil. Musevi olsalar Hazreti Musa'nın yolunda giderler.

Sözümü ve yazımı uzatmayayım. Ben İsrail ve Siyonizme düşmanım. Ben Yahudilere ve Musevilere düşman değilim. Şimdi bize de zaman zaman Yunus Emre'den öğütler vererek hatırlatmalarda bulunanlar oluyor. İsrail ve Siyonizm, Yahudilik ve Musevilik arasındaki farkı bilmeyenlerin Yunus Emre'nin "yaratılanı sev, Yaratan'dan ötürü" diyerek öğüt vermeleri, tamamen şuursuzluk göstergesidir. Evet, ben de tüm yaratılmışları en baştan Dinimiz İslam'ın bir gereği olarak seviyorum. Ancak, insanlar arasında zulüm yapanlar varsa, onları nasıl seveyim? Bu farkı göremeyenlere, Allah İslami şuur nasip eylesin.

Yazımın bu noktasında, 1492 yılını ve Osmanlı Sultanı II. Beyazıd'ı hatırlatıyorum. 1492 yılında İspanya'da yönetimde olan I. Isabel ve II. Ferdinand, Yahudilere zulüm yaparak, onları o tarihte her türlü işkenceye ve katliama tabi tutarken, Yahudileri Osmanlı topraklarına kabul ederek onları kurtaran Padişah II. Beyazıd'tır. Şunu herkes bilsin bizim dinimiz hiçbir kimsenin zulme uğramasına asla ve asla izin vermez. İşte iyi bir Müslüman olan II. Beyazıd ölüm tehlikesi ve zulüm içerisinde olan o tarihte 150.000 Yahudi'yi kurtararak gemilerle Osmanlı topraklarına taşımıştır. Yahudiler yine zulüm görse, onları yine kurtarırız. Çünkü biz Müslümanız.

Ancak, biz Müslümanlar olarak o yıllarda mazlum olduğu için nasıl Yahudilere sahip çıkmışsak, şimdi zulmettikleri için onlara karşı geliyoruz ve onları o topraklardan çıkartacağız. Çünkü bunu kendileri istiyor. Zulmediyorlar çünkü. Kim zulmederse kendi sonunu hazırlar. Şu anda Siyonist Yahudiler zulmediyor ve kendi sonlarını kendi hazırlıyorlar. Ve inşallah İsra Suresi'ndeki haber tecelli edecektir.

Vesselam.