Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmada tanıklık yapan Astsubay Ali Küpeli, olay tarihinde faaliyet izleme merkezinde nöbetçi olduğunu söyledi.

Muhabere merkezinde astsubayın kendisini arayıp, Genelkurmay'dan mesaj geldiğini söylediğini aktaran Küpeli, tek sayfalık atama mesajında 4 general ve bir kurmay albayın görevden alındığı bilgisinin yer aldığını anlattı.

İstihbarat Binbaşı Aziz Çiçek'e gösterdikten sonra dönemin tümen komutanı emekli Tümgeneral Erdoğan Akyol'un hesabına mesajı gönderdiğini belirten Küpeli, daha sonra tabur komutanı tutuksuz yargılanan Yarbay Erdal Yetim'i arayıp karargaha gelmesini istediğini ifade etti.

Bir süre sonra faaliyet izleme merkezine gelen Yetim'e "Garip bir mesaj geldiğini, bakmasını istedim. O da okudu, daha sonra oradan ayrılıp ayrılmadığını hatırlamıyorum" diyen Küpeli, bu sırada izleme merkezine sanık Binbaşı Selim İlhan'ın gelerek, Genelkurmay Başkanlığını teröristlerin bastığını, bunun için mesaiye geldiğini söylediğini ifade etti.

Tümen nöbetçi astsubayın kendisini ikinci kez arayıp, sıkıyönetim direktifi konulu bir mesaj daha geldiğini söylediğini bildiren Küpeli, daha sonra sanık Albay Faruk Yaman'ın sözde atamalara ilişkin mesajın çıktısını istediğini, buna yetkisi olmadığını söyleyince kurmay başkanı Albay Sıddık Çoban'ın araya girerek mesajı hesabına göndermesini istediğini anlattı. Söyleneni yaptığını ifade eden Küpeli, sanık Binbaşı Semih İlhan'ın kendisine faaliyet izleme merkezi amiri olduğunu belirterek, Ankara haritasını istediğini aktardı.

Söz konusu emri yerine getirmeyeceğini İlhan'a ilettiğini belirten Küpeli, televizyonda Başbakan Binali Yıldırım'ın "küçük bir gurubun kalkışması" açıklamasını gördüğünü söyledi.

- "Herkes darbeyi konuşuyordu"

Faaliyet izleme merkezine gelen sanık Albay Yaman'ın, Binbaşı Levent Sebahattin Güldağı'na "Sen ne biçim binbaşısın, git ceride defterini bul, tankların plakalarını yaz, arkadaşlarımız şehit oluyor, sen ne yapıyorsun?" diye çıkıştığını anlatan Küpeli, Güldağı'nın Yaman'a karşı çıktığını iddia etti.

Küpeli, bu sırada okul komutanı tutuksuz sanık Albay Sefa Alkan'ın da gelen sözde emir mesajlarını okuduğunu, gelişmeler karşısında herhangi bir şey yapmadığını öne sürerek, "Faaliyet izleme merkezine gelip o mesajları (sözde sıkıyönetim direktifi ve ekleri) gören herkes darbe yapıldığını biliyordu. O saatten sonra herkes darbe girişimine ilişkin konuşmalar yapıyordu." dedi.

Sözde darbe bildirisinin TRT'den okunmasından kısa bir süre sonra tümene komutan olarak atanan darbe sanığı eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in silahlı bir grup teğmenle faaliyet izleme merkezine geldiğini belirten Küpeli, bunun üzerine oradan ayrıldığını söyledi.

Faaliyet izleme merkezinden çıktığı sırada sanık eski Teğmen Resul Doğan'ın kendisine "Kaçarsan ne olacağını biliyor musun?" dediğini savunan Küpeli, "Sabah saatlerinde, içinde plastik kelepçe ve telsizlerin olduğu kutuyu bir erin taşıdığını gördüm. Getirmesini istedim ancak tanımadığım biri bana 'başçavuşum karışma sen' diye uyardı. Bu telsiz ve kelepçeler akşam faaliyet izleme merkezine getirilmişti." ifadelerini kullandı.

- "Sözde atama listesi geldi"

Tanık Binbaşı Aziz Çiçek de karargahta bulunduğu sırada Astsubay Ali Küpeli'nin kendisine, tümen komutanı Akyol'un görevden alındığını gösteren sözde atama mesajını gösterdiğini, bunun üzerine kurmay başkanı Albay Sıddık Çoban'ı gelişme hakkında bilgilendirdiğini anlattı. Çoban'ın da Tümgeneral Akyol'u arayıp, görevden alındığına ilişkin bir mesaj geldiğini söylediğini aktaran Çiçek, bir zaman sonra sanık eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in bir gurup askerle karargaha geldiğini kaydetti.

Kırker'in yeni tümen komutanı olarak atandığını söylediğini ifade eden Çiçek, "Atama emrinden kısa bir süre sonra Akyol da karargaha gelerek makam katına çıktı. Bir zaman sonra görevden alındığını söyleyerek herkesle vedalaştı. Bu sırada Albay İsa Sancaklı da 'Hadi komutanım, hadi komutanım' diyordu." diye konuştu.

Çiçek, bu gelişmeler üzerine kendi birliğine gittiğini söyledi.

- "Tanklar halka ateş ede ede çıkacak"

Uzman Çavuş Hakan Alaca da evinde bulunduğu sırada Başçavuş Hulusi Yıldız'ın kendisini arayıp, terör saldırısı olduğunu, karargaha gelmesini istediğini aktardı. Bunun üzerine karargaha gelerek mühimmat almak için tanklarla cephaneliğe gittiklerini belirten Alaca, zırhlı araçlarla nizamiyeye geldiklerinde eşinin kendisini arayarak darbe girişimi olduğunu, birliğin dışına çıkmaması gerektiğini söylediğini aktardı.

Daha sonra telefonla görüştüğü bir kaç kişinin de benzer ifadeler kullandığını anlatan Alaca, bu bilgiyi Yıldız'a aktardığını belirterek şöyle devam etti:

"Hulusi başçavuş kanunsuz bir faaliyette yer almayacaklarını söyledi. Nizamiyeye sanık Yarbay Fatih Çubukçu gelerek 'tankların halka ateş ede ede çıkmasını' istedi. Hulusi başçavuş da tank çıkarmayacağımızı, PKK'ya ateş ederken bile yazılı emir aldıklarını söyledi. Bunun üzerine Fatih Çubukçu, 'Yazılı emri nedir ki? Yazar veririz' dedi. Hulusi başçavuş, Çubukçu'ya silah çekerek, tankları çıkarmayacaklarını söyledi. Bu sırada Yüzbaşı Levent Doğan da araya giderek 'Hulusi ikimiz de aynı taraftayız, buradan tank çıkmayacak' dedi. Tankın kullanılmaması için sigorta kutusunu söktüm. Daha sonra Akıncı Üssü'nde görevlendirildim."

Tanıklar Murat Gedik ve Müslüm Kırmızısaç da darbe girişimi sırasında karargahta yaşadıklarını anlattı.