Kavram (ıstılah) karmaşası yaşıyoruz... Öyle bir kültür kaosu içerisine itilmişiz ki, başımızı kaldırıp “neler oluyor?” diye sorma imkânımız bile yok!.. Beyinsizleştirildik resmen...

Kavram (ıstılah) karmaşası yaşıyoruz... Öyle bir kültür kaosu içerisine itilmişiz ki, başımızı kaldırıp 'neler oluyor?' diye sorma imkanımız bile yok!.. Beyinsizleştirildik resmen...

Eee kolay değil yüz yıla yakın bir zamandır beynimizi ne kadar abuk, ne kadar lüzumsuz, ne kadar çağdışı şey varsa onlarla doldurdular...

Latin harfleriyle tedrisatın (eğitim ve öğretimin) ilk günlerinden itibaren hurufatla (harflerle) birlikte beynimize kütük yarma demiri gibi çakılan ne idiğü belirsiz fakat ne için olduğu belirgin, Moiz Kohen Atatürkçülüğü mihverli (eksenli) Kemalizm değil yalnızca şikayetim...

Haddinden fazla lüzumsuz bilgi bozuntusu şeyi, binlerce yıllık kökleri mevcut millî ahlakımıza mugayir (aykırı) bir bozuk felsefeyi, mantıksız bir düşünme(me) sistemini de gıdım gıdım işlediler beyinlerimize...

Üstelik bu işi 'bizden olanları iktidar yaptığımız' dönemlerde çok daha fazlasıyla ve büyük bir ustalıkla yerine getiriyorlardı... Hála devam ediyor... Uyanıp silkelenemez isek yok olup gidene dek sürecek de...

İslamcı yazarları takip ediniz... Kullandıkları kavramlara bakınız... Tamam o çok eskilerde kalmış ve neredeyse bütün irtibatımız kopmuş, mûsikî sahibi lisánımızla yazıp konuşmasınlar... lakin...

Lakin, insaf etsinler yahu... Bir kaçı hariç, üzülerek belirteyim ki, anlı şanlı, şöhretli yazarlarımız da köşe yazıları yahut makalelerini zengin Türkçe ile yazmıyor... Yazanlar da ya bozuk lisándan katıştırma yapıyor, ya da kelimelerin doğrusunu yazamıyorlar..

Kusura bakmasınlar ama bendeniz böyle bir tavır veya tarzı, okurlarıma hakaret telakki ederim.

Ziyalı (münevver, entellektüel) görünmek için, aksini yapıp bolca yabancı menşeli kelime kullanmak, ya da pek ağdalı bir dil kullanarak Osmanlı tipi geçinmek de samimi değil...

Her işte olduğu gibi yazarlık işinde de, ifrat ve tefritten kaçınmak; ihlás, yáni katışıksızlık, samimiyet sahibi olmak yeterli..

Mesela, şu DEVRİM nemize gerek? Devrim'i lügatimize kim soktu düşünsek ya.. Bu uydurukça kelime, devirmek fiiliyle bağlantılı imal edildi. Ecdadımızın tahrir yahut şiirlerinde bir kez dahi geçmez..

Mustafa Kemal paşa, Atatürk olduktan sonra inkılablarına 'devrimler' dememişti ama takipçileri dedi... 60 ihtilalini yapanlar da ilk millî otomobilimize DEVRİM OTOMOBİLİ dediler... Lakin onu da Yahudi tesirindeki devrimbazlar devirdi...

Atılımlar devam etseydi şimdi devasa fabrikalarımız, yüzde yüz yerli ve millî otomobillerimiz, akıllı telefonlarımız ve hatta uçaklarımız olurdu.. Demek ki devrimde uğursuzluk var...

Devrim kelimesi yanlış da, inkılab doğru mu? İnkılap yanlış yazılımdır, inkılab doğrusu... Daha kötüleri de var... İnkilap (köpekleşme) yazanını mı ararsın, iyileştirme anlamındaki ıslahat yerine inkılabı kullananı mı...

Her derekede mebzûl miktarda (bolca, çok fazla) cahilimiz ve gayret eksikliği yüzünden cahil kalanlarımız var..

Mesela mahalle firarilerinden Ahmet Hakan, Almanca «Schadenfreude» kelimesinin bizde (tek kelimeyle) karşılığının olmadığını yazmıştı.

Oysa, Şematet (şamatayla ilgili) tam da karşılığı yok dediği o kelimenin Osmanlıcası yáni bin yıllık öztürkçesi... Anlamı, başkasının başına gelen belaya, zarara, kötü işe sevinmek..

Bu yüzdendir 'şamata yapmayın' lafı.. Ehl-i kalem beyler, bayanlar.. Lisánımızı iyi bilelim. Şamata yapmayalım... Konu mühim... 23.10.2019