Algı, gerçeğin katilidir; gerçeği öldürür, öldürdüğü gerçekliğin yerine geçer…
Algı, gerçeğin katilidir; gerçeği öldürür, öldürdüğü gerçekliğin
yerine geçer…
Psikolojik savaş, günümüzde sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla
yerini algı operasyonlarına terk etti…
Artık algı her şey, gerçeklik ise hiçbir şey!..
PKK, PYD ve FETÖ tarafından uydurulan Türkiye DAEŞ’e yardım ediyor
yalanı, bazı medya çevrelerince Türkiye’de ısıtılıp, Batı medyasına
servis edilince, bu yalan sanki gerçekmiş gibi algılandı.
Hatta Türkiye’de dahi bu yalana inanan kimi kesimler yok değil!
İnsan zihninin, gerçekler yerine dedikoduya inanma konusundaki
hassasiyeti ve sosyal medyanın esiri günümüz insanın; mantık
yürütmek, sorgulamak, araştırmak yerine, ne yazık ki kendine
sunulanı olduğu gibi kabullenme kolaycılığı, yalanların gerçekmiş
gibi algılanmasını kolaylaştırıyor…
Türkiye, DAEŞ teröre örgütüne karşı durmak adına 144 farklı ülkeden
50 bini aşkın yabancıya ülkeye giriş yasağı koya da, 97 farklı
ülkeden 3 bin 513 kişiyi sınır dışı etse de, DAEŞ’le bağlantılı bin
950’si yabancı 5 bin 172 kişiyi gözaltına alıp, bin 590'ını
tutuklasa da hâlâ bu algı tamamen ortadan kalkmış değil…
Hatta Türkiye bununla yetinmeyip, sınırlarını güvenceye almak adına
tankıyla, topuyla sınırı aşıp, ÖSO’ye destek vererek Cerablus’u
DAEŞ’ten kurtarıp, kenti gerçek sahiplerine teslim etse ve ardından
da DAEŞ’in önemli kalelerinden El Bab’a yürüse de yine de algı
değişmiyor!..
Oysa kimse DAEŞ’in, ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle doğduğunu, Irak
ve Suriye’deki boşluktan kaynaklanarak güç devşirdiğini
düşünmüyor!..
Kimse, DAEŞ’i ABD’nin desteklediği Maliki’nin mezhepsel
politikalarının büyüttüğünü tartışmıyor!..
Kimse, Esad rejiminin katliamlarının DAEŞ’in ideolojik pozisyonunu
desteklediğini aklına bile getirmiyor!..
Kimse, Esad’ın DAEŞ ile kurduğu ittifaklardan söz bile
etmiyor!..
Kimse, DAEŞ’in Irak ve Suriye’deki kaostan faydalanıp büyürken,
başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerinin seyirci kaldığı konusuna
odaklanmıyor!..
Kimse, Suriyeli muhalifler karşısında devede kulak iken, muhalifler
güç kaybederken, DAEŞ’in nasıl olup da Irak ve Suriye’nin büyük
bölümünü ele geçirdiğini sorgulamıyor! Neden kimse Türkiye’nin kafa
kesen, dünyanın dört bir yanından topladığı canilerle vahşice
cinayetler işleyen DAEŞ gibi bir yapıyla komşu olmak istemeyeceğini
düşünmüyor?
Neden kimse DAEŞ’in Türkiye için öncelikli bir güvenlik sorunu
oluşturduğu gerçeğiyle yüzleşmiyor?
Neden kimse DAEŞ’in, Türkiye’nin bölgede istikrar, enerji güvenliği
ve ekonomik entegrasyon gibi önceliklerine ciddi zararlar verdiği
gerçeğini sorgulamıyor?
Neden kimse DAEŞ’in Türkiye’nin bölgedeki müttefikleri ve destek
verdiği aktörlerle savaş halinde olduğunu aklına bile
getirmiyor?
Neden acaba, hiç düşündünüz mü?