Açık lisenin tercih edilmesinde “ortam” önemli olmaktadır. “Ortam” kavramıyla sınıf ortamı ve okul çevresi anlaşılmaktadır. Her ikisini de kast ediyorum.

Açık lisenin tercih edilmesinde 'ortam' önemli olmaktadır.

'Ortam' kavramıyla sınıf ortamı ve okul çevresi anlaşılmaktadır. Her ikisini de kast ediyorum.

Önce sınıf ortamından başlayalım:

Açık liseyi tercih eden bir öğrencimizin ifadeleri şöyledir:

''Okulda her dersten verim alamıyordum ve çok fazla boş ders oluyordu. Gürültüde de çok fazla çalışamıyordum. Disiplinliyim. Zaten bireysel çalışabiliyorum. Daha çok zaman kalır diye geçtim' (Can-Sakallı, s. 214).

Okul çevresine gelince;

Bu hususta ciddi sıkıntılarımız var.

Yapılan tespitlere göre ülkemizde şu anda uyuşturucu kullanımı Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesindedir.

Dikkatinizi çekiyorum, şu anda Türkiye, Cumhuriyet tarihin en üst seviyesinde.

2018'deki verilere göre, Türkiye'de uyuşturucu kullanım yaşı 9'a kadar düşmüştür. Sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada. (26.06.2018, NTV.com.tr).

Siz aile reisi olarak böyle bir ortamdan endişe etmez misiniz?

Düşünün, uyuşturucu kullanımı 9 yaşına kadar inmiş.

9 yaşı ilkokul çağı demek, ilk okul!

Köylere kadar inen bir uyuşturucu ticareti hepimizi endişeye sevk etmez mi?

Böyle bir ortamda aileler mecburen açık liseyi tercih etmek durumunda kalıyor.

İşte bundan dolayı tedirginlik var.

Bu tedirginliği anlamaya çalışmakta fayda var.

Öğretmen arkadaşların anlattıkları kadarıyla okullarda 6284 sayılı kanun sebebiyle ayrıca tedirginlik var.

Bu kanun sebebiyle öğretmenin 'ikaz' etme imkanı da ortadan kalkınca çözüm olarak açık liseye müracaattan başka çare kalmıyor.

Ne yapsın aileler?

Bu ülke bizim ama sokaklar tekin değil.

Sosyal medya, televizyon dizileri ve gazeteler ne kadar milletimizin değerlerini yansıtıyor?

Sıkça tenkit edilen, 28 Şubat sürecinin bir 'ürünü' olan 'kesintisiz eğitime' dönüş değil midir, açık liseye geçişi zorlamak?

Tekrar ifade edelim ve hatırlatalım:

Açık liseye geçişi zorlaştırmak ve ortadan kaldırmak 28 Şubat sürecinin 'ürünü' olan 'kesintisiz eğitime' dönüştür.

1997 yılından beri ülkemizin sanayisi 'kesintisiz eğitimden' zarar görmedi mi?

Sanayicilerimiz çırak bulmakta zorluk çekmediler mi/çekmiyorlar mı?

Meselenin manevi cephesine girmiyorum, orası çok derin mevzu.

Sanayii Çok Zarar Gördü/Görür/Görecek

Açık liseye geçişin sebepleri üzerinde yukarıda durduk. Bu sebeplerin arasında üniversite sınavına hazırlanmak vardı.

Diyelim ki, öğrenci üniversiteye gitmek istemiyor.

Veya başarılı değil.

Ya da başka biri sebep var.

Bu tür öğrenciyi cebren 'örgün eğitime' zorlamak niye?

28 Şubat 1997'den 26 sene sonra tekrar başa mı dönüyoruz?

Bu, cidden esef vericidir.

Bir Başka Önemli Husus: Ders Geçme Sistemi (Kredili Sistem)

Son 15 yıla baktığımızda MEB'in verdiği rakamlara göre açık öğretim lisesini tercihte sürekli olarak artış vardır. 2006 yılında açık liseyi tercih edenlerin oranı yüzde 10.44 iken bu oran 2021'de yüzde 22.98'e yükselmiştir (Can-Sakallı, s. 198).

Açık lise sistemi, uzaktan eğitim sistemine göre tanzim edilmiştir. Uzaktan eğitim sisteminde sınıf geçme değil ders geçme sistemi geçerlidir. Buna kredili sistem de denilmektedir. Kredili sistem 1991'den 1995 yılına kadar tatbik edilebildi sonradan vazgeçildi.

Kredili sistem tatbik edilebilseydi şu sonuçların alınması hedeflenmekteydi;

Ara insan gücünün yetiştirilmesi mümkün olacaktı.

Öğrencinin alaka/ilgi ve kabiliyeti yönünde yetiştirilmesi mümkün olacaktı. (Erdoğan, 2001, s. 76) Bunlar önemli değil mi?

Bildiğimiz gibi lise dört yıldır. 'Örgün eğitimde' dört yılda mezun olunmaktadır.

Açık lise sisteminde kredili uygulama olduğundan 2.5 senede mezun olmak mümkün.

Böylece öğrenci 1.5 sene kazanmaktadır.

Öyleyse niye açık liseye geçişler kapatılıyor?

Açık lisenin dezavantajları yok mu?

Var elbette.

Ama bunların telafisi mümkün olan hususlardır.

Açık liseyi tercih edenlerin ifadelerine bakarak dezavantajı görelim.

