Bazı Hocalar ve Alimler bize anlatmasalar da, çok da üzerinde durmasalar da, şurası ayan beyan bir hakikattir ki, İslam ezilenlerin ve yoksulların (müstazafların) koruyucusu bir Din’dir.

Bazı Hocalar ve Alimler bize anlatmasalar da, çok da üzerinde durmasalar da, şurası ayan beyan bir hakikattir ki, İslam ezilenlerin ve yoksulların (müstazafların) koruyucusu bir Din'dir. Zaten Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) İslam'ı tebliğde kendisine sahip çıkan ve etrafında yer alan ilk Müslümanların büyük çoğunluğu o yıllarda Mekke ve Medine'nin fakir, ezilmiş ve müstazaf kişileridir.

Şimdi bu yazıda konumuzla ilgili olarak yalnızca ayet ve hadislere yer vereceğim. Yazımın ikinci kısmında 'İslam Dini Ezilenleri ve Yoksulları (Müstazafları) Koruyan Din'dir' başlığı altında görüşlerime yer vereceğim. O yazıda, neden İslam'ın bu esas özelliğinin gözlerden uzak tutulduğunu anlatmaya çalışacağım. İnşallah.

Şimdi konumuzu ayet ve hadislerle anlatalım.

A-Kuran-ı Kerim'de ezilenlerin (Müstazafların) korunmasına (ezilenlerin yalnız olmadıklarına) dair ayetler:

1-Nur Suresi, 42. ayet: 'Göklerin ve yerin mülkü (tasarrufu ve yönetimi) Allah'ındır. Dönüş ancak Allah'adır.'

2-Haşr Suresi, 7. ayet: 'Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet (saltanat) olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.'

3-Nisa Suresi, 75. ayet: 'Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar; bize tarafından bir dost ver; bize katından bir yardımcı ver!" diyen zayıf düşürülmüş (zavallı) erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz

4-Nisa Suresi, 97-98. ayetler: Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: «Ne işte idiniz!» dediler. Bunlar: «Biz yeryüzünde çaresizdik» diye cevap verdiler. Melekler de: «Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!» dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir. Ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz'aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.

5-Duha Suresi, 93. ayet: 'Yetimi sakın üzme, senden bir şey isteyeni azarlama!'

6-Araf Suresi, 74-75. ayetler: "Hatırlayın ki Allah Ad kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerleştirdi. Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın." Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz'aflara) dediler ki: "Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler.

7-Araf Suresi, 137. ayet: 'Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstazafları) mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrailoğulları'na olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi). Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini, saraylarını) da yerle bir ettik.'

8-Enfal Suresi, 26. ayet: 'Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp-yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi yardımıyla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Ki şükredesiniz.'

9-Münafikun Suresi, 7-8. ayetler: 'Onlar, Allah'ın Resul'ünün yanında bulunanlara (zayıfalara, güçsüzlere), "Yardım etmeyin ki, dağılıp gitsinler." diyenlerdir. Oysa göklerin ve yeryüzünün bütün hazineleri Allah'ındır. Ancak, münafıklar, bu gerçeği kavrayamıyorlar. "Eğer Medine'ye dönecek olursak, mutlaka daha güçlü olan, güçsüz olanı, oradan sürüp çıkarır." diyorlar. Oysa izzet; Allah'ın, O'nun Resul'ünün ve inananlarındır. Fakat münafıklar bu gerçeği bilmiyorlar.

10-Kasas Suresi, 4-5 ayetler: 'Gerçek şu ki: Firavun, büyüklenerek halkını sınıflara ayırdı. Onlardan bir sınıfı güçsüz düşürerek ezmek istiyor; erkek çocuklarını boğazlatıyor ve kadınlarını sağ bırakıyordu. Kuşkusuz o, bozgunculardandı. Biz ise, yeryüzünde ezilenlere iyilik yapmak ve onları önderler kılmak ve varisler yapmak istiyoruz.'

11-Abese Suresi, 1-14. ayetler: '(Peygamber) Surat astı ve yüz çevirdi. Ona gözleri görmeyen (ama) (zayıf, güçsüz) geldi diye. Ne bilirsin, belki o temizlenecek. Veya öğüt alacak da öğüt kendisine fayda verecek. Ama ihtiyaç duymayana (müstekbir zengine) gelince, sen ona ilgi gösteriyorsun. Onun temizlenmemesinden sana ne! Ama sana can atarak gelen (zayıf, güçsüz), içinde saygı duyarak gelmişken, sen ondan tegafül ediyor (ona ilgi göstermiyor)sun. Hayır, hayır, sakın! Çünkü o (Kur'an) bir öğüttür. Artık onu dileyen düşünsün!'

12-Maun Suresi, 1-3.ayetler: 'Dini yalan sayan kimseyi gördün mü? İşte o, öksüzü incitir, yoksulu doyurmak için ön ayak olmaz.'

Şimdi de konumuzla ilgili hadislere yer verelim.

B-Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) ezilenlerin (müstazafların) korunmasına (ezilenlerin yalnız olmadıklarına) dair söz ve davranışları:

1-'Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız' buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını, aralarını biraz aralayarak, gösterdi.

2-'Bir iki hurma veya bir iki lokmayla savuşturulan kimse yoksul değildir. Asıl yoksul, muhtaç olduğu halde dilenmeyen kimsedir.'

3-'Kocasız kadınlarla, yoksulların işlerine yardım eden kimse, Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap kazanır.'

4-'Zenginlerin davet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir.'

5-'Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız' buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi.

6-'Merhamet edenlere, Cenab-ı Hak merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet etsin.'

7-'Allahım! İki zayıf kimsenin, yetimle kadının hakkını yemekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.'

8-'Allah size yardım edip rızık veriyorsa, bu, aranızdaki zayıflar sayesinde değil midir?'

9-'Sizlere cennet ehlinin padişahlarını haber vermeyeyim mi? Şüphesiz her zayıf mustaz'aftır.'

10-'Sizlere Allah'ın en kötü kullarını haber vermeyeyim mi? Kaba ve kibirli kimselerdir. Hakeza sizlere Allah'ın en iyi kullarını haber vermeyeyim mi? Zayıf ve mustaz'af olanlardır.'

11-'Beni zayıfların arasında arayınız. Zira sizler zayıf insanlar vesilesiyle rızık yiyor ve yardım görüyorsunuz.'

Bu yazımda ezilenlerin, müstazafların, zayıfların korunmasına dair bazı ayetlere ve hadislere yer verdim. Belki de bu hususta daha çok ayet ve hadis vardır. Şurası da bir gerçektir ki, Kuran-ı Kerim'de ve Hadislerde, çocukların, yaşlıların ve kadınların korunmasına dair her ayet ve hadis de esasında konumuz dahilindedir ve onları da belirtecek olursak ayet ve hadis sayısı artar gider. Başka bir gerçek de şudur ki, Kuran-ı Kerim'de ve Hadislerde müstekbirleri, kibirlileri tenkit ederek onları yeren ve hatta lanetleyen her ayet ve hadis de yine konumuz dahilindedir ve onları da belirtmek durumunda kalırsak elbette ayet ve hadis sayısı daha da artar. Zekatı emreden, sadaka ve infakı (yardımlaşmayı, dayanışmayı) emreden her ayet ve hadis de esasında ezilenlerin korunmasına yöneliktir. Bu durum düşünüldüğünde ayet ve hadis sayısı yüzleri, binleri bulur.

Sözü uzatmaya gerek yok, İslam Dini müstazafları, ezilenleri, zayıf ve yoksulları koruyup da gözetleyen bir Din'dir. Vesselam.