Dünya’da her yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak çeşitli ülkelerde kutlanır. Ülkemizde de yıllardır yapılan bu kutlamalar bu yıl daha da ayrı bir çerçevede kutlanmaya başlanacaktır.

Dünya'da her yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak çeşitli ülkelerde kutlanır. Ülkemizde de yıllardır yapılan bu kutlamalar bu yıl daha da ayrı bir çerçevede kutlanmaya başlanacaktır. Resmi Gazetenin 21 Mayıs 2022 tarih ve 31842 sayılı nüshasında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesine göre her yıl 5 Haziran tarihinin bulunduğu hafta, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından duyurulacak bir temayla "Türkiye Çevre Haftası" olarak kutlanacaktır. Ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun.

Öncelikle bu kararın gerekli olduğu çok açıktır. Çevre bilincinde maalesef çok iyi durumda değiliz. Çevreyi korumuyoruz. Denizleri, ormanları, ırmakları, ovaları, velhasıl tüm tabiatı, toplum olarak maalesef korumuyor ve sanki birer çöplük gibi görüyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki, 'ben koruyorum, elimdeki çöpü asla ve asla yere atmıyorum.' Güzel, size bir şey demiyoruz, hatta sizi tebrik ediyoruz. Ancak toplumun yüzde kaçı sizin gibi duyarlı çevre konusunda. Bunu düşünmek gerekir.

Ben bundan 25 yıl kadar önce bizzat müşahede ettiğim ve hala gururla hatırladığım şu durumu asla unutmam. Oğlum Mehmet'i daha 5 yaşlarında bir çocuk iken, elinde bir çikolata ya da başka bir yiyecek paketini saatlerce dolaştırmış ve yere atmamış vaziyette gördüm. Dışarıya gezmeye çıkmıştık. Dolaştık ve bir müddet sonra Mehmet'in uykusu geldi ve ben onu kucağıma alarak eve doğru yürüdük. Eve geldik. Evde Oğlum Mehmet'i yatağına yatırdığımda elinde sıkıca bir şeyi tuttuğunu farkettim. Oğlum Mehmet'in elinde sıkıca tuttuğu şey, dışarıda yediği bir bisküvi ya da çikolata paketi gibi bir şeydi. Evet Oğlum Mehmet benden ve Annesinden duyduğu tembihlerle elindeki paketleri sokağa ve yere atmamayı, çöp kutusuna atmayı öğrenmişti. Yolda çöp kutusu görmediği için elindeki atık şeyi yere atmayıp sıkıca tutmuş ve eve öylece gelmişti.

Evet, çocuklarımızdan, gençlerimizden ve toplumdaki fertlerimizden elbette bizim evlatlarımız gibi gurur duyulacak ve çevre hassasiyeti yüksek kişiler vardır.Ancak gel gör ki bu kişilerin sayısı çok çok azdır. Çevreye karşı duyarlı ve çevreyi koruyan kişilerin oranı, toplumun %10'u mudur, %20'si midir? Bilmiyorum.

Daha dün bizzat yaşadığımız ve müşahede ettiğimiz bir durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bartın'da Türkiye Çevre Haftası dolayısıyla düzenlenen bir etkinliğe katıldık. Amasra'da halk plajında çöp topladık ve halkı çevre bilincine ve çevreye karşı hassas olmalarınoktasında dikkat çekmek, farkındalık oluşturmak istedik. Plajda plastik, metal onlarca atık topladık, her yer izmarit atıkları ile dolu idi. Onları topladık. O sırada plajda şezlonga uzanmış keyifçi vatandaşlar ellerinde biralar, ağızlarında sigaralar 'öküzler gibi' bizlere bakıyordu. Orayı kirletmeye ve sigaralarını, izmaritlerini plaj kumsalına atmaya devam ediyorlardı. Biri dahi yerinden kalkıp da bize eşlik etmedi. Bu nasıl bir öküzce davranış, anlamak zor. Ya yattığın şezlongdan biraz doğrul, o anda plajdaki kumlar üzerinde çöp toplayan bizlere, öğrencilere bir 'merhaba' de, 'kolay gelsin' de, çöp toplama faaliyetine katıl ya da biraz mahcubiyet duy da 'öküz öküz' bakma. Bu arada tüm öküz cinsi hayvanlardan özür diliyorum. Onlara benzetmek yalnızca bir teşbihtir. Elbette öküz cinsi hayvanlar çevreyi kirletmezler.

