Devlet sınır güvenliğini sağlamak istiyor. Bunun anlamı çok açık değil mi? Neticede Suriye’de sıcak kaos var. Türkiye de bu jangıla sebepsiz girmiyor. Buna neden karşı çıkılır?

Devlet sınır güvenliğini sağlamak istiyor. Bunun anlamı çok açık değil mi? Neticede Suriye'de sıcak kaos var. Türkiye de bu jangıla sebepsiz girmiyor.

Buna neden karşı çıkılır? Karşı çıkanların gerekçeleri ne? Türkiye, Fırat Kalkanı gibi günün Bahar Kalkanı (sınır ötesi harekat) için de hemfikir. Yürekler toplu atıyor. Bütün millet heyecan içinde ve ekseriyet harekata destek veriyor. Destek vermediği gibi alenen karşı çıkanlar da var tabi.

PKK'nın siyasi uzantısı HDP'yi doğrudan vatan hainleri safına katıyoruz. Lakin CHP konusunda kafalar biraz karışık. (Hoş az da olsa bazı zavallı insanlarımızın 'Atatürk seyyitti, İslam kumandanlarının en büyüğüdür' türü abuk laflar eden bir baş herif konusunda bile kafası karışık ya neyse...)

Velhasıl CHP'nin hainliği PKK'cı partiden daha vahim... CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu 27 Şubat gecesi bir tv kanalında İdlib'deki savaşı değerlendirirken şöyle bir yorum yaptı:

'İdlib'de niye bulunuyoruz? Gözlem noktalarını koyduk tamam. Şimdi orada bulunmamızın nedeni eğer Esed'i devirmek içinse, çıkıp bunu açık açık söylersiniz. 'Ben Suriye'ye savaş açacağım. Esad rejimi yıkılıncaya kadar da bu savaşı sürdüreceğim.' (......) Bunu söylemiyorsunuz. Peki biz orada niye duruyoruz? PKK'lı var mı? PKK da yok. Niye orada duruyoruz? Gözlem noktalarının şu anda bildiğim kadarı ile 7'si Esad'ın askerlerinin aldığı bölgede ve onların korumasında. Bir anlamda Esad'ın askerleri bizim askerleri koruyor orada.'

Kılıçdaroğlu bu sözleri söyledikten dakikalar sonra İdlib'de görev yapan askerlerimizin Esed rejimin alçakça saldırısına uğradığı bilgisine ulaşıldı. Malûmalileri 34 Mehmetçik bu hain saldırıda şehit olmuştu...

Geçen gün Esed rejimi saldırısında iki şehid daha verdik. Elliye yakın askerimiz de Esed'in bombalarıyla ağır yaralandı. Şimdi bay müdüre bir ufak çocuk bile sorar: 'Esad'ın askerleri bizi böyle mi koruyor bay Kemal?' diye. Pekala o ne cevap verir? Susup başını öne eğer diyorsanız bu şık yanlış. Doğrusu şudur: Bay Kemal şöyle der: 'Ben orada ne işimiz var diye sordum, durduk yerde kimse bomba atmıyor ki?' İnanın aynen böyle der utanmadan sıkılmadan...

Şimde anlatabildik mi 'CHP'nin durumu HDP'den daha vahim' demekle ne söylemek istediğimizi…

* * *

Korona (Covid19) SARS virüsünün kankasıymış... Orta çağın veba salgını gibi fakat çok daha büyük paniğe yol açtı... Bunun iki nedeni var: Birincisi eski çağlarda bugünkü gibi küresel iletişim ağı yoktu. Kim nerede ne sebeple ölmüş halk bilmiyordu. İkinci neden ise, bugünkü insanlar yaşamayı daha çok seviyor.

Yaşamayı sevmek güzel de, ondan daha güzeli yaşatmayı sevmektir. Bendeniz hastasını müşteri değil de şifa arayan muzdarip bir kardeşi olarak görüp tedavisi için çabalayan hekimlere büyük saygı duyar, gıyablarında da dua ederim. Allah böylesi hekimlerimizin sayısını arttırsın.

Korona konusunda (tabi korunma meselesinde) sosyal medyada bin türlü tezvîrát, bin türlü şaibeli haber var. Kimi hazık (uzman) hekimler bile bu furyaya katılıyor!.. Üstelik birinin söylediğini öbürü yalanlıyor!

Biri 'maske kesinlikle virüsün bulaşmasına màni olur, korur' derken, öbürü 'kesinlikle korumaz hatta maske üzerinde nefesin rutubetiyle oluşan ıslaklık virüse yuva olur' diyor!

Biri 'bir metle uzaklığa bile gerek yok, toplu taşıma vasıtalarında başınızı öne eğin yeter' derken, öbürü 'mecbur değilseniz evden bile çıkmayın, virüs havadan bile bulaşıyor' diyor! Hekimlerin (ve diğer ahkam kesen heriflerin) ağzı torba değil ki büzesin!..

Devlet bu konuda da 'HAREKÂT' başlatsın... Zira vatandaş korku içinde, kafası karışık, sosyal medya corona jangılına döndü...