Seçim ittifaklarının anlamı..

İTTİFAK, beraber hareket etmek için sözleşmek. ittihad ve muvafakat etmek demek. Bir konuda söz birliği etmek, anlaşmak da ittifaktır. İttifak birleşme, oy (rey, görüş) birliği demektir.

İttifakla karar almak bi'l-ittifak alınmış bir karardır.. Bunun zıddı ise, âdem-i ittifak, yani ittifak edememek, anlaşmazlık, ittifaksızlık halidir.

Büyük meselelerde ittifaklar iki türlü; ya da iki (2) cephede olur...

Bunlardan biri Hayr Cephesi diğeri ise Şer Cephesidir yani birinde iyiler, hayırlılar ittihad eder (birleşir), diğerinde şerliler (kötüler)..

* * *

“Solda ve sağda vuruşanlar” İsmet’in damadı Metin Toker tarafından kaleme alınmış ve daha sonraları kitap haline de getirilmişti. Yazar Türkiye’ye özgü “sol” ve “sağ” cepheleri kendince anlatıyordu..

O yıllarda kendilerine “Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu” adını veren bir terör örgütü peydahlanmıştı.. Ellerinde rehine aldıkları dört Amerikalı asker vardı, adamları serbest bırakmak için 400 bin dolar istiyorlardı...

Buna karşılık damadın hedefe koyduğu, ve belki de çok daha fazla gıcık kaptığı başka birileri de vardı. Bunlar sağcıydılar ve Toker’e göre sağda vuruşanlarının en önündeydiler..

Haftalık “Yeniden Millî Mücadele” dergisi etrafında toplanmış oldukları için halk bunlara MÜCADELECİLER adını vermişti..

Ve millî şefin damadına göre, terörist Halkın Kurtuluş Ordusu ile hiçbir silahlı eyleme girmeyen, yalnızca fikri platformda İslâm ve Türkiye dâvası güden “Mücadele Birliği” farksızdı!..

Birileri solda, diğerleri de sağda vuruşuyorlardı nüans (!) buydu..

Toker’in Mayıs 1971’de Milliyet gazetesinde yazdığı “Solda ve sağda vuruşanlar” o günlerin bozuk derin devletini harekete geçirdi ve onlar da Mücadelecileri dağıttılar.

Önce hareketin içine “büyük ağabey” nifakı sokuldu. Hayli çilekeş ağabey “hain” ilân edildi... Ve hinliğiyle kendini “tek ağabey” ilan eden, menşeinin de Âlevî olduğu çok sonraları anlaşılacak o (çiftlik ağası) “tek ağabey”e (!) “hareketi dağıt” emrini verdiler, olay bitti...

Türkiye’nin belki de son şansı olan ve teröre bulaşılmadan yapabileceği hesaplaşma (derin devlet tarafından) böylece sabote edilmiş oldu..

Nihayet, o meş’ûm 70’li yıllarda terör hızla yayılıyor ve 12 Eylül’e ulaşılıyordu... Yani bu MÜCADELECİLER vuruşmayan (silahsız, dövüşsüz) tek sağcı gençlik teşkilâtı iken Damad-ı Şehriyari tarafından hedef gösterildi ve bu hainlik Türkiye’yi teröre sürüklemiş oldu.

* * *

31 Mart seçimlerine “sağda ve solda vuruşanlar” ittifakla girme kararı aldılar.

Küfür tek millet, lâkin tevhid ehli de (Müslümanlar) adı üstünde bir millettir. Ve o meş’ûm terör döneminden bu yana (Tokerin tâbiriyle) solda vuruşanlar da sağda vuruşanlar da pek fazla değişmedi..

Hain hainliğine devam etti.. Kadim ezan düşmanları, bölücü dinsiz bir Kürt devleti kurmaya çalışan PKK’lılarla ittifak etti. Sonra araya ülkücü maskeli, FETÖ yan sanayini ve Müslüman maskeli süzme münafık dinazorları da katarak ittifakı genişlettiler...

Hayır cephesinde ise, 17 yıldır içlerine sızmış dâva soytarılarına rağmen çalışıp didinen karizmatik lider etrafında kenetlenmiş vatan sevdalıları ve onlarla birlik olmak isteyen gerçek ülkücüler var. İşte 31 Mart ittifaklarının dünü ve bugünü bizce böyle okunmalıdır...