EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE YAŞANAN BÜYÜK ÇÖKÜŞ

12 Mart 2017 Pazar günü gerçekleşen 2. 162.949 öğrencinin katıldığı Yükseköğretime Geçiş Sınavında(YGS) 37.000 gencimiz sıfır puan aldı. YGS sayısal verilerine göre; başarı ortalaması tüm testlerde düştü. Sınav sonuçlarına göre Türkçe testi başarı ortalaması 17,2; Sosyal Bilgiler başarı ortalaması 12,3; Matematik başarı ortalaması 5,1; Fen Bilimleri Başarı ortalaması 4,6 oldu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından 3 yılda bir 15 yaş grubundaki öğrencilerin bilgi ve becerilerini değerlendirmek için yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’ (PISA) sonuçlarına göre Türkiye, OECD ortalamasının bir hayli gerisinde kalarak Kıbrıs Rum Kesimi, Moldova ve Arnavutluk’un ardında 52. Oldu. OECD üyesi 35 ülkenin de aralarında bulunduğu 72 ülkede uygulanan ve öğrencilerin okuma becerileri, matematik ile fen bilimleri alanlarındaki seviyelerinin ölçüldüğü sınavlarda, Türkiye 3 yıl öncesine göre fen bilimlerinde 38, edebiyatta 47, matematikte ise 28 puanlık bir düşüş yaşadı.

Cumhurbaşkanlığı sistemi için yoğun çalışmalar içerisinde bulunan Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Sezgin, 25 Mart 2017 tarihinde Sultangazi Okul Aile Birlikleri ve Halk Eğitim Merkezleri ve Okul Müdürleri Buluşması"na katıldı. 16 Nisanda yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı sistemini anlatan Bakan, bir ara da eğitimde verimliliğin artırılması için önümüzdeki dönemde öğretmenlere yönelik performans uygulaması başlatacaklarını, performans değerlendirmesinde öğretmenlerin birbirlerine, öğrenci ve velilerin de öğretmenlere not vereceğini söyledi.

Nedir Eğitim? İnsan ve toplumu şekillendiren, devletlerin siyasi, iktisadi ve sosyal gelişimini sağlayan devlet ve millet hayatının en önemli iş ve işlevidir. Milli varlığımızın hamuru, milli kültürümüzün anahtarı, kalkınmanın, refahın ve huzurun temel taşıdır.

Nedir Eğitim? Günübirlik politikalarla, adam sendeciliklerle geçiştirilemeyecek kadar önemli, siyasi birtakım tercihlere kurban edilemeyecek kadar hayati adeta bir ülkenin varlık veya yokluk nedenidir.

Bugün yeryüzünde refahın huzurun zirvelerinde halkını mutlu yaşatan devletlere bakın. Hemen hepsi geleceklerinin daha da aydınlık olması için eğitim ve öğretim kurumlarına gereken önemi vermiş, bunun için bütçelerinin %40’ına varan bir payı eğitimdeki iyileştirmeler için kullanmış, kullanmaya da devam etmektedirler.

Peki, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Milli Eğitim Bakanlığı olarak bizde neler yapıldı?

“Türk milletinin bütün fertlerinin ilgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlar”, diyen 1739 Sayılı Temel Eğitim kanunun amir hükmüne rağmen çocuklarımız ve gençlerimiz; zekâ, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda değerlendirilmedi.

Ülkelerin kalkınmışlık ve gelişmişlik düzeyi eğitilmiş nitelikli insan gücü kadardır gerçeği göz ardı edilerek çağın gerektirdiği bilgilerle donanımlı olması gereken gençlerimiz, vurdumduymazlığın, aymazlığın kişisel fantezilerin kurbanı edildi.

Beş yıldır uygulanan 4+4+4 başarısızlığına bahane bulunmaya çalışılırken, sistematik olarak Tevhidi Tedrisat Kanunu tırtıklandı, çomak sokularak işlevsizleştirildi.

OKS, SBS, MDS, TEOG adı altında aslında hemen hepsi aynı şey olan sınav adlarının değiştirilmesi; akıllı tahta, tablet, Fatih projesi gibi fanteziler, eğitimde yenilik olarak sunulmaya çalışıldı.

On yılda beş bakan, beş müsteşar, 360 bakanlık üst düzey yöneticisi değiştiren eğitimin, milli ve süreklilik vasfı aşındırıldı; milli eğitim, siyasetin ve ekonominin getirim aracı yapıldı.

Türkiye’deki mevcut ilkokul, ortaokul, liselerde tecrübe ve liyakatli ne kadar okul müdürü varsa görevlerine son verildi; yerleri müdür yetkili öğretmenlerle dolduruldu. (Şu an itibarı ile Türkiye’de ilkokul, ortaokul, liselerin hiç birinde okul müdürü yoktur.)

Ülkemizin hangi nitelikte, hangi meslek dallarında ne kadar insana ihtiyacı var olduğunun dahi tespiti yapılmadan kara düzen, saldım sokağa Mevla’m kayıra mantığı ile hareket edildi.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yerine ezberci ve şekilci, itaatkâr insan tipi yetiştirmek için bütün imkânlar seferber edildi.

Anaokulları adeta unutuldu. En büyük varlığımız olan çocuklarımız, çuvala saman basar gibi 40-50 kişilik sınıflara dolduruldu, ikili eğitim gibi bir ucube sisteme mecbur ve mahkûm edildi. Bebelerimiz sabah ezanından önce okullarına gitmek için yollara döküldü. Sayacak o kadar çok yanlış, o kadar çok hata yapıldı ki ve yapılmaya devam ediliyor ki…

Elbette bütün bunların sonucunda yarınlarımızı teslim edeceğimiz en büyük varlığımız olan evlatlarımız heba edildi, ediliyor. Böyle devam eder ve ettirilirse ülkemizin ve geleceğimizin karanlıklara sürükleneceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Hadi Önal/ 01 Nisan 2017 / ELAZIĞ