Amasra'da kumsaldan çöp toplama faaliyetinden sonra dalgıçlar denizdeki atıkları çıkarmak için limanda denize dalış yaptılar. Denizden neler neler çıkarttılar. Kimi içtiği içki şişesini atmış, kimi döner bıçağını atmış, kimi kamyon lastik tekerini atmış, kimi metal kutu atmış, kimi plastik atık atmış, atmış da atmışlar.Yarım saat içerisinde denizden onlarca, yüzlerde atık çıkarttı dalgıçlar. Evet, yine öküz cinsi gerçek hayvanlardan özür dileyerek o atıkları o denize atan insansı yaratıklardan, öküzlerden şikayetimi dile getiriyorum.

Evet, herkes şu gerçeği, evet, evet şu basit gerçeği herkes bilmelidir. Denizler, ırmaklar, ormanlar, tüm tabiat çöplük değildir. Ormanları da kirletiyorlar. Çok rastlamışsınızdır. Piknik yaptıkları berbat ve pis vaziyette bırakıp da giden insan görünümlü yaratıkları sizler de çok görmüşsünüzdür.

Bu kişilerde ve tüm toplum genelinde çevre bilinci ve çevre hassasiyeti oluşturmalıyız. İnşallah çevre haftası ve benzeri kutlamalar ve hatırlatmalar çevre bilinci açısından büyük katkı sağlar. Yazımızın başında da belirttik."Türkiye Çevre Haftası"konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'nin 21/05/2022 tarihli nüshasında yayımlandı.Genelgede, çevrenin korunması konusunda farkındalık oluşturulması maksadıyla 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'ndan bu yana 5 Haziran'ın, Dünya Çevre Günü olarak kutlandığı hatırlatıldı.

Bu sene çevre haftasının daha kapsamlı ve daha fazla etkinlikle kutlandığına şahit olmaktayız. Bu etkinlikler bundan önce de yine bir bayram, şenlik havasında ve çocuklarımızda, gençlerimizde çevreye, doğaya ve hayvanlar ile bitki sevgisi oluşturmak noktasında oldukça kapsamlı kutlanmaktaydı. Bu sene bu hususta muhtevanın daha da gelişmiş olduğunu memnuniyetle görmekteyiz.

Ancak bu bilinçlendirme çalışmalarının yalnızca bir haftayla sınırlı olmaması gerektiğini de hassaten belirtiyorum.

Evet yazımızda özetle vurgulamak istediğimiz husus şudur ki, insan çevreyi yalnızca bir hafta değil tüm hayatta korumalıdır. Yalnızca bir an eğil her daim korumalıdır. Bir gün değil hergün korumalıdır.

Bu bakış açısıyla 'bugün 5 Haziran çevreyi her daim korumalıdır insan' diyerek bir parola belirledim.

İnşallah tüm toplumda çevre bilinci artar ve herkes çevreyi korur, yaşadığı yeritertemiz tutar. Ve hiç kirletmez. Bir hususu daha biletmek istiyorum. Özellikle çocuklarımızdaki çevre bilincinin gençlere ve yaşlılara göre daha fazla olduğunu düşünüyorum.Çocuklarımızda, gençlerimizde ve her yaştan toplum fertlerinde çevre bilinci yanında tasarruf anlayışını da yerleştirmek şarttır. Boşa akan bir çeşmedeki suyun bir hayati değer ve geleceğimizi tehlikeye atan bir husus olduğu gerçeği çocuklarımıza ve gençlerimize mutlaka ve mutlaka her fırsata anlatılmalıdır. Bunun için çevre haftasını beklemeye gerek yoktur. Her an ve her daim bu gerçek anlatılmalıdır.

Bu sözlerimle birlikte dahaçok şey söylenir belki de yerimiz ve yazı yazacağımız alan sınırlı.

Evet, Türkiye Çevre Haftasını bir şair yazar, bir çevreci Kardeşiniz olarak kutluyor, 'daha temiz, daha yeşil, daha sağlıklı ve daha yaşanabilir bir Türkiye' için hep birlikte, hedefe doğru yürüyelim diyorum.

Dünkü yazımda çevre haftası kutlamaları çerçevesinde çocuklarım özelinde onlara hitap ederek, ancak tüm çocuklarımızın ve gençlerimizin ağaç, hayvan ve tabiat sevgisi, tüm çevre değerlerini koruması gerektiğine dair tavsiye ve öğütler içeren şiirlerime yer vermiştim. Dünkü yazımdaki şiirlerim uzun idi. Bugün yalnız küçük bir şiirime yer veriyorum.

Ey insan! Sen olmasan da yaşar ağaçlar.

Sen olmasan da koşar hayvanlar.

Sen olmasan da coşar ırmaklar.

Milyarlarca yıl önce olduğu gibi.

Ey insan!Sen tabiatsız yaşayamazsın.

Unutma tabiat sana değil, sen onlara muhtaçsın.

Doğa, toprak, hayvanlar olmasa sen açsın.

Ey insan! Milyarlarca yıl öncesine dönmek mi istiyorsun?