BBP ÖNCE VATAN DEDİ

Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetinden sonra genel başkanlığa Yalçın Topçu gelmişti. İki yıllık genel başkanlığı döneminden sonra partinin başına geçen BBP’nin 3. Genel başkanı Mustafa Destici’de “ Evimin bir odasını parti merkezi yaparım yine de partiyi kapatmam.” Bu tarihi sözünü söylemişti.

Efsane lider Muhsin Yazıcıoğlu bir sabotaj sonucunda şehit olmuştu. Ak parti iktidarı döneminde daha da hissedilir bir şekilde devletin en kritik birimlerinde sinsice yuvalanan kumpasçı FETÖ militanları önce cemaatin bekası için delilleri karartıp dosyayı kapatırken bir taraftan da maalesef terfi ile ödüllendirilmişti.

O dönemde BBP tabanı efsane şehit liderleri Muhsin Yazıcıoğlu için iktidarda ki hükümetten elbette ki alacağı vardı. Bu başka bir hesaptı.

Genel, yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ak parti her defasında BBP genel başkanı Destici’nin olası tepkisine karşı BBP tabanını maalesef hiçbir zaman kendi saflarına çekemedi. Daha doğrusu hep uzak durdu.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez benzeri görülmemiş büyüklükte iftira ve karalama linç girişiminin hedefinde bu defa Başkan Destici vardı. Çünkü üst akıl takımının siyasi kaos planında Destici’nin üzerinden devleti yıpratmak vardı.

Üst akıl takımı için BBP’nin referandumda ki tutumu bulunmaz en önemli bir fırsattı. Böylece efsane şehit liderin şehadetinin kızgınlığı geçmemiş BBP tabanına “hayır” düşüncesini hızlıca yaymak demekti. Tam da Destici’ye köşkten davet gelmesine rağmen gitmesini engelleyecek sebeplerle BBP tabanını başkaldırmaya zorlayacak kadar üst akıl takımının nerdeyse gözleri kararmıştı.

Üst akıl takımının koas planını erken fark eden MHP Genel Başkanı Bahçeli ve Meclis Başkanı Kahraman gizlice birebir görüşme talep etmişti. Başkan Destici durumun sanıldığından daha vahim olduğunu anlayınca Bahçeli ve Kahraman’ın telkiniyle Destici’ye devletin ve milletin bekası için köşkle acil mutlaka görüşmesini söylediler.

Üst akıl takımının siyasi görüşme trafiğinden haberi bile olmadı.

Destici’nin Bahçeli ve Kahraman ile görüşmesini kendilerinden başka hiç kimse bilmiyordu.

Destici, köşkle gizli görüşme randevusunu bile hesap edemeyen Üst akıl takımı maalesef Destici’den acele ederek biran önce referandum öncesi “hayır” için bir basın açıklaması yapması için sabırsızlanıyordu. Destici’nin uzun süren bu sessizliğini anlayamadılar.

Destici, hiç kimsenin bilmediği zaman da tek başına acil ve gizlice görüşmek için Köşk’e gitmişti.

Köşk aslında Destici’yi referandum propagandası için davet etmediğini görüşmenin en başında özellikle belirterek devletin içine sızmış sayısız çok fazla büyüklükte terör örgütünü birlikte temizlemek istediğini ve güçlü bir Türkiye için üçüncü partnerin olmasını istiyordu.

En önemlisi de Destici’ye Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun şahadet dosyasını kapatmaya çalışanları birlikte temizlemek ve sonuçlandıracağını garanti ediyordu.

Netice de Destici zorlu bir süreçten geçtiğimiz günlerde durumun vahim olduğunu iyi analiz ederek devleti ve milleti için kabul etmişti.

Artık söz konusu devletin ve milletin bekasıydı.

“Ya devlet başa ya da kuzgun leşe…”

Aslında Destici “EVET” çıkma olasılığı ihtimalinin yanında “hayır” diyecek BBP’nin dağılma sürecini engellemek zorla giydirilmek istenen FETÖ gömleğini çıkartıp iktidarın şehit Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının kapanmasına engel olacak mazeretlerini ortadan kaldırmak için hiç kimsenin bile tahmin dahi edemediği hamleyi yapmıştı.

Yine en önemlisi de 2019’da Başkanlık seçiminde yüzde kırk dokuz oy alan değil yüzde elli bir oy alan başkan olacağına göre verilen sözü de riske atamayacaklardı. Yüzde yirmi sempatizanı olan BBP bu süreçte tamda istediğini fazlasıyla almıştı.

Üst akıl takımının devleti yıpratma kaos planı bu müthiş bir hamleyle etkisizleştirilmişti.

Destici yaptığı basın açıklamasında vatan için “EVET” demesini söylemesi üst akıl takımını çıldırtmıştı.

Üst akıl hemen piyonlarını devreye sokmalıydı. Elinde artık devlete karşı ne bir fırsat ne de hali hazırda bir kaos planı da kalmamıştı.

Düne kadar FETÖcülükle suçlanan Destici bugün davaya ihanetle suçlanıyor acımasızca ağır ithamlara maruz bırakılıyordu.

Destici ve BBP devletinin yanında olmuş devletin kademelerinde sonu ölüm bile olsa kısacası kelle koltuk altında görev almayı kabul etmişti.

Destici yaptığı akıllı bir hamleyle efsane şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu için dosyasını daha sıkı takip etme sözü almış. Diğer liderler gibi BBP’yi kapatıp Ak partiye ilhak olmamış. Bir makam mevki istememiş. İzzet ve şerefiyle dik duruşunu bozmamış. Sağduyulu ve aklı selim ferasetiyle tabanın her türlü tepkisine aldırmadan her zaman minnet duyduğu dava arkadaşlarının önünü açmış. BBP hareketinin manevra kabiliyetini ve alanını genişletmişti.

Destici, devleti ve milletini seven her vatandaşın yapması gerekeni yapmıştı.

Kimsenin tahmin bile edemeyeceği böyle hamleleri ancak yiğit dava adamları yapabilir. Destici’de her dava adamı gibi kendine yakışanı yapmış.

Şimdi tüm BBP’lilere ve yiğit vatan evlatları Alperenlere sağduyulu, aklıselim ve genel başkanın ve davasının arkasında dik durmak yakışır.

Dinde “U’lûl emre ( Devlete ) itaat farzdır.” Devlete sadakat şereftir.

Asil aziz necip ve mümtaz Türk milleti doğru nereden gelirse gelsin hep desteklemiş, Yanlış kimden gelirse daima karşısında durmuştur.

Milleti vahdetin vicdanı sağduyusu efsane şehit lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasına ve emanetine sahip çıkmalıdır.

Başka çare yok. Devletin bekası söz konusu gün bugündür.

Bu haçla hilalin savaşıdır. Devlet, millet, vatan ve bayrak için Büyük birlik olma zamanıdır.

EVET” inşallah…