Azerbaycan Kıbrıs seyahati sırasında gazetecilerin sorularını
yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomi yönetimindeki
değişikliklere ilişkin, "Maliye ve hazine bakanlıkları
geçmişte zaten tek bir bakanlıktı, ancak sonradan ayrılma süreci
oldu. Ama o uygulama fayda getirmedi. Neticelerini gördük ve
birleştirmeyi uygun bulduk. Yabancı basında Mehmet Şimşek hakkında
yapılan yorumlara da değinen Erdoğan, “Onların yaklaşımlarını pek
umursamıyorum. Kaldı ki yabancı basın, bizim için hiçbir zaman
hayırlı rüyalar görmemiştir” ifadelerini kullandı.
O UYGULAMA FAYDA GETİRMEDİ
Hazine Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nı birleştirdik. Devlet bankaları da Merkez Bankası da artık bu bakanlıkla ilişkili kurum olarak ilintili hale geldi. Berat Albayrak Bey’in finans sektörü ile hem pratikte hem de teorikte geçmişi var. Özel sektörde başarıyla çalışmış, son dönemlerde Marmara Üniversitesi’nde bu konunun dersine girmiş, böyle bir geçmişi olmuş bir arkadaşımız olması sebebiyle bu işi çok daha seri derleyip, toparlayacağına ve başarıyla yürüteceğine inanıyorum. Maliye ve hazine bakanlıkları geçmişte zaten tek bir bakanlıktı, ancak sonradan ayrılma süreci oldu. Ama o uygulama fayda getirmedi, zarar getirdi. Zira maliye hazineden ayrı hareket ediyor, hazine maliyeden ayrı hareket ediyor. Bunlar aslında bir bütünün parçalarıydı. Şimdi biz bunu “deneme - yanılma “ diyelim; neticelerini gördük ve birleştirmeyi uygun bulduk. Çalışma şemasında Hazine- Maliye Bakanlığı’nın alt birimleri olarak çok önemli kurum kuruluşlar var. Bu adımla birlikte Hazine Maliye Bakanlığı, devlete finans temininde çok daha güçlü bir kaynak oluşturacak.
YABANCI BASINDAKİ MEHMET ŞİMŞEK YORUMLARI
Yabancı basının yaklaşımlarına göre hareket etmek doğru bir anlayış değildir. Dolayısıyla, onların yaklaşımlarını pek umursamıyorum. Kaldı ki yabancı basın, bizim için hiçbir zaman hayırlı rüyalar görmemiştir. Biz pik yaptığımız zamanda bile hayırlı rüyalar görmemiştir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının, biz tırmanışta iken bile bize hep eksi verdiler. Buna karşılık, komşuda dibe vurma var; ama bir bakıyorsunuz komşuyu dört derece birden yükseltiyor. Bu nasıl bir kredi derecelendirme kuruluşudur, bunları anlamak mümkün değil. Onun için biz onların açıklamalarına değil, daima kendi işimize bakalım. Türkiye iyi yolda. Yatırımlarımız ortada. Uluslar arası kuruluşların, kredi kuruluşlarının Türkiye’de yatırım yapanlara kredi vermesi de bunu gösteriyor. Nitekim 18 Mart Köprüsü’nün finansmanını dışarıdan temin ettik. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Hatırlarsanız, üçüncü havalimanını başta engellemeye kalkışmışlardı. Önce yerli bankalarımız finansör oldu, baktılar ki bu iş kalmayacak, bizi de oraya katın demeye başladılar. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz, kesiyoruz. Sonradan onlar da arkamıza takılıyorlar zaten. Bundan sonra çok daha iyi olacak.
