Akdeniz'in soğuk ve derin suları mültecilere mezar olmaya devam
etmekte. Suriyeli aileler, dünyanın gözü önünde dram kelimesinin
yetmeyeceği kadar ağır facialar yaşamaktalar. Altı aylık bebeğe
varıncaya kadar çocuklar, kadınlar, analar-babalar, boğularak
ölmekteler. Hemen her gün bu haberleri duyma azabını
yaşamaktayız...
Bu mazlumlar, evlerinde, yerlerinde-yurtlarında hayatlarına devam
ederken neden hayatlarını tehlikeye atmaktalar? Bunun sebebini
herkes bilmekte:
Batı, kandırdı, Esad saldırdı!..
Düne kadar Beşar Esad, başlarına varil bombaları yağdırmaktaydı.
Bundan dolayı kaçıp komşu ülkelere sığınıyorlardı. Şimdi Rusya, çok
daha şiddetli şekilde bomba yağdırmakta. Suriyeli siviller, bu
sebeple her yolu değerlendirerek kaçıp kurtulmaya
çalışmaktalar.
Suriye'de aynı zamanda bir mezhep temizliği, daha doğrusu inanç
soykırımı yapılmaktadır. Şia Beşar Esad, Şia İran ve Ortodoks Rusya
ile iş birliği yaparak Suriye'den Sünni nüfusu kaçırtmaktadır.
Manzara şudur. Şia İran, Şia rejim ve onlara askerlik yapan Putin
Rusyası!.. Bunlar öldürmekte, Katolik Avrupa ise Türkiye'yi geçerek
karadan gelen veya denizi aşarak geçenleri botlarını delerek veya
sınırlarda durdurarak geri atmaya çalışmaktalar. Bu facia, aynı
zamanda psikolojik ve hatta kısmî bir Haçlı seferidir. Bir tarafta
iş birliği yapanlar var, diğer tarafta hudutlarına tel örgü
çekenler.
Akdeniz'de boğulan aslında bu zavallı insanlardan ziyade batı
ahlâkıdır. Batı hiçbir gün "buna ben sebep oldum! diyerek gelip
Beşar Esad'ın elini tutmadı. Aksine işi seyrine bıraktı. Ne günkü
mülteciler, Avrupa'ya da geçmek istediler o zaman rahatları
bozuldu. Bu batı, dün Esad'ın elini tutmadığı gibi bugün de
Putin'in elini tutmamakta. NATO'nun bir kaç gemiyi Sarayburnu
açıklarına göndermesini iş yapmak sayıyorlar.
Arap Baharı, Suriye'ye gelmese, 50 senedir zulüm altında ezilen bu
insanlar, demokrasi vaadleriyle ayaklandırılmasaydı böyle bir
akıbete uğramayacaklardı. Bugün Suriye nüfusunun hemen hemen yarısı
mülteci konumundadır.
Yaşanan vahşetin, cinayetin, zulmün sorumlusu topyekûn batıdır,
vahşi kapitalizmdir, çifte standartlı batı ahlâkıdır. Vatikan,
zerre kadar rahatsız oldu mu? Bir iki basit kınama cümlesi dışında
bir şey dedi mi? Şu bebekler boğulurken hangi vicdanlar haykırdı?
Batılı STK'lar kınamalar yayınlıyor mu? Yürüyüş yapan var mı?
Putin, Kuzey kutbunda 3 Beyaz ayıya, Esad, Akdeniz'de 3 Fok balığa
zulmetseydi aynı batı, dünyayı velveleye verirdi. Söz konusu
Müslümanlar olunca görmezden gelmekteler. Çünkü sahneye önce DAEŞ
tiyatrosu kondu, ilk sahnede İslam kafa kesen din diye gösterildi,
sonra zulüm başladı. Şimdi ikinci perdedeyiz. Üçüncü perde Mal
Paylaşılması Sahnesidir.