Adnan Oktar grubuna yönelik operasyonda polisin hazırladığı fezleke ve savcılığın hazırladığı sevk yazısında şok detaylar yer aldı. Adnan Oktar grubunun FETÖ/PDY benzeri bir yapılanma olduğunun anlatıldığı belgelerde, örgütün yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet gösteren yabancı ülke kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu, bu kapsamda bu kişi ve kurumlara bilgi ve belge temin ettiklerine dair bulgulara erişildiği, örgütün sahip olduğu ekonomik imkan ve varlıklı örgüt üyesi portföyü sayesinde kamu görevlileri ile irtibat kurarak kimi zaman rüşvet ve haksız menfaat sağlamak suretiyle aleyhlerinde vuku bulabilecek olgu ve olaylardan önceden haberdar oldukları ifade edildi.
Mağdurlar ise verdikleri ifadede cinsel saldırısına uğradıkları
Adnan Oktar’dan şiddet de gördüklerini anlattı. Bir çocuk mağdur
ise “Adnan Oktar bana devamlı ‘13 yaşına geldiğinde
evleneceğiz’ diyordu” şeklinde ifade verdi.
"KEDİCİKLER'LE ALGI"
Milliyet'ten Ferit Zengin'in haberine göre; polis fezlekesi ve savcılık sevk yazısında Adnan Oktar grubu, şöyle anlatıldı:
“Şüpheli Adnan Oktar’ın öncülüğünde örgüt içerisinde gerçekleştirilen, sözde dini bir cemaatten beklenmeyecek nitelikteki cinsel içerikli sapkın davranışlarının örgüt mensupları arasında masum ve normal karşılanması için sözde ‘Mehdilik’ görevi yürüttüğüne inandırılan Adnan Oktar’ın sahip olduğu gizli ilim sayesinde her yaptığının kolay kolay herkes tarafından anlaşılamayan kutsal bir anlamı olduğu, sözde ‘Mehdilik’ görevini rahat ve gizlilik içerisinde yürütülebilmesi amacıyla kendisine engel olabilecek kesimlere karşı sanki sapkınlık içerisinde oldukları görüntüsünün verilmeye çalışıldığı yönünde yalanların kullanıldığı, A-9 isimli örgüte ait kanaldaki İslamiyet’le hiçbir ilgisi olmayan gülünç program ve görüntülerin, bu bağlamda kamuoyunda da bilinen ‘Adnan Hoca’nın kedicikleri’ söyleminin de yine örgütün asıl amaç ve hedeflerini, suç içerikli faaliyetlerini gizlemek amacıyla kullanılan algı çalışması olduğu anlaşılmıştır.”
"İMAM KARDEŞLER"
“Adnan Oktar’ın liderliğini yaptığı örgüt içerisinde farklı
alanlardan sorumlu, sözde imam konumundaki örgüt yöneticileri ve
mensuplarından oluşan FETÖ/PDY benzeri bir yapılanma söz konusudur.
(örneğin; imam kardeşler, imam bacılar, adliye imamı, para imamları
gibi) Aynı şekilde şahısları ailelerinden para kopararak örgüte
kazandırma, ‘infak’, ‘himmet’ ve ‘ecir’ adı altında dini duygular
sömürülmek suretiyle örgütsel faaliyetlerde kullanılmak üzere para
toplama konularında da yine FETÖ/PDY terör örgütünün yöntemlerine
benzer bir faaliyet stratejisi uygulanmaktadır.
Daha da önemlisi örgüt lideri Adnan Oktar’ın örgüt içi konuşmalarda ve A-9 televizyon kanalındaki programlarında FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen’in ‘Mehdinin’, yani kendisinin en büyük yardımcısı ve büyük bir alim olduğu yönünde açıklamalar yaptığı, 17/25 Aralık süreci sonrasında dahi bir kısım örgüt mensuplarıyla özel toplantılar yaptığı, önemli ulusal yayın kuruluşlarında, büyük firma ve holdinglerde çalışan bir kısım örgüt mensuplarının FETÖ/PDY yapılanmasına benzer şekilde örgütün faaliyetlerine yararlı istihbarat toplamak için kullandıkları bilinmektedir. Örgütün finans kaynaklarıyla ilgili olarak ise; örgüt mensupları ve sempatizanlarının FETÖ benzeri bir yöntemle dini duyguların sömürülmesi suretiyle ‘infak’, ‘himmet’ ve ‘ecir’ adı altında örgüte para topladığı, bu paraların Global Yayıncılık isimli örgüte ait şirketin hesabında kitap dağıtımı için gelen para şeklinde gösterildiği, ayrıca önemli örgüt mensupları adına açılan yurt içi ve yurt dışı şirketlerden sürekli örgüte finans kaynağı sağlandığı, önceden hedef olarak seçilip çeşitli zihin yıkama yöntemleriyle örgüt ağına düşürülen varlıklı şahısların da yine din sömürüsü altında mal varlıklarını örgüte aktarmalarının sağlandığı, bunların dışında 05/06/2018 tarihli MASAK raporuna göre örgüt mensupları ve yöneticilerine ait şirketlerin yetkililerinin şirketlerin mal satışlarından elde edilen gelirleri şirkete aktarmadan örgütle bağlantılı şahıslara vermek suretiyle parayı kaynağından uzaklaştırma, banka kredilerini ödemeyerek üçüncü kişilere aktarma, yeni kurulan ticari faaliyeti olmayan şirket hesaplarına nakit yatırma ve bu hesaplardan para çekme, gayrimenkul edinme ve akabinde gayrimenkulün mülkiyet yapısını sürekli değiştirmek veya mülkiyet hakkını paylara bölerek sürekli el değiştirme fiillerinin kara para aklamaya matuf oldukları, örgüte ait Global Yayıncılık firmasını yurt dışı şirketlerden gelen bir kısım transferlerin de yine örgütsel kaynakları gizleme ve aklamaya yönelik işlemler olduğu anlaşılmıştır.”
