Gözyaşı

Omurgalı varlıklardan olan insanın göz boşluğundaki bezlerin salgıladığı gözlerden akan berrak tuzlu su, hakikatte gözlerin dili, ruhun tercümanıdır.

Gözyaşının sesli ifadesi olan ağlamak, dünyaya gözlerini açıp da merhaba diyen her insan yavrusu için en önemli iletişim aracıdır. Bebek; onunla açlığını, ağrısını anlatmaya çalışır; biraz büyüyünce de yerine getirilmeyen isteklerini. Bu yönü ile gözyaşı etkili bir yaptırım aracıdır. Bebeklikte ve çocuklukta görülen bu masumane anlatım biçimi hayatın kilometre taşları arttıkça renk değiştirir, giriftleşir. İnsanoğlu, ilerleyen yaşı ile birlikte gözyaşını maddi çıkarların çok ötesine taşır. Bu dönemde gözyaşı; ölümün, ayrılığın, acının, hüznün, korkunun, çaresizliğin yahut sevincin ifadesi olur.

Gözyaşı, belli bir amaca ulaşmak için manipülatif olarak da kullanılmaktadır. Uluslar arası istatistiklere göre yetişkinlerinin en çok ağladığı ülkelerin başında gelen Türkiye ve onun içerisinde yer aldığı coğrafyada politikacıların ve din adamlarının, gözyaşı manipülasyonunu(hilyeli yönlendirme) etkin ve etkileyici bir biçimde kullandığı gerçeğini her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Umutsuzluğun, gönül ufkunu zorlandığı, ruhun daraldığı, çaresizliğin boyun eğdirdiği böylesi durumlarda hıçkırıkla birlikte gelen gözyaşı, yürekteki yangınların gözlerde somutlaşmasıdır. Böyle anlarda gözyaşı, insan ruhunun sessiz sözleri olur. Dökülünce de damla damla yanaklardan karamsarlığı, umutsuzluğu, küskünlüğü, dargınlığı beraberinde getirir. Kimi zaman da akıtılan gözyaşı pek çok güzelliğe kapı aralar. Böyle durumlarda mısra olur şaire, güfte olur bestekâra, resim olur tuvale…

İçinden çıkılamadığı, büyük ruh girdaplarında kimi insanlar içlerine akıtırlar gözyaşlarını. İçe akıtılan gözyaşı yüreği tutuşturur, korlar. Bir hançer olur, düğümlenir boğazına insanın. Büyür, büyür de isyan olur, ruhu tahrip eder. Onun içindir ki gözyaşının tecellisi olan ağlamak güzeldir, ferahlıktır her zaman insana.

Gözyaşında kimi zaman kırık bir aşk acısı, kimi zaman ayrılığın kavurduğu bir yürekte hasret vardır. Gözyaşında zaman zaman sevdiklerinden yüz bulamamanın dışlanmışlığı da saklıdır. Kadınların çoklukla isteklerinin kabulünde başvurdukları en güçlü silah olan gözyaşı, bazı zamanlarda da vakitsiz düşen bir hazan yaprağının alıp alıp götürdüğü ebedi ayrılıktır. Anaların evlatları için döktükleri gözyaşlarında bir ilahilik, ana olmanın kutsiyeti gizlidir. Kızını gelin eden ananın gözyaşında hasret; Oğlunu gurbete gönderen ananın gözyaşında sevgi; askere uğurlayanın döktüğü gözyaşında vatan vardır.

Yalnız insanlar mı gözyaşı döker? Hayır. Bir veteriner hekim dostum anlatmıştı; ameliyat ettiği bir atın nasıl gözyaşı döküğünü. Hem bülbüllerin feryatlarında gözyaşı yok mudur? Bülbüllerin gözyaşlarında güle kavuşamamanın hüznü yatmaz mı? Bülbül böyledir de gül farklı mıdır sanki. Güller gecelere saklarlar gözyaşlarını. Karanlıklar sarıp sarmalayınca her yanlarını ağlarlar içten içe; gündüzün gülerken yüzümüze yapraklarının arasına gizledikleri bülbüle hasret gözyaşlarını saklamayı pek beceremezler.

Bazen de tam bunların karşıtı bir sevinçtir gözyaşı. Kalbe doğan mutluluğun dışa aksetmesidir. Böyle anlarda gözyaşı sevincin tanığı ve somut ifadesidir.

Gözyaşı; gözlerde doğan, yanaklarda yaşayan, dudaklarda ölen kısa metrajlı bir film değildir. O, ağlamayı bilenler için aynı zamanda ilahi rahmete çağrıdır. Gözyaşı, gönül fırtınasının getirdiği bulutların döktüğü rahmet yağmurlarıdır. İşte bu noktadan bakıldığında gözyaşı, zayıflık olarak görünen kisvesinden sıyrılır. Bu kulvarda gözyaşı ulvileşir: rahmet olur, merhamet olur, şefkat olur, dua olur, zikir olur, şükür olur. Gözyaşının bu kulvarında aşk vardır, sevgi vardır, ümit vardır, günahlardan arınma vardır.

Evet, insanoğlu ağlayarak dünyaya gelir. İlk zamanlar isteklerini gözyaşlarına sığınarak elde eder. Olgunlaşır; aşkı, sevdayı, hasreti, acıyı, ölümü tanır; gözyaşı bu dönemde hüzünlü bir türkü olur yanaklarda. Kimi zaman ak bir gelinliğe, kimi zaman kara toprağa düşer damla damla… Kalplerin kiri de sevinci de yıkanır gözyaşlarında. Ve gün gelir sevdiklerinin dökülen gözyaşları ile uğurlanır insanoğlu varlığını borçlu olduğu toprağa.