BUNU SADECE DEVLETİN SIRTINA YÜKLEYEMEYİZ
Birileri bu işi tırmandırmaya çalışsa da, bunun düştüğünü göreceksiniz. Bu kadar emin konuşuyorum. Yeminden sonra devir teslim başladı. Hazine ve Maliye Bakanımız elbette ne gerekiyorsa yapacaktır. Burada birçok enstrümanlarımız var. Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki faizin de düştüğünü göreceğiz. Ben eminim, sadece devlet bankalarımız değil, özel bankalarımız da gerektiğinde taşın altına eline koyacaktır. Yüksek faiz, istihdamda düşüşü de beraberinde getirebiliyor. Yatırımcılar, gerçek girişimcilerin, yatırımlarını geliştirmeleri, istihdamlarını artırmaları, elbette kendilerine imkan sunulmasıyla mümkündür. Bu işi sadece devlet bankalarının sırtına yükleyemeyiz.
TÜRKİYE'NİN CAZİBESİNİ ARTIRIYOR
Azerbaycan ziyaretimizde tabii ki bölgesel konuları da ele alma
fırsatımız oldu. Tüm bunlarda özellikle enerji konusu bizim
Azerbaycan’la en önemi hayati konumuz. Zira gerek TANAP gerek TAP
(Türk Akımı Projesi) projelerimiz kapsamında adımlarımız var.
Bunların içinde TANAP bizim ortaklaşa yürüttüğümüz bir proje ve
burada Azerbaycan Türkiye ve British Petrol olarak müşterek olarak
yürüttüğümüz bir süreç. Ve TANAP’ın da yaklaşık 1400 km’si malum
bizim topraklar üzerinden geçiyor ve böylece biz Türkiye olarak bu
projeden her türlü istifade edebildiğimiz gibi aynı zamanda Avrupa
ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde oraya da gerekli olan
doğalgazın verilmesi süreci devam ediyor. Şu anda herhangi bir
sıkıntı yok. En son bildiğiniz gibi Eskişehir’de yine müşterek bir
çalışma ile açılışın adımlarını attık, temeli de İstanbul da bir
araya gelerek anlaşmayı yapmış adımını atmıştık. Bu bizim
Azerbaycan’dan aldığımız doğalgaz miktarını da artırmaya vesile
olacak. Ve böylece şu anda yılda 6 milyar metreküp; bu daha sonra
8’e, 12’ye çıkacak. Doğalgaz bizde şu an sadece konutlara
verilebiliyor ama sanayiye o kadar yoğunlaşabilmiş değiliz; çünkü
şu an o kadar fazla imkân yok. Ağırlıklı olarak Rusya bize ciddi
manada doğalgaz temin ediyor. İkinci sırada İran üçüncü sırada
Azerbaycan var. Bundan sonra belki kısmen Irak’ta buna girecek. Biz
doğalgazda tedarikçi değil, tüketici ülkeyiz. Bir diğer özelliğimiz
transit ülke olmamız. Her ne kadar tedarikçi olmasak da Türkiye
olarak transit ülke olmamız bir hub oluşturuyor. Tüketici olmamız
da cazibeyi artırıyor. Bunlar bu ülkeler için de önem arz ediyor.
Şu anda Rusya ile ilişkilerimizin de can alıcı noktası bu. Birinci
derecede tüketici ülke olmamız Rusya ile ilişkilerde önem arz
ediyor.
TEMENNİMİZ 3 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAK
Enerjide attığımız adımların yanı sıra Azerbaycan’la savunma sanayinde de son dönemde ciddi bir dayanışmamız var. Elimizden geldiğince onların da savunma sanayii alanındaki ihtiyaçlarını karşılama gayreti içindeyiz. Milli Savunma Bakanlıklarımız arasında ciddi manada dayanışma var. Turizm ve eğitim konularında aramızdaki ilişkileri devam ettiriyoruz. Ekonomide en önemli şey şu anda petrolü bir kenara koyacak olursak, 1 milyar 700 milyon dolar gibi bir ticaret hacmine sahibiz. Ama bu yeterli mi, tabii ki değil. Temennimiz bunu 3 milyar dolara çıkarmak, hatta daha da yüksek rakamlara ulaştırmak. Şu anda özellikle Azerbaycan’la bu konuda herhangi bir ihtilafımız söz konusu değil.