"DEJENERE AMAÇLI"
“Sahte ve tahrif edilmiş de olsa dini bir cemaat görüntüsü vermeye
özen gösteren örgütün lideri şüpheli Adnan Oktar’ın, kendince örgüt
yapısının menfaati doğrultusunda uydurup mecbur kıldığı kurallar
doğrultusunda şekillendirdiği örgütün, çoğu zaman zengin ve fiziki
görünümü itibarıyla dikkat çekici kadın ve erkekleri örgüt ağına
çekerek, mal varlıklarını örgüte aktarmalarını sağlamak sureti ile
sömürdüğü, bu sayede ihtişamlı bir yaşam izlenimiyle örgüte yeni
elemanlar kazandırmanın hedeflendiği, zihin yıkama yöntemleriyle
örgüte dahil edilen şahısların soruşturma dosyasındaki bulgulardan
da anlaşılacağı üzere yıllarca madden ve manen sömürüldükleri, bir
yandan İslam ve genel ahlaka aykırı görüş ve düşüncelerle örgüt
yapısını geliştirip ayakta tutmak isteyen örgütün diğer taraftan
Türk-İslam kültür ve geleneklerini dejenere etmeyi amaçladığı, bu
faaliyetler yapılırken örgüt yapılanması içerisinde birçok yaşı
küçük mağdura yönelik cinsel istismar, büyüklere yönelik cinsel
saldırı, alıkoyma, şantaj suçları işlendiği, kamuoyuna örgütün
gösterilen yüzü ile kapalı yapısı içerisinde işleyin tamamen farklı
olduğu, örgütün karanlık yapılanmasından ayrılmak isteyenlerin
örgüt içerisinde elde edilen kaset ve görüntüler ile şantaj
yapılarak örgüt yapılanması içerisinde kalmaya devam etmek için
zorladıkları yahut aynı yöntemle örgüt ile irtibat kesilse dahi
aleyhe şikayette bulunmasının engellendiği...”
"SİLAHLI SUÇ ÖRGÜTÜ"
“21/12/2017 tarihli açık kaynak araştırmasına dair tutanak ve
ihbarlar başta olmak üzere soruşturma sürecinde elde edilen
bulgulardan da anlaşılacağı gibi örgütün yurt dışında Türkiye
Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet gösteren yabancı ülke kurum ve
kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu, bu kapsamda bu kişi ve kurumlara
bilgi ve belge temin ettiklerine dair bulgulara erişildiği, örgütün
sahip olduğu ekonomik imkan ve varlıklı örgüt üyesi portföyü
sayesinde kamu görevlileri ile irtibat kurarak kimi zaman rüşvet ve
haksız menfaat sağlamak suretiyle aleyhlerinde vuku bulabilecek
olgu ve olaylardan önceden haberdar oldukları, yine örgüte ait A-9
isimli televizyon kanalı kısmen de olsa hak etmediği halde
toplumsal tabanda sempati kazanılmaya çalışıldığı, sahte kuyumculuk
ve sözde can güvenliği gerekçesiyle yasal görünüm altında olsa da
usulsüz temin edilen tabanca vs. silahlarla örgüt üyelerinin
silahlandırıldığı, hatta bu kapsamda 11/07/2018 günü yapılan arama
el koyma işlemi sürecinde örgüt üyesi Şüpheli Mert Sucu’nun usuli
işlemleri yapmak amacıyla gelen polis memurlarına öldürmeye yönelik
tabanca ile ateş ettiği, bu yönüyle örgütün silahlı suç örgütü
anlaşılmıştır.”
"MEHDİ OLDUĞUNA ÜYELERİ İNANDIRDI"
“Şüpheli Oktar’ın ‘mehdi’ olduğuna örgüt üyelerini inandırdığı,
örgüt içerisinde hazırlanmış olan ‘Eğer bu davadan ayrılırsam
Allah’ın, meleklerin ve tüm lanet edicilerin laneti üzerime olsun’
şeklinde yemin metniyle dini duygular üzerinden örgütten ayrılmayı
engelleme gayreti içerisinde olduğu, yemin metnini ve mehdiye biat
kavramını örgüt üyeleri üzerinde mutlak bir hakimiyet sağlamak için
kullandığı anlaşılmıştır.”
OKTAR'A SUÇLAMALAR
Sevk yazısında, şüpheli Oktar hakkındaki suçlamalar şu şekilde
sıralandı: “Görüntü tespitleri, mağdur ve müşteki ifadeleri, adli
muayene raporları, görüntü ve açık kaynak tespitleri, tape
kayıtları ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde
şüpheli Oktar’ın silahlı suç örgütünün kurucusu ve elebaşısı
konumunda olduğu, örgütün faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen
tüm cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden
yoksun kılma, şantaj ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini
aklama suçlarından sorumlu olduğu, ayrıca iki mağdura yönelik
cinsel istismar, iki kişiye yönelik cinsel saldırı, 22 kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma suçuna bizatihi iştirak ettiği
anlaşılmıştır.”
BAKIŞINI BEĞENMEDİ DİYE DAYAK ATMIŞ
Soruşturma kapsamında mağdurlar da ifade verdi. Çocuk mağdurların
ifadeleri kan dondurdu. Çocuk mağdur S.M, Adnan Oktar’ın kendisine
devamlı, “13 yaşına geldiğinde evleneceğiz” dediğini anlattı. Bir
başka mağdur H.U ise cinsel saldırısına uğradığı Oktar’ın, bir kez
bakışını beğenmediği için kendisine şiddet uyguladığını
anlattı.