40 yaşına girdiğim şu günlerde ömrümün neredeyse 36 yılı okullarda geçti. Uzun bir öğrencilik hayatının ardından benzer eğitim ortamlarında 10 yıldan fazla öğretmenlik yaptım. Öğretmenlikle de sınırla tutmadım eğitim hayatımı,10 yıla yakın da idarecilik yaptım. Üstelik 12 yıldır da aynı zamanda veliyim.

Eğitim-öğretim hayatının bütün taraflarında bulundum. Empati yapabiliyorum. Bunca yılın sonunda bir kaç hususun altını özellikle çizmek isterim:

1. Bir öğrencinin hayatında karşılaşabileceği en güzel şans iyi bir öğretmene rastlamasıdır. Çünkü iyi bir öğretmen, kötü bir öğretmene göre çocuğun başarısında 3 kat daha fazla etkiye sahiptir. Sıradan bir öğretmen bir yılda vermesi gereken müfredatın yarısını veremezken iyi öğretmen vermesi gereken müfredatın yüzde elli fazlasını veriyor. Bu fark çocukların hayat başarılarına da yansıyor ve iyi öğretmenlerin öğrencileri çok daha donanımlı yetişiyor ve hayatta başarılı oluyor.

2. Bir ilkokul öğretmeni 4 yılın sonunda öğrencilerine sadece kitap okumayı sevdirmiş olsun yeter de artar bile. Okullarımızda çok yoğun bir bilgi, malumat veriliyor. Bilginin sınırı yok aslında. Ne öğretirseniz öğretin mutlaka eksik kalacaktır. O yüzden bilgi vermek yerine okumayı, öğrenmeyi sevdirmek çok daha önemlidir. İlmin anahtarını vermek gerekir ki bu anahtar okumaktır, araştırmaktır.

3. Okullarımızda çocukların yetenekleri keşfedilmeli ve bunların geliştirilmesi konusunda emek, zaman harcanmalıdır. Çocuklar aslında bazı yeteneklerle dünyaya geliyorlar. Bu yetenekler fark edilmeli ve bu alanla ilgili özel çalışmalar yapılmalıdır. Yetenekler erken fark edilmezse zamanla körelir. Okullar bence bir yetenek avsısı gibi olmalı. Fark etmeli, yönlendirmeli, geliştirmelidir. Okullarımızda çok uzun süre ve çok sayıda ders vermek yerine beceri ve yetenekleri geliştirmeye zaman bırakılmalıdır.

4. Asıl amaç müfredat yetiştirmek değil, insan yetiştirmek olmalıdır. Hiç bir konu, ders insan onurundan, şahsiyetinden daha kıymetli değildir. Bazen öğretmenlerimiz karşılarında bir çocuk olduğunu unutuyor ve haddinden fazla yükleniyorlar. Çoğu zaman da kendi hırsları ve tatminleri için.

5. Sınavlarda başarılı öğrenci yetiştirmek yerine hayatta başarılı insan yetiştirmeyi önceleyen bir eğitim anlayışı hakim olmalıdır. Sınavlarda başarılı olmuş ama vicdani açıdan sıkıntılı, bencil, topluma faydası olmayan yüzlerce genç var etrafımızda. Eğitim sisteminin temeline sınavlar konmamalı. Üretkenlik, problem çözme becerisi, güzel konuşma ve yazma, düşünme becerisi gibi insanı hayatta başarılı kılacak meziyetler eğitimin merkezinde olmalıdır.

6.Kuran ve sünnet ışığında temel ahlaki değerlere sahip üretken nesiller yetiştirme asıl amacımız olmalıdır. Bu gün bir çok öğrenci Kuran-ı Kerimi okumayı biliyor, Hadisi şerifleri de ezberliyor. Ama yaşamıyorlar. Kuran ve sünnetin tarif ettiği değerleri öğrencilere kazandırmak için bu değerleri yaşayan ve örnek olan öğretmenlere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

7. Okullar insan fıtratına uygun birer eğitim mahalline dönüştürülmelidir. İki yüz yıldan bu yana eğitim verilen okullar sanayi devriminin ön gördüğü insan tipini yetiştirmek için tasarlanmış fabrika gibi binalardır. Çocukların özgürlüklerini ve üretkenliklerini kısıtlayan, onları sadece sınıfa, sıraya mahkûm eden bir okuldan üretken, düşünen, sorgulayan bir insan çıkmaz. O yüzden okullarımız insan fıtratına ve tabiata uygun doğal alanlar barındıran bir mimari ile yeniden dizayn edilmelidir.

8. Ülkenin en zeki, en çalışkan bir o kadar da ahlaki bakımdan örnek gençleri öğretmenliğe yönlendirilmelidir. Bir toplumun geleceğini öğretmenler şekillendirir aslında. Usta ne kadar marifetli, çalışkan ise çırakları da o kadar iyi olacaktır. Usta hünerli değilse, sıradan bir kişi ise çırakları da sıradan olacaktır. Öğretmenlerimizi ne yapıp edip bu toplumun en seçkin, en zeki ve erdemli kişilerinden seçmeliyiz. Bunu başarırsak ülkemiz kısa bir zamanda çok büyük atılımlar yapabilir. Çünkü en büyük sermaye yetişmiş insan gücüdür.


9.Eğitim kalitemizin yükselmesi için işe öğretmen kalitesinin artırılmasından başlanmalıdır. En hızlı ve etkili yöntem budur. Yüz yıldır tartışılan bir konudur bu. Eğitim sisteminin düzeltilme işinin nereden başlanacağı. Yukarıda bahsettiğim gibi öğretmenden başlamak en kısa yoldur. Ve meyvesi hızlı alınır.