Açık liseyi tercih eden öğrencilerimizden birinin ifadeleri şöyledir:

'Ben açığa geçtiğimde sosyalliğimin düşeceği konusunda korkuları vardı çevremdeki

İnsanların' (Can-Sakallı, s. 219).

Bu öğrencimizin ifade ettiği bu dezavantaj çözülemeyecek bir husus değildir. Öğrencimizin ve velisinin tercih ettiği bir sosyal ortam her zaman vardır. Açık liseyi tercih eden öğrenci sosyalliği temin edecek çevresini arar-bulur ve tercih eder.

Ama okula giderken ve gelirken yoldaki ortam ailenin kontrolünde değildir.

Açık liseyi tercih eden öğrencilerimizin özellikle şu hususlara dikkat etmesi beklenir:

İradeli, planlı ve disiplinli olmalı.

Bu şartlarda açık lise tercih edilebilir.

Şu hususu önemle hatırlatmak isterim:

Bendeniz açık lise ile ilgili kanaatlerimi ifade ederken, bu hususun bir tercih meselesi olması gerektiğini söylüyorum.

Milli Eğitim mevzuatımız buna imkan tanımalıdır.

'Örgün eğitimde' kalite artırırken alternatifler de bulunmalıdır.

SONUÇ VE TEKLİFLER

2012'den itibaren tatbik edilmeye başlanan açık liseye geçiş imkanı 2023'de kaldırıldı veya zorlaştırıldı. Bu kararın isabetli olmadığı kanaatindeyim.

Öncelikle hatırlanmalıdır ki, açık lise bir tercihtir.

Şartları uygun olanlar tercih edebilir/etmelidir. Mevzuat buna müsait olmalıdır. Arzu eden ve şartları müsait olan açık liseyi tercih etmeli, arzu etmeyen 'örgün eğitimi' tercih edebilmelidir.

Açık liseye geçişin zorlaştırılması, sanayie zarar verir. 28 Şubat sürecinde tatbik edilen 'kesintisiz' eğitimin verdiği zarar tekrar edilmiş olur. Hepimiz bu zarardan etkileniriz.

Yapılan araştırmalar 2012'de açık liseye geçiş imkanının verilmesiyle ile okullaşma oranının artığını ortaya koymuştur. Açık liseye geçişin ortadan kaldırılmasıyla okullaşma oranında azalma olacağı kuvvetle muhtemeldir.

Açık liseyi tercih sebeplerinin başında üniversiteye hazırlanmak gerekçesi vardı. Yani zamanı verimli kullanmak, derslere daha sağlıklı ortamlarda hazırlanmak vs gibi hususlar açık liseye geçişin zorlaştırılmasıyla ortadan kalkacak gibi görünmektedir.

Açık liseye geçişi zorlaştırmakla sadece üniversiteye hazırlanmak isteyen öğrencilerin ümitlerini söndürmekle kalınmaz aynı zamanda iş hayatına atılarak ailesine ekonomik katkı sağlamak isteyen gençlerimizi cebren okula zorlamak gibi bir duruma düşülmektedir. Açlık sınırının 12 bin Tl olduğu bir dönemde böyle bir uygulamanın tercih edilmesi isabet değildir.

'Örgün eğitimde' Lise süresi 4 yıldır. Açık liseyi tercih eden bir öğrenci 2.5 yılda mezun olabilmektedir. Bu, 1.5 sene hayattan kazanmak demektir. İş hayatına bir an önce iştirak etmek isteyenler için çok önemlidir. Bu husus dikkate alınmalıdır.

Tekrar edelim ve önemine binaen vurgulayalım:

Açık lise bir tercihtir ve halkımız serbest bırakılmalıdır.

Muhafazakar aileler endişelidir. Bu endişeye kulak verilmesinde fayda vardır.

Günümüzde liselerde 6284 sayılı kanun sebebiyle öğretmenlerimizin öğrenci üzerindeki 'kontrolü' nenedeyse kaybolmuş vaziyettedir. Ailelerin mecburen müracaat etmek durumunda kaldığı açık liseye geçişi zorlaştırmak yerine eğitim kalitemizin düzeltilmesine ağırlık verilmesi daha isabetli olur kanaatindeyim.

Son olarak hatırlatmak isterim ki, elimizdeki verilere göre açık liseyi tercih eden öğrenci sayısı 1.400 bin civarındadır. Bu, bir buçuk milyon aile demektir. Bir buçuk milyonu dört ile çarptığımızda 6 milyon eder. Bu ailelerin etki alanını da dikkate aldığımızda 10 milyon demektir. Yani 10 milyona yakın seçmen anlamına gelir.

Bu rakamın büyük bir kısmının muhafazakar ailelerden müteşekkil olduğu dikkate alınırsa, hükümetin açık lise meselesini tekrar gözden geçirmesinde fayda mülahaza etmekteyim.

Faydalanılan Kaynaklar:

CAN, Ertuğ-SAKALLI Alper, 'Örgün Öğretimden Açık Liseye Geçiş Nedenleri: Bir Durum Çalışması', Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi-UAAd 2023, C. 9, Sayı: 1.

ERDOĞAN, İrfan. 'Değişim Yönetimi: Ders Geçme ve Kredili Sistem Üzerine Bir Araştırma', MÜ Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, Yıl: 2001, Sayı: 14.

Akit,

NTV.com.tr