SIMSICAK bir selam ile başlayalım. Ve taze bir merhaba ile… Hayat nasıl her gün yeni bir tazelenme ile başlıyorsa şimdi biz de bu mecrada yepyeni bir seslenişle huzurlarınızdayız...

SIMSICAK bir selam ile başlayalım.

Ve taze bir merhaba ile…

Hayat nasıl her gün yeni bir tazelenme ile başlıyorsa şimdi biz de bu mecrada yepyeni bir seslenişle huzurlarınızdayız.

Sözümüz çok değil aslında.

Kısıtlı kelimelerimiz var. Bunları idareli kullanmak zorundayız.

Ahkam kesen bir kalem olmayacağız elbette…

Bu bize düşmez.

Ehli de değiliz aslında…

Tek bir niyetimiz olacak; çiğleri özümüzde pişirip sunmak.

Taze kelimelerle geleceğiz.

Yürek taşımı kelimelerle…

Ödünç olmayan, başkasından tırtıklanmamış, aparılmamış kelimelerle…

Kırık, dökük olabilir amma ille de bize ait…

Gönlümüzden olacağı için size tanıdık gelecek…

Sahiplenebileceksiniz.

Bunlar benim diyebileceksiniz.

Yabancı olmadığından yaban tortusu taşımayacak.

Ağyara aşina olmayan yarenlere taze ekmek kokusu sunan kelimelerle ünleyeceğiz…

Değerli dostum Bilal İşgören'in davetiyle taze bir başlangıçla huzurlarınızdayız.

Haftada bir gün kendi tenhamızdan ses vereceğiz.

Sesimize ses isteriz.

Davetimize icabet etmenizi dileriz.

Besili kelimelerimizi çoğaltmaktır muradımız.

Çoğaltalım ki, kelime ve seslerden bir otağ kurabilelim.

İçinde bağdaş kurup muhabbetin kazanını harlayalım.

Evet, yepyeni bir başlangıç ve taptaze merhabalarla geldik.

Cümlenize merhaba.

Yürüyene, durana, koşana, bir köşeye nefeslenmek için duran canlara merhaba.

Uyuyana, uyuyanı uyandırana merhaba.

Bir davanın derdine düşmüşlere, kan ter içinde hayır koşusuna çıkanlara merhaba.

Sızlayan yaraya merhaba.

Yaraları saranlara merhaba.

Bülbül olup bağ, avcı olup dağ gezenlere merhaba.

Düşmüşleri çıkarmak için kuyuları kontrol edenlere merhaba.

Seyahatlerimizde bize yol gösteren tabelalara merhaba.

Meleyen kuzusuna süt sunar gibi merhameti kuşananlara merhaba.

Darlığa düşenlere, varlığın sınav olduğu bilincinde olanlara merhaba.

Kendini arama ve bulma yolculuğuna çıkanlara merhaba.

Dalgalanan bayrağımıza, ruhumuzun istiklali olan minarelerimizden gönlümüze ses veren ezanlara merhaba.

Merhabalar efendim.

Biz geldik.

Sizleri de bekleriz.